InstagramKıbrısManşetSiyaset

Özkızan: Ataerkil düzen erkeklerin de özgürleşmesinin önünde bir engel




Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, Parti Meclisi Üyesi Cansu N. Nazlı, Kadın Eğitimi Kolektifi Eğitmeni Pınar Piro, Emeğin Gündemi programına katılarak “Sevgi, Emek ve Şiddet” konusunu irdeledi

Özkızan: Şiddetin hiçbir zaman tolere edilmemesi gerek

Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, 14 Şubat’ın sembolizminin yansıttığı değerleri sorgulamadan sahiplenmek ne kadar sıkıntılıysa sadece 14 Şubat’a karşı çıkıp, onun yaydığı değerleri sorgulamamanın da o denli sıkıntılı olduğunu belirtti. Esas meselenin 14 Şubat’ın kendisinin olmadığını, onun karşılık bulduğu toplumsal değerler bütünü olduğunu söyledi.

Özkızan, bir kişi şiddete maruz kaldığında, şiddeti uygulayan kişinin yaptığı şeyin farkında olmasa bile, şiddet ilişkisinin her iki tarafa da zarar verdiğini belirtti. Şiddetin hangi niyetle yapıldığına bakılmaksızın hiçbir zaman tolere edilmemesi gereken bir durum olduğunu ve çok ciddi yaklaşılması gerektiğini söyledi.

“Ataerkil düzen erkeklerin de özgürleşmesinin önünde bir engel”

Özgüven düşüklüğünün sadece ailenin değersizleştirmesinden değil, tam tersi olarak sürekli her şeyi hak ettiğinizi söylediği zamanda hayatın gerçekleriyle yüzleştikçe özgüven düşüklüğüne yol açtığını ifade eden Özkızan, ataerkil düzenin erkeklerin de özgürleşmesinin önünde bir engel olduğunu söyledi. Erkek çocuklarına ve gençlere seslenerek “iyi ve düzgün bir erkek arkadaş grubu, birbirinizin sıkıntılarını, dertlerini, bir şeyleri ispatlama amacı duymadan konuşabildiğiniz ve bunlara ilişkin çözüm bulabildiğiniz yerdir. Bir kadını kontrol ettiğini düşündüğünüzde kontrol ettiğiniz tek şey kendi özgürleşme sürecinizdir” şeklinde konuştu.

Özkızan, ilişkilerde aşırı ilgi gösterme halinin buna maruz kalan kişinin manipülatif bir ilişkinin parçası olması anlamında değil, bu manipülasyonun bilerek veya bilmeyerek yapan kişinin kendisi olabilme sürecini de engellediğini söyledi.

“Kadın ve emek özgürleşmesi birbirinden bağımsız düşünülemez”

Kadının ve emeğin özgürleşmesinin birbirinden bağımsız düşünülemeyeceğini belirten Özkızan, emek mücadelesine sırtını dönen bir kadın mücadelesinin ya da kadın mücadelesine sırtını dönen veya ikinci plana atan emek mücadelesinin başarma şansı olmadığını söyledi.

Nazlı: Kadınlarının çoğu tanıdığı erkekler tarafından şiddete maruz kalıyor

Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi Üyesi Cansu N. Nazlı, Emeğin Gündemi programında yaptığı açıklamada, sevgiyi insanın içindeki yaşama duygusunu artıran ve çok değerli bir his olarak tanımlayarak, sevmek kisvesi altında sevdiğimiz kişiyi ona sahipmiş gibi ve karşı tarafın istediği gibi davranmak zorunda bırakıldığını söyledi.

Nazlı, kadınlarının çoğunun tanıdığı erkekler tarafından şiddete maruz kaldığını belirterek, bu durumun temelinin, kurulan ilişkinin taraflar arasında eşitsiz ve sağlıksız bir şekilde kurulmasından kaynaklı olduğunu açıkladı. Kadınların, ilk kez şiddete maruz kaldığı zaman değil maruz kaldığı baskıya dayanamayacağı noktasında ilişkiyi bitirdiğine değindi. Şiddet döngüsünün, içinde bulunulan ilişkinin içerisinden çıkılmasını zorlaştıran bir durum haline geldiğini ekledi.

“Sosyal çevreden uzaklaştırılmak ve abartılı sevgi gösterileri flört şiddetinin sinyalleridir”

Flört şiddetini, bir yandan ilgilenilmek, sevildiğini hissetmek gibi hoş gelen duyguların sıkıntılı bir yönü olabileceğini içinde bulunulan ruh halinden dolayı fark edememek olarak açıklayan Nazlı, biriyle tanıştıktan sonra sosyal hayat akışına devam edilemiyorsa, bu durumun dikkat edilmesi gereken bir nokta olduğunu ifade etti. Sosyal çevreden yalıtılmanın flört şiddetinin sinyalleri arasında olduğunu belirtti. Sosyal çevreden uzaklaşmanın sıkıntılı bir ilişkiden çıkmakta yardım almakta zorlanılmasına da neden olduğunu söyledi.

Lovebombing” olarak bilinen kavramı açıklayan Nazlı, aşırı abartılı sevgi gösterilerinde bulunmanın ve çok kısa süredir birlikte olduğumuz kişiye sürekli veya çok pahalı hediyeler almanın da sıkıntılı ilişkilerin sinyallerinden olduğuna değindi. Bu tarz durumlara da dikkat edilmesi gereken işaretler olduğunu dile getirdi.

Nazlı, “küsmenin” en yaygın psikolojik şiddet türlerinden biri olduğunu hatırlatarak kadınların en çok partnerlerine uyguladığı şiddet türünün psikolojik şiddet olduğunu söyledi.

“Şiddete maruz kalan kadınlar çifte mağduriyet yaşıyor”

Nazlı, kadına yönelik şiddetin azalması için Şiddet Önleme Merkezlerinin çok önemli bir role sahip olduğunun altını çizdi. Şiddet Önleme Merkezlerinin şiddete uğrayan veya şiddet tehdidine maruz kalan kişinin psikolojik, hukuki, medikal ve güvenlik ile ilgili bir merkez olduğunu aktardı. Böyle bir merkez olmadığı için kişinin tek tek ilgili kurumlara başvurmak zorunda kaldığını ve yaşadığı tramvayı tekrar anlatmak zorunda kalarak çifte mağduriyet yaşadığını anlattı.

Kadın sığınma evlerinin eksikliğinden bahseden Nazlı, her bölgeye kadın sığınma evi olması gerektiğini söyledi. Sığınma evlerinin hayata geri dönmedeki öneminden bahsetti.

“Kadına yönelik şiddet yüz kızartıcı suç kapsamına alınarak, ağır teminat koşulları getirilmeli”

Kadına şiddet vakalarında şiddeti uygulayan kişinin teminatla serbest bırakılmasının sorumlusunun mahkemeler değil meclis olduğunu ifade eden Nazlı, ceza yasasında kadına yönelik şiddetle ilgili bir suçun tanımlanmadığını söyledi. Kadına yönelik şiddetin kendi içerisinde özellikleri olan bir suç olduğunu belirterek meclis tarafından ceza yasasına tanımlanması, yüz kızartıcı suç kapsamına alınması ve ağır teminat koşulları getirilmesi gerektiğini belirtti.

“Sosyal Hizmetler’e daha fazla personel istihdam edilmeli”

Şiddete uğrayan kadınların veya çevresinde şiddete maruz kalanları ALO 183 ihbar hattına bildirilmesinin önemini anlatan Nazlı, ALO 183’e alt yapı kazandırılarak, vardiyalı sisteme geçilmesi gerektiğini söyledi. Nazlı, Sosyal Hizmetlere daha fazla personel istihdam edilmesi ve bütçe ayrılması gerektiğini dile getirdi.

“Ekonomik koşullar ve gericilik kadınların bedeni ve emeği üzerinde baskılara yol açıyor”

Nazlı, içinde bulunduğumuz ekonomik koşulların ve bir yandan da gericiliğin artmasının kadınların bedeni ve emeği üzerinde baskılara yol açtığını belirtti. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde sokakta olmanın emeğin ve bedenin birlikte özgürleşmesi için birlikte talepleri yükseltmenin önemini anlattı.

Piro: İnsanların sevgisini, neden gösterişle ispatlamaya çalıştığını sorgulaması gerek

Kadın Eğitimi Kolektifi Eğitmeni Pınar Piro Emeğin Gündemi programında yaptığı açıklamada, aşk ve sevgiyi birbirini karşılıklı olarak besleyen duygular olduğunu belirterek sadece bir insana karşı olması gerekmediğini, bir fikre veya işe de aşkla bağlanabilineceğini söyledi. Çağımızda gittikçe artan sorunun birini veya bir şeyi sevdiğimizi ispatlama çabasından kaynaklı olduğunu belirtti. Piro, 14 Şubat Sevgililer Gününde kapitalist düzene destek veren, çılgın sürprizler ve pahalı hediye alma çabasına girişinin yanı sıra insanların sevgisini neden herhangi bir metayla veya gösterişle ispatlamaya çalıştığının sorgulaması gerektiğini vurguladı.

“KKTC’de son 23 yılda 40’a aşkın kadının çoğunun partneri tarafından öldürüldü”

Kadın Eğitim Kolektifi olarak ilk eğitimlere başladıkları dönemdeki anekdotu aktaran Piro, 6-7 yıl önce katılımcıların “Kıbrıs’ta bu kadar çok şiddet yoktur” dediğini ama yıllar geçtikçe öyle olmadığını fark ettiklerini söyledi. Kadına yönelik şiddetin her zaman olduğunu belirterek öncesinde daha kapılar ardında kaldığını, gizli tutulduğunu fakat zaman geçtikçe daha da görünür olduğunu ve kadınların daha cesaretli olarak durumu bildirdiğini, yardım aradığını ifade etti.

Kadına şiddet vakalarına bakıldığında, şiddetin kadının yakını tarafından uygulandığına değinen Piro, KKTC’de son 23 yılda 40’a aşkın kadın çoğunun partneri tarafından öldürüldüğünü aktardı. Son bir yılda ise ALO 183 ihbar hattından 900’den fazla kadının kayıt için aradığını ifade ederek “kaybettiğimiz kız kardeşlerimiz flört şiddeti ya da partner şiddeti sonucunda ölüyor” dedi. Piro, bu durumun bir sebebini de Şiddet Önlem Merkezinin olmayışı, gerekli adımların yeterince atılmayışından kaynaklı olduğunu açıkladı.

“Eğitim müfredatlarına bedensel farkındalık ve öz saygını kazanma ile ilgili konuların eklenmesi lazım”

Piro, flört şiddetinin birçok gencin yaptığı veya bilmeden maruz kaldığı bir durum olduğunu söyledi. Gençlerin belirli bir yaşa gelene kadar kendilerine rol modeller belirlediğine değinerek insan ilişkilerini en temelde ailede gözlemlediğini belirtti. Ailesinde gördüğü şekilde bir ilişki ağı oluşturacağını söyledi. Şiddet konusunda eğitime de çok fazla yer düştüğünü açıklayarak, eğitim müfredatlarına bedensel farkındalık ve kendini koruma, öz saygını kazanma ile ilgili konuların müfredat içeriklerine eklenmesi gerektiğini ifade etti. Evde kötü bir rol modelle karşılaşan çocuğun farkındalığa varabilmesi için bir kapı oluşturulması lazım dedi.

Şiddetin sadece kadına yönelik kısmının konuşulduğuna değinen Piro, ilişkilerde kadın tarafından şiddetin her türlüsüne maruz kalan erkeklerin de olduğunu söyledi. Partnerler arası fiziksel şiddetin daha görünür olduğundan bahsederek duygusal şiddetin çeşitlerini anlattı.

“Kadına yönelik şiddeti azaltmak için devletin önleyici ve koruyucu önlemler alması gerek”

Kadına yönelik şiddeti azaltmak için devletin önleyici ve koruyucu etkenler ortaya koyması gerektiğini ifade eden Piro, erkek egemen yapının ortadan kalkması gerektiğini söyledi. Şiddete uğrayan kadını bir an önce koruma altına alarak, caydırıcı cezalar uygulanmasının önemini anlattı.

Piro, devletin Sosyal Hizmetler ayağıyla Çocuk İzlem Merkezlerinin hayata geçirmesi gerektiğini söyledi. Kadınların belirli adımlarını atarken, çocukların psikolojik desteğin yanı sıra eğitim desteğini de alabilecekleri, hayata devam edebilecekleri bir çocuk yuvasının olması gerektiğinin altını çizdi.

“Özgürleşmek için mücadele etmekten başka çaremiz yok”

Aşkın çok güçlü bir duygu olduğunu ama içinde asla şiddeti barındırmadığını ifade eden Piro, aşkın özünde özgürlük gerektiren bir şey olduğunu belirtti. Kadınların, özgürlük mücadelesi verdiği günlerden en önemlisinin 8 Mart olduğunu belirterek “Özgürleşmek için mücadele etmekten başka çaremiz yok 8 Mart’ta sokaklarda olacağız” dedi.









Başa dön tuşu