Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Genel Sekreteri Murat Kanatlı, “kaçak külliyenin” projenin mahkemeye götürmesiyle ile çözülemeyeceğini, Belediyenin de yasa gereği sadece teknik olarak konuya müdahil olabileceğini, bunun teknik bir durum olmadığını ve dolayısıyla siyasal eylemlilik hali gerektiğini vurguladı
Kanatlı: Eylem planı zaten hazırdı, süreç 27 Eylül’de başladı
Özgür Web TV‘de yayınlanan “Özgür Yorum” programında Damla Dabis‘in sorularını yanıtlayan Kanatlı, kendisinin de içinde olduğu “Külliyeye Hayır Platformu” eylem planları hakkında bilgi verdi.
Kanatlı, “Eylem planı zaten hazırdı. Siyasi partilerin (solda yer alan), büyük sendikaların ve Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkar Odası‘nın (KTEZO) tavrı net. Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, (KTMMOB), Barolar Birliği ve Tabipler Birliği de ya dışarıdan destek verecek ya da tüm parti ve örgütler tarafından duyurulacak eyleme katılma kararını açıklayacaklar” dedi.
Kanatlı şöyle devam etti;
“Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Meclis Üyeleri olarak gidip teknik arkadaşlarla görüştük. Bize 27 Eylül‘de durumu tespit ettiklerini ve direkt olarak Cumhurbaşkanlığı’na yazı yazdıklarını, ‘yol güvenliği dahil’ birçok noktada ‘bir şeyler olduğunu’ aktardıklarını söylediler. Süreç 27 Eylül’de başladı.
Süreç nasıl ilerledi?
11 Ekim‘de Şehir Planlama Dairesi soruyor; ‘Planlama Onayı, Kurum ve Kuruluşlardan Görüş Alma Bildirimi’ başlıklı bir yazı yazıyor kurumlara. Çevre Dairesi‘ne, Karayolları Dairesi‘ne, Belediye‘ye, Su İşleri Dairesi‘ne, Elektrik Kurumu‘na ve Telefon Dairesi‘ne ‘Bir şey oluyor buralarda, bir kazı var, ne oluyor bize bir görüş veriniz’
20 Ekim‘de artık adı belli oldu ve dedi ki; ‘KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi Yapıları ile Millet Bahçesi ve Millet Camii‘ gelişimi için dairemiz 6 Ekim tarihinde planlama olayı başvurusu yapılmıştır’
27 Eylül’de kazı başladı, 6 Ekim’de Şehir Planlama’ya başvuruldu ve Şehir Planlama ‘görüş almakla ilgili konuşmak için’ 21 Ekim‘de bahse konu bu kurumlara ve kuruluşlara yeniden çağrı yaptı. Süreç bu şekildedir.
“61 metre yüksekliğinde 4 minaresi ve 32 metre kubbe yüksekliği olan bir camii”
Ayrıca 17 Ekim‘de Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı‘na belediyenin imar şubesi diyor ki; ‘Bir girişim var ve bize bir bilgi vermediniz, size görüş vermemiz adına. Bize projeleri gönderin, bakalım ne yapılıyor orada’ Bakanlık bize yalnızca raporu gönderdi ve o rapordan gördüğümüz; orada 4 minareli bir camii olacağı. ‘3 bin 900 metre karelik, 32 metre kubbe yüksekliği ve 4 adet 61 metre yüksekliğinde minaresi olacak’ deniyor.
Bunların akabinde, Harmancı; 28 Ekim 2022 tarihinde, Ulaştırma Bakanı Arıklı‘ya Cumhurbaşkanlığı ve inşaat izinleri ile ilgili olarak bir yazı yazdı: ‘51/95 Belediyeler Yasası tahtında gerekli prosedürler tamamlanana kadar yerinde devam eden inşaat faaliyetlerinin ivedilikle durdurulması gerekmektedir’ dedi.
Fasıl 96, 25. Madde‘de: ‘Devlet projeleri izin almaz’ diyor. Bu nedenle, bununla ilgili olarak da Ulaştırma Bakanlığı’na ‘belirli’ izinleri alması gerektiğini söyleyerek Belediye inşaatın durdurulması ile ilgili süreci başlattı. Tabii bu teknik kısımlara takılmamak gerektiğini söylüyoruz her fırsatta, ben kamuoyuna teknik olarak da neler olduğunu açıklamak istedim.
“Bu teknik bir iş değil, Belediye yapabileceklerini Belediyeler Yasası çerçevesinde yapar”
Belediye, yapabileceklerini Belediyeler Yasası çerçevesinde yapar. Belediyeler Yasası da bu kadarına izin veriyor. O yüzden diyorum ki bu teknik bir iş değil.
‘İmar Planı‘ deniyor. Bugüne kadar her hükümet, ‘hepsi’ ‘İmar Planı’na elledi ve buraya kadar geldik. Bu bölge askeri bölge olmaktan çıkartılırsa; konut bölgesi olacak, kahverengi bölge. Konut Bölgesi’nde maalesef devlet dairesi yapılabiliyor, bunu bozdular.
Belediye, bölgenin artık ‘konut bölgesi’ olmasından dolayı; yol çalışması, altyapı çalışması yapılmasını isteyebilir, bu sebeplerle bir durdurma kararı çıkarabilir. Yasanın kısıtladığı ve öngürdüğü budur, bu kadardır.
Düşünün, kazılar 27 Eylül’de başladı. Şehir Planlama Dairesi 11 Ekim’de ‘bir şeyler oluyor’ dedi. Belli ki onların da haberi yok olup bitenden.
“Bu bir politik projedir, politik bir tavır alınması gerekir”
Biz Şehir Planlama’dan böyle bir adım beklemiyoruz ve ısrarla ve inatla diyoruz ki; ‘Bu bir politik projedir. Politik bir proje ise, politik bir tavır alınması gerekir. Burada siyasi bir durum vardır, buna karşı ortak bir hareketin, mücadelenin geliştirilmesi gerekir.
15 Kasım’da TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geliyor. Bir temel atma töreni var. Yani bir tarih sıkıştırması yapılıyor. Belli ki bu sıkıştırmanın içinde bunu çözemeyecekler.
Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı; ‘Biz bir sürü proje yapmaya çalışıyoruz, bürokrasi engellemeye çalışıyor’ diyor. Anlattığı tam da budur. Arıklı; ‘Ercan ile ilgili proje yapacağım, bürokrasi engelliyor’ diyor. E izin alması gerekiyor da ondan. Akaryakıt süreci ile ilgili ihale süreci başlatmak istiyor, başlatamıyor. Çünkü neden? Bürokrasi kabahatli. Telekom’u özelleştirecek, 5G getirecek, izin alması gerekiyor, almak istemiyor, yine bürokrasi kabahatli.
“Bu işi mahkemelere götürelim demekle çözemeyiz, siyasal eylemlilik gerekiyor”
Türkiye’den gelen talimatlarla ilgili operasyon yapılacak. Bununla ilgili olarak da ‘hayır’ diyen kısım var. Bu bakımdan siyasal eylemlilik gerekiyor. Bu işi mahkemelere götürelim demekle çözemeyeceğiz. Mahkemelerin de bir yere kadar yasaları yorumlama hakları var, onun dışında yoktur. Bir siyasi tavır geliştirilmesi gerekiyor. Adresin de Ankara olması gerekiyor.
Planlama İnşaat Dairesi‘ndeki sıkıntı şu; Geçmişte bir Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı vardı, bunun altında Planlama ve İnşaat Dairesi vardı kamunun bütün ihalelerine çıkan. Bir de izin makamı vardı; Şehir Planlama. Bunlar karşılıklıydılar. Artık dağıtıldılar, bir arada değiller, projeler dışarıda çıkıyor. Yani yine diyorum ki; konu teknik değildir, buradan çıkmamız gerekiyor.