Türkiye ana muhalefeti Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gençlere, 2023 seçimlerinde oy verme çağrısında bulundu, “Sakın ola ki ‘Sandığa gitmesek de olur, bugün biraz işlerim vardır’, asla demeyeceğiz” dedi
Kılıçdaroğlu: Sakın ola ki ‘Sandığa gitmesek de olur, bugün biraz işlerim vardır’ demeyin
CHP Parti Okulu’nun bugün İstanbul’da düzenlediği 50. Yıl Gençlik Kampı’nda konuştu. Kılıçdaroğlu, Sarıyer Belediyesi Kilyos Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen etkinlikte gençlere seslendi.
Gençlere 2023 seçimlerinde oy verme çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu, “Sakın ola ki ‘Sandığa gitmesek de olur, bugün biraz işlerim vardır’, asla demeyeceğiz. Demeyeceğiz, dedirtmeyeceğiz de. Herkesin kararlılıkla sandığa gitmesini isteyeceğiz” dedi.
ANKA‘nın aktardığına göre, Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“CHP’li gençler umutsuzluğa kapılamaz”
Milli Kurtuluş Savaşı en zor koşullarda verilmiştir ve hiç kimse umutsuzluğa kapılmamıştır. O nedenle ‘Baskı var, tweet bile atamıyoruz, çok karamsar bir ortam var, umutsuzluğa kapıldım’… Herkes kapılabilir, ama CHP’li gençlerin umutsuzluğa kapılmaya hakları ve yetkileri yoktur.
Siz, umudu büyüten kişilersiniz. Umudu büyütmek zorundasınız, çünkü sizler geleceği inşa etmek için yola çıkan kişilersiniz. CHP’lilerin her birisinin tek tek görevi, sağlıklı ve tutarlı bir geleceği inşa etmektir. Siz, geleceği inşa edeceksiniz. Demokratik yollarla geleceği inşa edeceğiz. Demokrasiden asla ve asla ödün vermeyeceğiz.
“CHP’li olmak için bilgili olmanız lazım”
Gençlerle beraber olmanın güzelliğini, iyiliğini, umudunu biliyorum. Dolayısıyla ülkenin geleceğini belirleyecek olanlar sizlersiniz, bunu çok iyi bilmeniz, anlatmanız lazım. CHP’li olmak, kolay bir iş değildir.
CHP’li olmak için bilgili, birikimli olmanız lazım. Hem CHP’nin hem Türkiye’nin tarihini çok iyi bilmeniz lazım. Alçakgönüllü olmanız lazım, insanlara tepeden bakmamanız lazım. Her katmadan insanı büyük bir dikkatle dinlemeniz lazım. Çözümleriniz varsa çözümlerinizi sabırla ve iyi bir dille anlatmanız lazım. Tarihi bilmeniz lazım. Kendi partisinin tarihini, ülkesinin tarihini bilmeyen, iyi bir siyaset yapamaz, iyi bir siyasetçi olmaz.
“Geçmişi iyi bileceksiniz”
Geçmişteki hataları, eksiklikleri bilmeliyiz, çünkü geleceği inşa edeceksiniz. Geleceği inşa edenler, geçmişten ders çıkarmak zorundadırlar. Bütün hataları, yanlışları, doğruları görmek, güzel bir gelecek inşa etmek için şarttır. O nedenle genç hem geçmişi çok iyi bilecek ve bildiği geçmiş üzerine sağlıklı ve tutarlı bir gelecek inşa edecek.
Mustafa Kemal’in kurduğu Türkiye, sıradan bir Türkiye değil; bu ülke, sıradan bir ülke değil. Milli Kurtuluş Savaşı’nı verdikten sonra bütün mazlum milletlere örnek olan bir milli mücadeledir. Onun ne kadar önemli olduğunu bilmemiz gerekiyor.
Yüksek yetenek inşası
Milli Kuruluş Savaşı’nı verdikten sonra genç Türkiye kuruldu. Yine bütün mazlum ülkelerin cumhuriyet kurduklarını görüyoruz. Biz, sadece kendi insanımıza değil, mazlum milletlerin de tarihine örnek olan bir partiyiz, böyle bir gelenekten geliyoruz.
Dünyanın en eski, en köklü partilerinden birisiyiz. Siyasi partilerin tarihine baktığınızda, yüzlerce partinin kurulduğunu, ama bu partilerin çoğunun bugün ayakta olmadığını görürsünüz. Ama CHP, neredeyse 100 yıldır ayakta. Dünyanın en eski, en köklü partilerinden birisidir. Soru şu; 100 yıldır CHP ne için ayakta? Yanıtı da çok basit.
Çünkü bu partiyi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bize çağdaş uygarlığı yakalama ve onu aşma görevi verdi. Çağdaş uygarlığı yakalama; bilimle, bilgiyle, birikimle olur. Sosyal devlet anlayışının ne olduğunu bilmekle olur. Peki çağdaş uygarlığı aşmak ne demektir? Bilgi ve yüksek yetenek inşasıyla olur. Genç arkadaşlarım; siyasetçiler, yüksek yeteneğin ne olduğunu bilmezler.
“Üstün zekaların iyi eğitilmesi lazım”
Yüksek yetenek inşası… Her toplumun yüzde 1,5-2 üstün zekalılarından oluştuğunu bilmenizi isterim. Her toplumun böyle bir artısı vardır. Bütün sorun, bu yüzde 1,5-2’lik üstün zekaların iyi bir eğitimden geçirilmesi ve onların Türkiye’nin büyümesine ve kalkınmasına katkıda bulunmalarını sağlamaktır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çıkardığı bir yasayla bu üstün yetenekli genç evlatlarımızı o dönem yurt dışına gönderdi. Matematikçiyi, fizikçiyi, sanatçıyı, her alandan insanları gönderdi ve onlar, Türkiye’nin çağdaşlaşmasına, üniversitelerde bilgi birikiminin oluşmasına büyük katkı verdiler.
“Öğrenmek zorundasınız”
Şimdi dünyada, ülkeler arasında yüksek yetenek inşası kavgası vardır. İlk bunu keşfeden ve en sağlıklı şekilde uygulayan, İngiltere’dir. Dünyanın her tarafından en yetkin gençlerini getirdi ve o insanlar sanayi devrimini başlattılar.
Silikon Vadisi ile Amerika, bu yetkiyi almak istedi ve Silikon Vadisi’ne, dünyanın her tarafından en yetenekli gençler oraya geldi. Ve yeni bir dünyayı inşa ettiler, teknolojideki devrimle beraber. Sanayi 4.0 dediğimiz olay budur zaten. Birbirleriyle konuşan makinalar, yapay zeka… Sizler, bu alanları bizden çok daha iyi bilmek, öğrenmek zorundasınız, eğer Türkiye’nin büyümesine ve kalkınmasına katkıda bulunacaksanız. CHP’li genç olmak demek, bütün bunları iyi bilmek demektir.
“En zeki çocuklarımızı kaybediyoruz”
Eğer İngiltere’de yapay zeka 60 yıldır tartışılıyorsa bir sivil toplum örgütünde ve biz bunu yeni yeni tartışıyorsak bu, büyük ölçüde siyaset kurumunun dünyadaki gelişmelere gözünü kapatmasından kaynaklanmaktadır. O açıdan CHP’li olmak, hele CHP’li genç olmak, sıradan bir olay değildir.
Tarihin size yüklediği ciddi bir sorumluluk var. Bugün Çin ile Amerika arasındaki yarışın yüksek yetenek inşası yarışı olduğunu sakın unutmayın. Bizler, en zeki çocuklarımızı kaybediyoruz.
Onlar, geleceklerini yurt dışında arıyorlar; demokrasi, özgürlük olmadığı için. Özgürlüğün ve demokrasinin olmadığı bir yerde ekonomik büyümeyi de sosyal büyümeyi de bilimde gelişmeyi de asla sağlayamazsınız. Farklı düşünmek kadar değerli bir şeyin olduğunu asla unutmayın. Farklı düşünmek son derece değerlidir, tartışmak değerlidir.
“CHP’li genç olmak kolay değil”
Geçen bir grup genç arkadaş yanıma geldi. ‘Biz hepimiz aynı şeyi düşünüyoruz’ deyince onlara şunu söyledim; ‘Siz, zamanı durdurmuşsunuz. Farklı düşünmeniz lazım; tartışmanız, konuşmanız lazım, yeni bir gelecek ufku belirlemeniz lazım.
O zaman siz, Türkiye’yi büyütürsünüz ve dünyayı sorgularsınız’ diye. Dolayısıyla hayatı durdurmak değil, hayatı geliştirmek, büyütmek hepinizin ortak görevi. Bunu yapmak zorundasınız. CHP’li genç olmak, aynı zamanda belli bir ufuk derinliğine sahip olmak demektir. Sadece bugünü değil geleceği de inşa eden ve nasıl inşa edeceğini bilen, araştıran, sorgulayan genç demektir. CHP’li genç olmak, kolay bir şey değildir.
“Eleştiriden korkmayın”
Sorumluluk… Elbette sorumluluk olacak. Halkla ilişkiler, elbette çok önemli. Gittiğim yerlerde genelde şunu söylerler, sade vatandaşlarla konuştuğumda; ‘Efendim siz her şeyi çok iyi bildiğinizi sanıyorsunuz, daha biz ağzımızı açmadan lafı ağzımıza tıkıyorsunuz.
Bir bizi dinleseniz’ diye. Bir düşündüm, haklılar. Biz, bize sorununu, derdini anlatmak isteyen kişiyi önce sabırla dinlemek zorundayız. Yanıtını biliyorsak da sabırla dinlemek zorundayız. Asla onun sözünü yarıda kesmek, münakaşa etmek, tartışmak gibi amacınız olmamalı.
Dinleyeceksiniz şunun için; eğer bir kişi size gelip sorununu anlatıyorsa aslında çözüm arıyor bu kişi. Ağzınızdan çıkacak ilk sözcük, dinledikten sonra ‘Haklısın’ olmalı. ‘Ama bir de beni dinleyebilir misin?’ Ve sizi dinleyecektir, çünkü siz ona konuşurken, hatta sizi eleştirirken ‘Haklısınız’ dediniz. Eleştiriden korkmamanız lazım. Eleştirinin çok değerli bir yöntem olduğunu da bilmeniz lazım. İnsanlar sizi eleştirebilirler, belki haklı belki haksız. Kavgadan uzak duracaksınız. O nedenle CHP’li genç olmak, sıradan bir olay değildir.
“Kitabımızda yazmaz”
Burada, hocalarınız geliyorlar, güzel şeyler anlatıyorlar size. Belki politikada geçmişte yaşadıkları, anılarını sizlerle paylaşıyorlar, ben de onların bir kısmını zamanla dinlerim.
Hayatın güzelliği tabii biraz da espriye bağlıdır. Şaka etmeyi, espri yapmayı sakın unutmayın. Güler yüzlü olmayı sakın unutmayın ve asla karamsar olmayın. Umutsuzluk, bizim kitabımızda yazmaz. Milli Kurtuluş Savaşı en zor koşullarda verilmiştir ve hiç kimse umutsuzluğa kapılmamıştır.
O nedenle ‘Baskı var, tweet bile atamıyoruz, çok karamsar bir ortam var, umutsuzluğa kapıldım’… Herkes kapılabilir, ama CHP’li gençlerin umutsuzluğa kapılmaya hakları ve yetkileri yoktur. Siz, umudu büyüten kişilersiniz. Umudu büyütmek zorundasınız, çünkü sizler geleceği inşa etmek için yola çıkan kişilersiniz. CHP’lilerin her birisinin tek tek görevi, sağlıklı ve tutarlı bir geleceği inşa etmektir. Siz, geleceği inşa edeceksiniz. Demokratik yollarla geleceği inşa edeceğiz. Demokrasiden asla ve asla ödün vermeyeceğiz.
“Sandığa gideceksiniz”
Baskı kurabilirler, şiddet uygulayabilirler ama unutmayın; sabırla, umutla, sağlıklı ve tutarlı adımlarla güzel bir geleceği hep beraber inşa edebiliriz. Önümüzde seçimler olacak. Bir; sakın ola ki ‘Sandığa gitmesek de olur, bugün biraz işlerim vardır’, asla demeyeceğiz.
Demeyeceğiz, dedirtmeyeceğiz de. Herkesin kararlılıkla sandığa gitmesini isteyeceğiz. Yanlış hatırlamıyorsam 6-6,5 milyon genç, sandığa gidip ilk kez oy kullanacak. Olağanüstü bir şey.
Geçmiş seçimlerde herkes aynı partiye oy verse dahi 6-6,5 milyon genç, ilk kez sandığa gidip demokrasiden yana oy kullandığında Türkiye’nin tarihini değiştirecek. Önünüzde olağanüstü bir olay var, dünya siyaset tarihine bırakacağınız güzel bir miras var. Otoriter bir yönetimi demokratik yöntemlerle sandığa giderek değiştireceksiniz. Ve dünya siyaset tarihi, Türkiye Cumhuriyeti gençlerinin otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştirdiklerini görecek ve tarih bunları yazacaktır.
“Oylarınız çok değerli”
Belki bunun farkında değilsiniz, kullandığınız oyun altın değerinde olduğunu bilmiyorsunuz, belki kavrayamıyor bütün gençlerimiz. Ama sandığa gidip oy kullandığınızda, tıkanan bütün demokratik kanalların yeniden açılmasını sağlayan bir güç olarak ortaya çıkacaksınız.
Bu, sizin için ne kadar değerli bilmiyorum ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceği ve bekası için son derece değerli. Seçimler belki üniversitelerin açık olduğu bir dönemde olacak. Öğrencilerin ikametgahlarının buldukları yerle öğrenim gördükleri kentler arasında farklar olabilir.
Orada size daha büyük bir görev düşüyor. O gençlerin sandığa gidip oy kullanmalarını sağlamanın yolunu ve yöntemini bulacaksınız. Gerekirse biz hepimiz, CHP olarak seferber olacağız. Ya kayıtları aldıracağız sandığa götüreceğiz veya göndereceğiz, gidip oy kullanacaklar.
Sorumluluk sıradan bir şey değildir, sorumluluğu kabul etmek de sıradan bir şey değildir. Sorumluluk hissetmek, aslında ‘ben sorunu çözeceğim’ diye yola çıkmaktır. Aksi halde sorumluluk hissetmezsiniz. ‘Ben sorumluyum’ dediğiniz andan itibaren, ‘Var olan sorunları çözmek için ben yola çıktım; kararlılıkla, azimle yola çıktım ve hiçbir şey beni yolumdan döndüremez’ ilkesiyle yola çıkmak demektir. O nedenle sorumluluk hissediyorsunuz, bu masanın etrafında olmanız da bunu gösteriyor. Ama bu sorumluluğu diğer genç arkadaşlarınızı da hissettireceksiniz.
“Ayrımcılık yapmayacaksınız”
İnanç, kimlik, yaşam tarzı üzerinden asla ve asla siyaset yapmayacaksınız. Bu üç alan, siyasete kapalı alandır demokrasilerde. Çünkü herkesin kimliğine, inancına, yaşam tarzına saygı duyacağız. Bizim siyaset alanımız, Türkiye’yi büyütmek, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa etmek; sosyal devleti, sosyal demokrasiyi inşa etmek, düşünce özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldırmak.
Siyaset alanımız, hapishanelerde haksız yere çürüyen insanların özgürlüğünü sağlamak için yola çıkmak, demokrasiyi yeniden inşa etmek, devlette liyakati sağlamak, yargının bağımsız olmasını sağlamak. Yani yargıcın, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar vermesini sağlamak. Anayasa öyle der; ‘Hakim, kanunlara göre, hukukun üstünlüğüne, vicdani kanaatine göre karar verir’ diyor. Dolayısıyla siyaset alanımız, dar bir alana, toplumu ayrıştıran, bölen bir alana hapsedilemez.
“Dünyanın gittiği yol sosyal demokrasi”
Şundan da emin olmanızı isterim; dünyanın gittiği yol, sosyal demokrasidir. Kim ne derse desin, devletin demokrat olması ve sosyal olması lazım. Sosyal devletin de ne olduğunu çok iyi bilmeniz lazım. Sosyal devlet; fakirin, fukaranın yanında olan devlet demektir, gelir dağılımı olabildiğince dengeli yapan devlet demektir.
Sosyal devlet, bireyin sosyalleşmesi ve iyi bir eğitim alması için mücadele eden devlet demektir, çaba harcayan devlet demektir. Eğer bugün kara parçası olarak Konya’dan küçük olan Hollanda, Türkiye Cumhuriyeti devletinden çok daha fazla tarım ürünü ihraç ediyorsa oturup hepimizin düşünmesi lazım ve siyaset kurumunun Türkiye’yi nereye getirdiğini görmesi lazım.
“Hedefimiz uygar toplum”
Herkesin inancına saygılı olacaksınız, herkesin. Belediye başkanı arkadaşlarıma söyledim; bulunduğunuz beldelerde, yönettiğiniz beldelerde cami mi var, cemevi mi var, havra mı var, kilise mi var; ne varsa, insanlar Allah’a nerede ibadet etmek istiyorsa orayı tertemiz yapacaksınız, insanlar gidip ibadetlerini yapacak. Siyasetin konusu o değil, Allah’la kulun arasına hiç kimsenin girme hakkı ve yetkisi yoktur.
Yaşam tarzına saygı duyacağız. Bizim temel hedefimiz, yaşayan insanların uygar bir dünyada yaşayabilecekleri ortamı sağlamaktır. Onun istediği gibi düşünmesi, düşüncesini hayata geçirmek için demokratik yollarla çaba harcaması, bizim hedeflerimizden birisi olacaktır. Kimseyi düşüncesinden ötürü asla suçlamamalıyız. Aksi halde biz ‘Demokratız’ dediğimiz andan itibaren bütün inanç yerle bir olur. Çünkü demokrat değiliz, farklı düşündü diye insanları suçladığımızda.