KıbrısManşet

Mavroyannis: Müzakereler 2017’de kaldığı yerden yeniden başlamalı




Kıbrıs’ın güneyinde yarın yapılacak olan Kıbrıs Cumhuriyeti seçimlerinin AKEL destekli adayı eski müzakereci Andreas Mavroyannis seçimlerde; halkı hayal kırıklığına uğratan Nikos Anastasiadis yönetiminin devamı ile ilerici bir değişimin oylanacağını söyledi

Mavroyannis: Müzakereler 2017’de kesintiye uğradığı yerden yeniden başlamalı

Mavroyannis’in yoğun programından dolayı seçime sadece iki gün kala ve birkaç programını iptal etmesi sayesinde buluşabildik.

Güney Lefkoşa’daki seçim ofisinde buluştuğumuz Mavroyannis, eski bir müzakereci olmasından dolayı Kıbrıs sorunu konusuna en hâkim isimlerden biri. Benim de ilk sorum bununla ilgili oluyor ve bu durumun seçimlerde kendisi açısından bir avantaja dönüşüp dönüşmeyeceği noktasında ne düşündüğünü merak ediyorum.

2013 yılında Ulusal Konsey’deki partilerin oy birliği ile aldıkları kararla Kıbrıslırum toplumunun müzakerecisi olma görevini üstlendiğini hatırlatan Mavroyannis, uzun yıllar boyunca da heyette yer aldığını söyledi.

Mavroyannis, “Bu görevin bana Kıbrıs sorunuyla ilgili bilgi ve tecrübenin yanı sıra güvenilirlik de kazandırdığını söyleyebilirim. Bunun da omuzlarıma; Kıbrıs sorununu çözüme kavuşturmaya yönelik çabaya yeni bir ivme kazandırma yönünde çalışma ve umudu yeniden canlandırma sorumluluğunu yüklediği kanaatindeyim. Bu da üzerinde mutabık kalınan zemin ve çerçevedeki çözüme doğru ilerlememiz için müzakerelerin 2017’de kesintiye uğradığı yerden yeniden başlatılması anlamına gelmektedir” diyor.

“Çözüme bir nefes kadar yaklaştığımız o sonuca ulaşabildiğimiz için gurur duyuyorum”

Müzakerecilik dönemi boyunca “sessiz kaldığı” eleştirilerine katılıp katılmadığını sorduğum Mavroyannis; “müzakerecinin görevinin siyaset yapmak veya halkla ilişkileri sürdürmek olmadığını” söyleyerek başladı cevabına ve şöyle devam etti;

“Müzakerecinin görevi elbette kendisine verilen siyasi direktifler temelinde müzakere masasında taraflar arasında yakınlaşmaların, görüş birliklerinin bulunması için dürüst ve yapıcı bir ruhla çalışmaktır. Ben de bunu yaptım ve Kıbrıslıtürk dostlarla birlikte çalışıp Kıbrıs sorununun çözümüne kelimenin tam anlamıyla bir nefes kadar yaklaştığımız o sonuca ulaşabildiğimiz için gurur duyuyorum”

“Ya Anastasiadis yönetimi devam edecek ya da ilerici bir değişim olacak”

Mavroyannis seçimin en güçlü adaylarından. Zira anketlerde de ikinci ya da üçüncü sırada yer alıyor. Yarın güneyde tam 12 adaylı bir seçim olacak ve herkes seçimin ikinci tura kalacağı konusunda neredeyse hemfikir.

Mavroyannis de kendisini ikinci turda görüyor ve bu konuda iyimser olduğunu söylüyor.

Ancak Mavroyannis, diğer adaylardan daha farklı bir noktaya değiniyor ve iddialı konuşuyor; “Bu seçim bir ikilemi belirleyecek” diyor. Nedir o ikilem?

“Ya halkımızı hayal kırıklığına uğratan ve yaralayan Nikos Anastasiadis ve DİSİ‘nin bugünkü yönetimi devam edecek ya da yönetimde ilerici bir değişim olacak. Bu seçimlerde çok fazla şey değerlendiriliyor ve dikkate alınıyor; Kıbrıs sorunu hakkındaki politika, son on yılda artan yolsuzluklarla mücadele, pahalılık, düşük gelirler, yüksek kiralar, bankaların keyfiliği, emekçilerin ve orta sınıfın korunması politikaları gibi… Ama aynı zamanda eğitim, sağlık, çevre politikası, insan hakları ve cinsiyet eşitliği gibi alanlarda da ülkenin ihtiyaç duyduğu büyük yenilikler var”

“Kuzeydeki baskıların tamamen farkındayım…”

Kıbrıs’ın kuzeyinde son yıllarda neredeyse bizim baş gündem maddemiz olan Ankara rejiminin siyasete müdahaleleri konusunun güneyde nasıl yankılandığını merak ediyorum. Acaba Mavroyannis, kuzeydeki baskı ve müdahalelerle oluşturulan siyasi iklim konusunda ne düşünüyor?

Bu baskı ve müdahalelerin Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmaya devam etmesinin ve Kıbrıs’ın bölünmüş durumda olmasının sonuçları olduğunu söylüyor Mavroyannis ve şöyle devam ediyor;

“Kıbrıslıtürk toplumunun, varoluşu ve kimliği uğruna maruz kaldığı büyük baskıların ve karşı karşıya olduğu tehditlerin tamamen farkındayım. Kıbrıs sorunundaki mevcut durum hem Kıbrıslıtürkler hem de Kıbrıslırumlar için büyük tehlikelere gebedir. Yalnızca özgür, bağımsız ve yeniden birleşmiş bir Kıbrıs tüm evlatları için barış ve güvenliği garanti edebilir”

“Seçilirsem ilk günden; AB’ye, BM’ye, Kıbrıs Türk liderliğine ve Türkiye’ye net mesaj göndereceğim; Müzakerelere kaldığımız yerden başlamalıyız”

Kuzey ve güney yönetimleri arasında son yıllarda iletişimin neredeyse tamamen koptuğu da bir gerçek.

Kıbrıs Türk toplumu Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki birçok hakkından mahrum, dünyadan izole ve ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor. Mavroyannis’e soruyorum; “Seçilmeniz durumunda Kıbrıslıtürklerle daha sıkı iş birliği ve Kıbrıs sorununun çözümüne dair atacağınız adımlar ne olacaktır?

“Cumhurbaşkanı seçildiğim takdirde; daha ilk günden Birleşmiş Milletler’e, Avrupa Birliği’ne, önde gelen Avrupa hükümetlerine, tabii ki Kıbrıstürk liderliğine ve Türkiye’ye net bir mesaj göndererek; görüşmelerin Crans Montana’da kesintiye uğradığı yerden ve bugüne kadar varılmış olan tüm görüş birlikleri ile Guterres çerçevesi temelinde yeniden başlamasına tamamen hazır olduğumuzu dile getireceğim. Ayrıca Guterres çerçevesi üzerinde stratejik bir anlaşmaya varılmasının ardından, gerek Avrupa-Türkiye ilişkileri açısından gerekse Kıbrıs’ın doğal zenginliklerinin değerlendirilmesi açısından atılabilecek adımları da önereceğiz”

“İki toplumlu teknik komiteler yeniden faaliyete geçecek”

Mavroyannis şöyle devam ediyor;

“Bunlara paralel olarak, iki toplumun yeniden yakınlaşmasıyla ilgili somut öncelikleri programımıza koyduk. Bunlar Kıbrıs sorunuyla ilgili iki toplumlu teknik komitelerin tekrar faaliyete geçirilmeleri ve çalışmalarına siyasi destek gibi öncelikler.

Çalışmaların değerlendirilmesi ve gerekiyorsa yeni teknik komitelerin oluşturulması, eğitim programları çerçevesinde Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin barış içerisinde bir arada yaşama kültürünün geliştirilmesi, çok kültürlülüğün, karşılıklı anlayışın ve iş birliğinin öne çıkarılması ve ayrıca eğitimcilerin ve öğrencilerin iletişimlerine ve iş birliklerine ilişkin iki toplumlu programlarının sürdürülmesi ve güçlendirilmesi gibi önceliklerimiz de var.

Ayrıca Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşları olarak Kıbrıslıtürkleri ilgilendiren konularda devlet dairelerinin hizmetlerinin takibi ve koordinasyonundan sorumlu olacak ve Kıbrıslıtürklerin meseleleriyle ilgilenecek bir büronun oluşturulması yönünde hareket edeceğiz. Bu büro Kıbrıslıtürk yurttaşların sorunlarının çözümüne ve kamusal alanda karşılaşabilecekleri olası ayrımcılıkların ortadan kaldırılmasına katkıda bulunma olanağına sahip olacaktır”

“Özünde AB üyeliği; çözüm için koşulları yaratıyor ve biçimlendiriyor”

Kıbrıslıtürk siyasilerden “yeterince diyalog kurmadığı” eleştirisini alan AB hakkında ne düşünüyor Mavroyannis?

“AB’nin Kıbrıs sorunu konusunda yeterli katkıyı sağladığını düşünüyor musunuz? Seçilmeniz durumunda bu konuda AB’ye bir baskı oluşturacak mısınız?” diye soruyorum, şöyle cevaplıyor;

“Özünde AB üyeliği; çözüm için koşulları yaratıyor ve biçimlendiriyor. Adadaki bölünme, Avrupa dinamiklerine ve Avrupa’nın birleşme sürecine uzun süre direnemez. Kıbrıs sorununun çözümü sürecinde AB’nin rolü zaten AB’nin Crans Montana Konferansı’ndaki varlığı gibi tanımlanmıştır ve nettir.

Çabamız AB’nin rolünün ve AB-Türkiye ilişkilerinin çözüm yönünde katkıda bulunmasını sağlamak yönünde olacaktır. Bu konuda önerilerimiz var.

Örneğin; Kıbrıs sorunu ile ilgili önerimizde Türkiye Guterres çerçevesi üzerinde stratejik bir anlaşmaya varılmasına rıza gösterdiği takdirde, Avrupa-Türkiye ilişkilerinin pozitif gündeminin somut yanlarında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin vetosunun kademeli ve evrilebilir olarak kaldırılmasının bunu izleyebileceğini göreceksiniz.

Tabii ki bu, müzakerelerin iki bölgeli, iki toplumlu federasyon temelinde ve 2017’de kesintiye uğradığı noktadan yeniden başlatılmasını Türkiye’nin de kabul etmesiyle olabilecektir”

Karma evlilik sorunu: “Vatandaşlar arasında ayrım yapmadan Anayasa’yı uygulayacağız”

Ve Mavroyannis’e, çok uzun yıllardır hakları gasp edilen karma evlilikten doğan Kıbrıslıtürk çocukların yaşadığı sorunu soruyorum. Acaba Mavroyannis karma evliliklerden doğan çocuklara Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmemesi konusunu nasıl değerlendiriyor ve seçilmesi durumunda bu konuyla ilgili tavrı ne olacak?

“Bu konunun Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarının hakları meselesiyle ilgili olduğu kadar, bu insanlar açısından insani bir yönü olduğu da aşikârdır. Meselenin karmaşıklığının ve Kıbrıs sorunu çözüme kavuşturulmadıkça giderek daha zorlaşacağının da farkındayım. Vatandaşlar arasında ayrım yapmaksızın devletin Anayasasını ve kanunlarını eksiksiz uygulayacağız. Bu meselenin bölük pörçük bir şekilde değil, toplu olarak çözmenin en etkin yolu elbette ki üzerinde anlaşmaya varılan zemin ve çerçevede Kıbrıs sorununun çözümüdür; yurdumuzun yeniden birleşmesiyle Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk, Kıbrıslıların tümünün insan hakları yeniden tesis edilebilecektir”

Pınar Barut
Özel Röportaj









Başa dön tuşu