DünyaManşet

Herzog, Netanyahu hakkındaki yolsuzluk davasına değindi ancak görevi yine de verdi






İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, 1 Kasım’da yapılan seçimlerin ardından eski başbakan Binyamin Netanyahu‘ya yeniden hükümeti kurma görevini verdi

Herzog, Netanyahu hakkındaki yolsuzluk davasına değindi ancak görevi yine de verdi

Televizyonlardan yayınlanan görev verme töreninde, Herzog, Netanyahu hakkındaki yolsuzluk davasına değindi ancak bunun göreve gelmesinin önünde engel oluşturmadığını belirtti.

Seçimde aşırı sağcıların desteğiyle, Netanyahu’nun partisi Likud önderliğindeki sağcı blok parlamentodaki 120 sandalyenin 64’ünü kazanmıştı.

Hükümeti kurma görüşmelerinin ay sonuna kadar sürmesi ve aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisi’ne kilit bakanlıklar teklif edilmesi bekleniyor.

netanyahu ve herzog

Kurulacak hükümetin İsrail tarihinin en sağcı hükümeti olacağı tahmin ediliyor.

Netanyahu’nun son seçimlerle geri dönüşünü, BBC News Online Orta Doğu Editörü Raffi Berg yazdı.
Netanyahu, İsrail’de toplam 12 yıl başbakanlık yapmış bir siyasetçi olarak Haziran 2021’de iktidarını kaybettiğinde gözlemciler bir devrin sonunun geldiğini, karşıtıları da yeni bir dönemin başladığını söylemişti.

Ama Netanyahu meydan okurcasına “Geri geleceğim” diyordu.1 Kasım’da yapılan seçimlerin sonucu bunun Netanyahu için kısa bir ara olduğuna işaret ediyor.

Ve tezat bir şekilde, sağcı Likud Partisi’nin 73 yaşındaki lideri, geçen yıl kendisini deviren merkez sol rakibi Yair Lapid’in iktidarına son vererek başbakanlık koltuğuna oturmaya hazırlanıyor.

Ve geri dönüşü, kendisine “Kral Bibi” diyen taraftarlarının yenilmez olduğu inancını pekiştiriyor.

Hükümeti kurma sürecini başarıyla tamamlarsa, İsrail’in en uzun süre görevde kalan lideri olan Netanyahu altı dönem başbakanlık yapmış olacak. 74 yıllık İsrail tarihinde hiçbir başbakanın böyle bir sicili yok.

Netanyahu bu başarısını, kendisini siyaset sahnesinde “İsrail’i Orta Doğu’daki düşmanlarından en iyi koruyabilecek kişi” olarak konumlandırmasına borçlu.

Netanyahu

Filistinlilere karşı her zaman katı bir tutum sergileyen Netanyahu, her müzakerede ülkesinin güvenlik kaygılarını gündeme getirdi ve İran’ı İsrail’in varlığına yönelik bir tehdit diye niteledi.

Ama siyasi başarıları, halen yargılanmakta olduğu rüşvet ve dolandırıcılık davasıyla gölgelendi. Times of Israel gazetesinin “ultra-kutuplaştırıcı” bir lider olarak tanımladığı Netanyahu, karşıtları tarafından İsrail demokrasisi için bir tehlike olarak görülüyor.

Ağabeyinin mirası

Netanyahu

1976’da ağabeyi Jonathan Netanyahu, Uganda’nın Entebbe kentinde kaçırılan bir uçaktaki rehineleri kurtarmak için düzenlenen baskında öldü. Bu olay, Netanyahu ailesini derinden etkiledi ve Jonathan Netanyahu İsrail’de efsane bir figür oldu.

Binyamin Netanyahu, kardeşinin adına bir terörle mücadele enstitüsü kurdu.

Netanyahu, 1982’de İsrail’in Washington büyükelçiliğinde temsilci yardımcısı oldu. Bu sırada, mükemmel İngilizcesiyle sık sık Amerikan televizyonlarına çıkmaya başladı.

1984’te New York’ta İsrail’in BM Daimi Temsilciğine atandı.

1988’de İsrail’e döndüğünde siyasete atıldı ve Likud Partisi’nden milletvekili seçildi. Hükümette dışişleri bakan yardımcılığı yaptı.

Netanyahu

Daha sonra partinin başkanlığına seçildi. 1996’da Yitzak Rabin’in öldürülmesinden sonra düzenlenen erken seçimde doğrudan halk oyuyla seçilen ilk başbakan oldu.

Netanyahu aynı zamanda 1948’de İsrail’in kurulmasından sonra doğan bir siyasetçi olarak İsrail’in en genç lideriydi.

1993 Oslo Barış Anlaşması’nı şiddetle eleştirmesine karşın, sağcıları kızdırarak El Halil’in yüzde 80’inin Filistin Yönetimi’ne devrini imzaladı ve İsrail’in Batı Şeria’dan daha da çekilmesini kabul etti.

1999’da görev süresinin dolmasına 17 ay kala erken seçin kararı aldı ve eski komutanı ve İşçi Partisi lideri Ehud Barak’a yenildi.

Netanhayu’nun yerine Likud liderliğine Ariel Şaron geldi.

Şaron’un 2011’de başbakan seçilmesinden sonra Netanyahu hükümete geri döndü. Önce dışişleri sonra da maliye bakanlığı yaptı. 2005’te İsrail’in işgal altındaki Gazze Şeridi’nden çekilmesine tepki olarak istifa etti.

Gazze

2005’te Ariel Şaron inme geçirip komaya girmeden kısa bir süre önce Likud’dan ayrılıp yeni merkez partisi Kadima’yı kurmuştu. Netanyahu Likud liderliğini yeniden kazandı ve Mart 2009’da ikinci kez başbakan seçildi.

Başbakanlığı sırasında Batı Şeria’da 10 ay süreyle Yahudi yerleşimi inşaatlarınının durdurulmasını kabul etti. Böylece Filistinlilerle görüşmelerin önü açıldı. 2010 sonlarında müzakereler çöktü.

2009’da İsrail’le yan yana yaşayacak bir Filistin devletini koşullu olarak kabul ettiğini açıklamasına karşın sonradan tutumunu sertleştirdi.

2019’da İsrail radyosuna “İnsanların sözünü ettiği türden bir Filistin devleti yaratılamayacak” dedi.

İsrail’in daha önce Gazze Şeridi’nde düzenlediği operasyonlar, ülkenin en yakın müttefiki ABD tarafından desteklenmişti. Ancak Barack Obama döneminde ABD’yle ilişkilerde sıkıntılı bir dönem yaşandı.

Netanyahu ve Trump

Trump’ın 2017’de başkan olmasından sonra ise yakınlaşma süreci başladı ve bir yıl sonra Washington Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı. Ocak 2020’de Netanyahu, Trump’ın barış planını “Yüzyılın fırsatı” olarak niteledi. Filistinliler plana karşı çıktı.

Netanyahu, İran konusunda da Trump’la aynı çizgideydi. 2018’de Trump’ın İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerden çekilmesi ve Tahran’a yeniden yaptırımlar uygulamasına destek verdi.

Ancak Netanyahu, Kasım 2020’de ABD başkanlığına seçilen Joe Biden’ı kutlayınca Trump tarafından sadakatsizlikle suçlandı.

2019’da Netanyahu hakkında bir yolsuzluk soruşturması kapsamında rüşvet, dolandırıcılık ve güveni suistimal suçlarından dava açıldı.

Mayıs 2020’de görevdeyken mahkemeye çıkan ilk başbakan oldu. Ama halen devam eden bu dava yeniden iktidara gelmesini engellemedi. Netanyahu son seçimden sonraki zafer konuşmasında “İsrail halkından güvenoyu aldık” dedi.

BBCTürk









Başa dön tuşu