Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Barış Salonu’nda “Kıbrıs ve Deprem: Bir Yol Haritası” ana temasıyla panel düzenledi
Erhürman: Bilimin sesine her zaman kulak verilmelidir
Panelde, Kıbrıslı Türk mühendisler ve Türkiye’den sivil toplum örgütü temsilcileri yer aldı. Kıbrıs’ın depremselliği ve Kıbrıs’ın kuzeyinin yapı stokunun depremsellik bakımından incelenmesi konularının ele alındığı panelde, afet ve acil durumların organizasyonu ve bu konuda sivil toplum örgütlerinin rolü irdelendi.
Panelde ayrıca çeşitli ülkelerdeki kentsel dönüşüm örnekleri incelenerek bu konuda ortaya çıkan sorunlar ve çözüm önerileri üzerine tartışıldı. İki oturumdan oluşan panele Genel Başkan Tufan Erhürman, Genel Sekreter Asım Akansoy, MYK ve PM üyeleri, milletvekilleri ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Kıbrıs ve Deprem: Bir Yol Haritası adlı panelde konuşma yapan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, her zaman bilimin sesine kulak verilmesi gerektiğini 6 Şubat depremlerinin ortaya çıkardığını söyledi.
Teknolojik gelişmeler ve sosyal medyadaki hızlı ilerleyişin insanlardaki unutma hastalığını daha da hızlandırdığını ifade eden Erhürman, 1999’da gerçekleşen depremin çok da uzak bir zamanda olmamasına rağmen unutulduğunu kaydetti.
Artık hiçbir şeyin 6 Şubat’tan öncesi gibi olamayacağının altını çizen Erhürman, “CTP olarak bizim düşüncemiz, ‘Bilimin sesine kulak vermek’ cümlesini hafızalara kazımak olduğu düşüncesindeyiz.
Bugün bu sunumlar dizisini gerçekleştiriyoruz ama bu bizim için son nokta olmayacak” dedi. Erhürman, ülkemizi depreme dayanıklı bir ülke haline getirmek gerektiğini sözlerini ekledi.
Karaman: Yer olaylarının sonuçları toplumsal kesimler arasındaki gelir adaletsizliği ile yakından ilişkili
CTP MYK Üyesi ve Yerbilim Mühendisleri Odası Eski Başkanı Birol Karaman, Kahramanmaraş merkezli depremlerin gelişinin önceden bilindiğini, bu konuda uyarılar da yapıldığını ancak uyarıların dikkate alınmamasından dolayı 6 Şubat’ın bir felakete dönüştüğünü vurguladı.
Depremde kaybedilen insanların acısının hala yüreklerinde olduğunu dile getiren Karaman, depremlerin doğal afete dönüşüp dönüşmemesinin gerek dünya ülkeleri arasında gerekse toplumsal kesimler arasındaki gelir adaletsizliği ile yakından ilişkili olduğunu, elbette o bölgede yaşayan insanların davranışlarıyla da alakalı olduğunu belirtti. Kıbrıs’ta son dönemde KTMMOB’nin yetkilerinin elinden alınmaya çalışıldığını da anımsatan Karaman, “İmarda denetimsizleştirmenin bize yaratacağı sonuçları acı olacaktır” dedi.
Necdet: İki toplumlu deprem çalışmaları başlatılmalı
Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Mehmet Necdet, “Kıbrıs’ın Depremselliği” başlıklı sunum gerçekleştirdi. Sunumunda Kıbrıs’ta yaşayan toplumlara dikkat çeken Necdet, olası bir depremin adanın belirli bir kısmını değil, tümünü etkileyeceği uyarısında bulundu ve bu noktada iki toplumun işbirliğinin önemine vurgu yaptı.
Kıbrıs’ta olması muhtemel depremle ilgili Türkiye’deki bilim insanlarının konuştuğunu ancak Kıbrıs’tan bu konuda pek ses çıkmadığını ifade eden Necdet, bunun ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve sosyo ekonomik konularla alakalı olduğunu anlattı. Necdet, Kıbrıs çözüm sürecinde tıkanıklık yaşanmasına rağmen depremin işbirliğini gerektirecek önemli bir husus olduğunu kaydetti.
Ekinci: Adada bine yakın bina denetimden geçti
İnşaat Yüksek Mühendisi Dr. Abdullah Ekinci de Kuzey Kıbrıs’ın Yapı Stokunun Depremsellik Bağlamında Değerlendirilmesi konusunda sunum yaptı. Depremden sonra insanların denetim konusunda daha hassas davranmaya başladığını aktaran Ekinci, denetim aşamalarının hızlı tarama, ileri tetkik ve güçlendirme olarak tanımladı.
Lefkoşa, Girne ve Mağusa belediyeleriyle denetim konusunda protokol imzaladıklarını ve çalışmalara başladıklarını açıklayan Ekinci, riskli, orta riskli ve risksiz binaların tespitlerinin devam ettiğini söyledi. Ada genelinde yaptıkları denetimler sonucunda bine yakın binanın denetimden geçtiğini ifade eden Ekinci, bu denetimin büyüdüğünü ve git gide yaygınlaşması gerektiğine vurgu yaptı.
Fehim: Gecekondular siyasi çıkarlar uğruna af yasalarıyla legalleştirilmiştir
Doğal Afet Dirençli Kentler Bağlamında Kentsel Dönüşüm konusunda sunum yapan Şehir Bölge Plancısı, Gazeteci Mete Gürbüz Fehim, Türkiye’de gecekonduların siyasi çıkarlar uğruna af yasalarıyla legalleştirildiklerini söyledi.
İlk kentsel dönüşümlerin bu gecekonduların küçük müteahhitler aracılığıyla 4-5 katlı binalara dönüşmesiyle gündeme geldiğini dile getiren Fehim, “Ana akım medya ve iktidar, depremi asrın felaketi olarak tanımladı. Bu deprem mühendislerimiz için özel bir deprem ama asrın felaketi değil. Bu yaşananlar kent kırımıdır. Yüzyılların deneyimiyle, bunca bilimsel gerçek ortadayken, rasyonel aklın yol göstericiliği ortadayken, kendi karları, rant ve ihtiras hırsları uğruna on binlerce canımıza mal oldu” dedi.
Yüksel: Madenciler, depremzede oldu
Panelde “Arama Kurtarma Faaliyetlerinde Sivil Toplumun Önemi ve Maraş Depremine Dair Saha Gözlemleri” hakkında sunum yapan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel de, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından arama kurtarma çalışmalarına katılan madencilerin, depremzede olduklarını söyledi.
Madencilerin muhatap olacakları hiç kimsenin sahada bulunmadığına dikkat çeken Yüksel, kamp kuracak yer aradıklarını ancak bulamadıklarını ve madencilerin kartonların üzerinde uyumak zorunda kaldıklarını belirtti. Bilim ve tekniğe uygun işler yapılmamasından dolayı bu sorunların baş gösterdiğine işaret eden Ayhan Yüksel, afet yönetimlerinde merkezileşmenin yarattığı sorunlara işaret ederek yetki dağıtımının ve bu noktada sivil toplumun da süreçlerin içine dahil olmasının önemini vurguladı.
Hatun: İnsanları bir araya getiren sivil toplum örgütleri, vicdanlarda yer etti
Panelde son konuşmayı yapan Maden Mühendisi Doğan Hatun da, “Afet ve Acil Durumların Yönetiminde Organizasyon ve Sivil Toplumun Rolü” başlıklı konuşma gerçekleştirdi.
Hatun, kriz ve doğal afet anlarında insanları bir araya getirmeyi başaran sivil toplum örgütlerinin, vicdanlarda yer ettiğine işaret etti. Doğan Hatun, afet durumlarında yerel yönetimlerin önemine işaret ederek “Bir kentin yerel yönetimi, o bölgeyi insanlarla birlikte yönetemezse o kente zulmediyor demektir” dedi.
Adıyaman’daki arama kurtarma çalışmalarına gönüllü katkı verdiklerini aktaran Hatun, internetten araştırarak Adıyaman’daki tüm muhtarlıklara ulaştıklarını ve muhtarları kriz merkezi bileşenleri arasına kattıklarını belirtti ve valilerin bu çalışmalara katkı vermediğini ifade etti.