Sol Hareket Genel Sekreteri Abdullah Korkmazhan, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile ilgili eleştirilerine bazı CTP’lilerin hakaret ve aşağılama ile cevap verdiğini söyleyerek, Naci Talat ve Özker Özgür zamanının CTP’sini anlattı, Özker Özgür’ün “CTP’nin stratejisi, niteliği ve ideolojisi” yapısını tanımladığı yazısını paylaştı ve “Özker ve Naci neredeydi, siz neredesiniz?” diye sordu
Korkmazhan: Özker Özgür ve Naci Talat neredeydi, siz neredesiniz?
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Korkmazhan, son günlerde CTP liderliğine ve izledikleri muhalefet anlayışına yönelik eleştirilerinin, pek çok CTP’li arkadaş tarafından ne yazık hakaret ve aşağılama ile karşılandığını söyleyerek, “bir Azeri öyküsü” olduğunu söylediği şu örneği verdi;
“Altını demir ile döverler ses çıkmaz ama demiri demir ile döverler niye bu kadar çok ses çıkar?
Demir yanıt vermiş:
“Çünkü beni özüm döver…”
Özker Özgür 4 Ocak 2005 tarihli yazısı
Korkmazhan şöyle devam etti;
“O zaman sizleri Özker Özgür ve Naci Talat’a havale edelim. Dikkatlice okuyun sevgili dostlar ve okurken kendinizi bir sorgulayın. Özker ve Naci neredeydi, siz neredesiniz?
Bir süredir üzerinde çalıştığım yeni kitabımda yer alacak bu tarihsel metni, Sevgili Hocam Özker Özgür vefatından kısa bir süre önce 14 Ocak 2005 tarihli yazısında paylaşmıştır:
‘Geçmiş zaman olur ki;
Rahmeti Naci Talat hayatta iken, oturup CTP’nin nasıl bir parti olduğunu yazmamız gerektiğini düşündük. Bir taslak metin hazırladık. Metni önce Merkez Yönetim Kurulu’na sunduk. Merkez Yönetim Kurulu üyelerinin katkılarıyla metne son biçimini verdik.
Sonra metni Kurultay’dan sonra en yetkili kurul olan Parti Meclisi’ne götürdük. 30 Mayıs 1988 akşamı toplanan Parti Meclisi metni onayladı. Metin tarihsel niteliktedir.
Bugünkü CTP ile 1980’lerin CTP’si arasında kıyaslama yapmak isteyenlerin bilgisine getirmekte yarar görüyoruz.
Pari stratejisi, partinin niteliği ve ideolojik yapısı;
A) Giriş
Yurdumuz Kıbrıs bir yandan Rum toplumu içindeki kimi kesimlerin tarihsel bir geçmişe de sahip Enosis istemlerinin, bir yandan Türk toplumu içindeki Taksimci ve ayrılıkçı kesimlerin çabalarının ve emperyalizmin hem bunlardan yararlanarak hem de bunları kışkırtarak geliştirip uyguladığı komploları sonucunda çok acılı dönemlerden geçmiş; en sonunda da 1974 yılında faşist Yunan Cuntası’nın darbesi ve Türk ordusunun askeri müdahalesi ile fiilen ikiye bölünerek emperyalizmin stratejik çıkar ve üstünlüğünü pekiştiren bir konağa getirilmiştir.
Emperyalist etki ve hegemonya yoğunluk kazanırken emperyalist İngiliz üslerinin yanı sıra, emperyalizmin kullanımına sunulmak üzere mevcutlara ek olarak çoğu Türk bölgesinde yeni uçak alanları, limanlar, askeri istihkâmlar inşa edilmiş, kimilerinin de inşasına girilmiştir.
Bu süreçle işçi sınıfı hareketinin hedefine ulaşması zorlaştırılmış, hareketin bir bütün olarak gelişimi darbelenmiş, emperyalizme stratejik üstünlük sağlarken yerli işbirlikçilerinin, özellikle Türk toplumunu içindeki pozisyonu sağlamlaştırılmış, hegemonyası pekiştirilmiştir.
Darbe ve askeri müdahalenin yarattığı somut koşullarda halkın üzerindeki şoven baskılar artmış, dış müdahale mandacılık düzeyinde daha somut ve daha etkin bir boyut kazanmıştır. Türk toplumu politik müdahaleler yanı sıra çok kötü ekonomik ve sosyal koşullar altında yaşamaya itilmiştir.
Her iki toplum içindeki işbirlikçiler toplumlararası sorunu alabildiğine abartarak emperyalizmin Kıbrıs sorununun kökenindeki rolünü gözlerden kaçırmaya çalışıyor. Bu durum ise ilericilerin, yurtseverler kesimlerin işini daha bir zorlaştırıyor.
İki toplum arasındaki tarihsel, etnik ve diğer farklılıkları görmezlikten gelmemekle birlikte, asıl çelişkinin Kıbrıs halkı ile emperyalizm arasında olduğuna inanıyoruz. Barışın ve barışın yaratacağı koşulların emperyalizme karşı verilen mücadelede çok elverişli bir ortam yaratacağı ve ortak cepheyi güçlendireceği gerçeğinden hareketle önümüzdeki en acil görevin toplumlararası barış, işbirliği ve güven havasını yaratmak olduğuna inanıyoruz.
Kendimizi işçi sınıfı öncülüğünde verilen barış, bağımsızlık ve sosyalizm savaşımının bir parçası görerek aşağıdaki stratejiyi çizeriz.
B) Parti Stratejisi
Ülkemiz Kıbrıs’ın, başta işçi sınıfı olmak üzere halkın gerçek kurtuluşunu sosyalizmde gören partimiz, bu yolda toplumlararası barışı, ada çağında tüm yurtsever güçlerin emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine karşı bir mücadele cephesi oluşturulmasını, adamızın emperyalist boyunduruk ve etkilerinden arındırılarak bağımsızlığa kavuşturulmasını en birincil ve temel görev sayar. Kıbrıs işçi sınıfı hareketinin bu yakın ve uzak siyasal hedefini gözeterek mücadelesini yürütür.
Partimiz, bilimsel sosyalizmi ve işçi sınıfının öncülüğünü ideolojik ve siyasal dokusunun temel karakteri sayar. Emekçi halkın kitle partisi niteliğini ilerici ve devrimci temellere oturtur. Türk toplumu içindeki mücadeleyi yürütürken yaratıcı bir sorumlulukla hareket eder.
Partimiz, iş birlikçi ve ayrılıkçı burjuvazinin dışındaki tüm toplumsal sınıf ve tabakaları, güncel yakın hedefimiz olan barışa ulaşmak için seferber etmeyi görev sayar.
Kuzey Kıbrıs’ta demokrasiyi genişletmeyi ve halkın esenliğe ulaştırmanın önündeki engelin ayrılıkçı ve barışa düşman iç ve dış gericilik olduğunu saptayarak hareket eder.
Bu saptamaları dikkate alarak dış güçlerin karışmacılığına, içteki sömürücü güçlerin demokrasi ve emek düşmanı konumlarına karşı savaşım verir.
Bu savaşımda işbirliği ve ayrılıkçı burjuvazinin dışındaki tüm toplumsal sınıf ve tabakaları örgütlemeyi, örgütlenmelerine yardımcı olmayı görev bilir. Parti, bu amaç ve hedefler doğrultusunda ittifaklar politikası güder ve geliştirir.
Partimiz, Kuzey Kıbrıs’ta yönetime gelerek barış ve sosyal ilerlemeye katkıda bulunmayı amaç bilir.
Partimiz, ada çapındaki mücadelenin örgütlenmesinde ve sosyalizm uğruna verilen savaşımda işçi sınıfını temel ve öncü güç sayar. Genelde uluslararası işçi sınıfı hareketine, özelde Kıbrıs işçi sınıfı hareketine uyum, geleneklerine bağlılık gösterir.
C) Partinin Niteliği ve İdeolojik Yapısı
Partimiz, bilimsel sosyalizmi kendine kılavuz edinen, emekçi halkın kitle partisi niteliğinde ilerici bir partidir”