Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Finansal Düzenleme ve Risk Yönetimi Merkezi Başkanı ve Bankacılık ve Finans Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mete Feridun, yükseköğretim sektörünün ekonomik açıdan önemini Özgür Gazete’ye değerlendirdi
Feridun: Üniversitelerin düşük kaliteli eğitim vermesinin topluma ciddi bir maliyeti var
Sahte üniversite diploması konusu kadar üniversitelerin düşük kaliteli eğitim vermesinin de büyük bir
sorun olduğunu kaydeden Feridun, üniversitelerin düşük kaliteli eğitim vermesinin sadece o üniversiteleri ve o üniversitelerde eğitim görenleri ilgilendiren bir durum olmadığını, bir ülkede kolay yoldan üniversite diploması alınabilmesinin ve buna bağlı olarak liyakatsiz insanların kamuda kilit pozisyonlara getirilmesinin topluma ciddi bir maliyeti olduğunu kaydetti.
Feridun, “Dünyada en iyi üniversitelerin olduğu ülkelerin en önde gelen ekonomilere sahip olması bir rastlantı değildir. Kamuda liyakatsiz atamalar, yolsuzluk ve kayırmacılık olasılığını artırabilir. Bu durumlar, kamu kaynaklarının kötüye kullanılmasına ve dolayısıyla topluma büyük maliyetlere yol açabilir. Özel sektörde ise verimliliği düşürür veya üretim için ihtiyaç duyulan insan sermayesinin yetersiz kalmasına yol açar” dedi.
“Üniversitelerin kolay diploma vermesi hem insan sermayesinin hem de toplumsal sermayeyi erozyona uğratıyor”
“Bizim gibi kısıtlı kaynakları olan bir ekonomide özellikle insan sermayesi ve toplumsal sermaye sürdürülebilir ekonomik kalkınma açısından çok önemlidir” diyen Feridun, üniversitelerin kolay diploma vermesinin sadece insan sermayesini değil toplumsal sermayeyi de erozyona uğrattığını vurguladı.
Toplumsal sermayenin bir topluluğun kolektif değerlerinin ve birbirleriyle olan etkileşimlerinin bir sonucu olarak ortaya çıktığına ve iktisadi kalkınma üzerinde pozitif etki yaptığına dikkat çeken Feridun, yüksek insan sermayesine ve toplumsal sermayeye sahip toplumların genellikle daha yüksek ekonomik performans ve daha düşük işsizlik oranlarına sahip ülkeler olduğunu da hatırlattı.
Feridun, “Üniversitelerin kolay diploma vermesi insan sermayesini erozyona uğratır. Buna bağlı yapılan
liyakatsiz atamalar ise kamuoyunda adalet ve eşitlik algısının zayıflamasına neden olarak toplumsal sermayenin zayıflamasına yol açar. Bütün bunların topluma bir maliyeti olduğunu göz ardı etmemek lazım” ifadelerini kullandı.
“İktisadi açıdan üniversite sektörünün topluma faydadan çok zararı olduğunu iddia edebilecek noktaya geldik”
“Evet üniversiteler belki ülkeye yabancı öğrenci getirerek ekonomiye katkı sağlar ama sistematik bir şekilde düşük kaliteli eğitim vermeleri halinde bunun ekonomik verimlilik, kamu hizmetlerinin kalitesi ve toplumun genel refahı üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini ve bunun da topluma ciddi bir maliyeti olduğunu göz ardı edemeyiz” diyen Feridun, bu maliyetin sadece nicel bir maliyet olmadığını, bunu rakamsal olarak da ölçmenin mümkün olduğunu kaydetti.
Feridun, “İktisadi açıdan üniversite sektörünün topluma faydadan çok zararı olduğunu iddia edebilecek
noktaya geldik. Bu konunun uzun vadeli ekonomik planlama yapılırken dikkate alınması gerekir” dedi.
“Rakamsal bir fayda maliyet analizi yapılacak olursa üniversite sektörünün topluma faydadan çok zararı olduğu sonucunun çıkması şaşırtıcı olmaz”
Liyakate dayalı olmayan atamaların, iş gücü piyasasında genel verimliliğin düşmesine neden olduğunu, liyakatsiz bireylerin yönetimindeki kurumların genellikle kaynakları etkili bir şekilde kullanmada başarısız olduğunu, bunun da yüksek maliyetler ve düşük hizmet kalitesi anlamına geldiğini kaydeden Feridun, liyakatsiz bireylerin kamu kaynaklarını verimsiz kullanmasının toplam faktör verimliliğinde düşüşe neden olduğunu söyledi.
Feridun, “Ülkemize ne yazık ki üniversite öğrencisi olarak gelen çok sayıda kişinin işlediği çeşitli suçların da kamuya ciddi bir maliyeti vardır. Bu maliyeti de hesaplamak mümkündür. Üniversitelerin de çeşitli şekillerde kamu kaynaklarından faydalandığını biliyoruz. Rakamsal bir fayda maliyet analizi yapılacak olursa üniversite sektörünün topluma faydadan çok zararı olduğu sonucunun çıkması şaşırtıcı olmaz” dedi.
“Devletin yükseköğretimde kaliteyi önceliklendiren politikaları benimsemesi ve eğitim yatırımlarının topluma geri dönüşünü maksimize etmesi gerekir”
Feridun son olarak şunları kaydetti; “Hem kamu kaynaklarının etkin kullanımı hem de ülkenin iktisadi kalkınması için gerekli olan nitelikli insan sermayesinin oluşturulması devletin yükseköğretimde kaliteyi önceliklendiren politikaları benimsemesi ve bu politikaları uygulamaya koyarak kamu kaynaklarıyla desteklenen eğitim yatırımlarının topluma geri dönüşünü maksimize etmesi ile gerçekleşebilir.
Eğitimde yüksek standartların sağlanması, iş gücü piyasasının ihtiyaçlarına uygun becerilerin geliştirilmesi ve yenilikçilik kapasitesinin artırılması, ekonomik büyümenin ve kalkınmanın anahtarıdır. Doğru yönetilirse
üniversite sektörünün ekonomiye pozitif katkısı inkâr edilemez. Bu ancak yükseköğretim sektöründe sıkı bir akreditasyon ve kalite değerlendirme sistemi ile sağlanabilir”