KıbrısManşet

YBH: Yolsuz ve usulsüz uygulamalardan en çok “çevre” zarar görüyor




Yeşil Barış Hareketi (YBH), “KKTC’de Yolsuzluk Algısı 2021 Raporu” sonuçlarının hiç şaşırtıcı olmadığını ve bu yolsuzluklardan en çok çevrenin zarar gördüğünü vurguladı

YBH: Yolsuz ve usulsüz uygulamalardan en çok “çevre” zarar görüyor

Yazılı açıklama yapan YBH, halkın yüzed 96 oranında “rüşvet” ahlaksızlığına işaret etmesinin infial yaratacak boyutlarda olduğunu belirterek, çevrenin de bundan en acı şekilde nasibini almakta olduğunun gözlerden kaçmadığını vurguladı.

Açıklamada, “Paha biçilmez değerdeki doğal varlıklarımız da en yaygın biçimde bir rant olarak kullanılmaktadır.
Ülkemizin doğal ekosistemlerini bozacak kadar ‘doğal çevre yıkımı’ yaratılarak, ülkemizi neredeyse yaşanamaz hale getirecek tehditlerle karşı karşıya bırakacak yanlışlar yapılmaktadır” denildi.

” ‘KKTC’de Yolsuzluk Algısı 2021 Raporu’ sonuçları hiç de şaşırtıcı değil”

Açıklama şöyle devam etti;

Doğadan, bugünün insanlarından ve gelecek nesillerin yaşam hakkından çalarak gidilen yolun doğru olmadığı ortadadır.

Tüm sorumluları, doğaya, ülkemize, insanlara yaptıkları yanlışlarla ilgili hesap vermeye ve bir an önce doğru yola dönmeye davet ederiz.

Son günlerde basına da yansıyan “KKTC’de Yolsuzluk Algısı 2021 Raporu” sonuçları hiç de şaşırtıcı olmasa gerek.

Yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin KKTC’de her geçen gün artmakta olduğu herkes tarafından artık görülür hale gelmiştir. Raporun hazırlanması için yapılan ankete katılanların yüzde 96’sı KKTC’de rüşvet ve yolsuzluk olduğunu düşünmektedir. Halkın yüzde 96 oranında ‘rüşvet’ ahlaksızlığına işaret etmesi infial yaratacak boyutlardadır.

“Doğal varlıklarımız en yaygın biçimde bir ‘rant olarak’ kullanılıyor”

Toplumun yaşamına bir kanser gibi yerleşen yolsuzlukların vardığı nokta insanları artık isyan noktasına getirmiştir. Evine ekmek götüremeyen insanların, diğer yanda büyük bir savurganlık içinde keyifle sürdürdükleri yaşamlarını haksız kazançlarla sağlaması tahammül sınırlarını aşmıştır.

Bütün bunlar olurken, çevrenin de bundan en acı şekilde nasibini almakta olduğu gözlerden kaçmamaktadır.
Kamu kaynaklarının istismar edilmesinin yanı sıra, ağırlıklı olarak paha biçilmez değerdeki doğal varlıklarımız da en yaygın biçimde bir ‘rant olarak’ kullanılmaktadır.

Hükümetlerin ve kamu sektöründe ülkeyi yönetir pozisyondaki bürokratların yolsuzluklara hoşgörülü davranması, ülkemizin çevresel değerlerine bir kez daha geriye döndürülemeyecek boyutlarda zararlar vermektedir. Yeşil Barış Hareketi olarak açtığımız 30’u aşkın davaların sadece biri hariç, tamamının ‘devlete karşı’ açılmış olması bu nedenlerledir.

“Betonlara teslim edilen tarım alanları, yıkılan dağlar…”

Birçok ülke, ekonomik koşullar altında ezilen insanların yarasını saracak, onların eski durumlarına gelmelerini sağlayacak çareler üretmektedirler. Bizde ise bunları yapmak yerine, ülkemizin doğal ekosistemlerini bozacak kadar ‘doğal çevre yıkımı’ yaratarak, ülkemizi neredeyse yaşanamaz hale getirecek tehditlerle karşı karşıya bırakacak yanlışlar yapmaktadırlar.

Bilinmelidir ki, yağmalanan kıyılar, orman fakiri bir ülke olmamıza karşın özel şahısların ve/veya özel kuruluşların kullanımına verilen orman alanları, spekülasyon amaçları ile yapılan gereksiz yollar, elden çıkarılarak betonlara teslim edilen tarım alanları, yıkılan dağlar artık hiçbiri zaman yerine konulamayacaktır.

“Çok gel olacak…”

Doğadan, bugünün insanlarından ve gelecek nesillerin yaşam hakkından çalarak gidilen yolun doğru olmadığı ortadadır.

Bir Kızılderili atasözünde de vurgulandığı gibi ‘Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak’

Ama, o zaman da ‘çok geç’ olacaktır.

Tüm sorumluları, doğaya, ülkemize, insanlara yaptıkları yanlışlarla ilgili hesap vermeye ve bir an önce doğru yola dönmeye davet ederiz”









Başa dön tuşu