Basın Emekçileri Sendikası (Basın-sen) Avukatı Cansu N. Nazlı, bir haber ajansından alarak ve kaynak göstererek yayınladığı haber dolayısıyla “Yasadışı cemiyet propagandası yapmak” suçlamasıyla Mahkemeye çıkarılan Gazeteci Kazım Denizci‘nin durumundan, iş birlikçi hükümetler kadar yasaları tadil etmeyenlerin de sorumlu olduğunu belirtti
Nazlı: Yasaları tadil etmeyen, değişikliğini teklif dahi etmeyen vekiller de sorumludur
Sosyal medya hesabından, “Kazım abinin dimdik duran omuzları onurumuzdur” başlıklı bir açıklama yapan Nazlı şunları kaydetti;
“Haber yayınlamaktan, kitap bulundurmaktan bugün halen muhalifler, gazeteciler Ceza Mahkemesi önüne çıkarılıyorsa bunun müsebbibi işbirlikçi hükümetler olduğu kadar ilgili yasaları tadil etmeyen, değişikliğini teklif dahi etmeyen vekillerdir.
Bu çağdışı kalmış yasa maddelerin değiştirilmemesini vekillerin ihmaline verebilirdik ancak ne yazık ki çok daha genç yasalar arasında olan Özel Hayatın Gizliliğinin Korunmasına İlişkin Yasa’da da kamu yararına haber yapan gazetecileri koruyan kurallar öngörülmedi.
“İfade ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak için mücadeleyi yükseltmeliyiz”
Üstelik de Meclis komitesinde basın örgütlerinin bu konudaki endişelerini dile getirmiş olmalarına rağmen. Yaptığı haberin özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle seyahat belgelerine el konularak yurt dışına çıkışı yasaklanan 1 yılı aşkın süredir davasının gelmesini bekleyen Kazım Denizci bugün kaynak göstererek yayınladığı bir haberle ilgili yasadışı cemiyet propagandası yapmaktan suçlanıyor.
Eskidiği için çağ dışı kalan yasa da bazı temel hakları korumak için getirilen yeni yasa da gazetecinin boynunda Demoklesin kılıcı gibi ağır ceza davalarını sallandırıyorsa bunun bir tesadüf olmadığının adını koymak gerekiyor.
Polis ve Savcılık eliyle yıllarca muhaliflere, eylemcilere siyasi olarak getirilen ceza davalarına artık gazetecilere getirilen ağır ceza davaları eşlik ediyorsa elimizde olan tüm araçlarla ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak için mücadeleyi yükseltmeliyiz.
“Sadece konuştuklarımızdan sustuklarımızdan da sorumluyuz”
Hukukçular olarak mahkemede müdafaa, toplumsal muhalefet olarak baskıcı yasaların değişmesi ve polisin sivile bağlanması için örgütlü mücadele etmek bizim elimizden gelen.
Ancak vekillerin elinden yasama organının bir parçası olduklarından fazlası geliyor, yasal görev ve sorumluluklarını yerine getirirlerse bu yasaların kamuoyunun desteğiyle değiştirilebileceğini biliyoruz.
Aziz Nesin’in çok sevdiğim bir sözünde olduğu gibi, sadece konuştuklarımızdan sustuklarımızdan da sorumluyuz! Yüreği insan sevgisiyle dolu, tutuklu olduğu sırada dahi gözaltında olan göçmenin, işçinin, gencin, garibin gailesini çeken gazeteci abimizin adının terörle aynı cümlede anılması dahi insanın vicdanını yaralıyor.
“Kazım abinin dimdik duran omuzları onurumuzdur”
Yayını mesleki etik kurallarına uyarak kaynak gösterip yaptığını, gazeteci olduğunu ve bunun suç olmadığını söylerken Kazim Abinin dimdik duran omuzları onurumuzdur.
Son olarak bugün mahkeme önüne gelen tüm örgüt temsilcilerine, olayın gerçekleştiği ilk andan beri konuyu takip edip dayanışma gösteren İnsan Hakları Platformu nezdinde meslektaşım Yagmur Izcan’a ve duruşmaya gitmemiz durumunda avukat olarak eşlik edebileceğini ileterek dayanışma gösteren meslektaşım Mine Atli’ya teşekkür ederim”