KıbrısManşet

“Kıbrıs Türk tarafının 5+1 konferansına federasyonu görüşmeye gitmeyeceğini Lute’a ilettik”






Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk tarafının 5+1 konferansına federasyonu görüşmeye gitmeyeceğini belirtti

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs için görevlendirdiği Geçici Özel Danışmanı Jane Holl Lute ile ilk görüşmesini gerçekleştirdi.

Tatar, 2.5 saat süren görüşmenin ardından basına yaptığı açıklamada, Lute’un 5+1 konferansı için zemin bulunup bulunmadığını görmek için temaslar yaptığını ifade etti.

Ersin Tatar açıklamasında, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kıbrıs Türk  ve Kıbrıs Rum tarafları ile garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin yanında Birleşmiş Milletler’in de katılacağı “5+1” gayrı resmi toplantı yapılması önerisinin Kıbrıs’ın yeni gerçeklerini ifade etmeve müzakere süreçlerine yeni bir zemin kazandırılması açısından önemli olduğunu vurguladı

Lute’a “mutlaka 5+1 konferansın toplanması gerektiğini” ifade ettiğini belirten Tatar, konferansın bugünkü toplantıda dile getirilen görüşleri orada da anlatma fırsatı tanıyacağını kaydetti.

Kıbrıs’ın gerçeklerinin ve konjonktürün değiştiğini belirten Tatar, “Konjonktür artık Kıbrıs’ta egemen eşitliğe dayalı iki devlet modelini daha fazla ortaya çıkarmaktadır” dedi.

Tatar, adil, kalıcı, tüm Kıbrıslıların fayda bulabileceği, win-win (kazan kazan) durumunun ortaya çıkabileceği bir çözümü savunduklarını Lute’a anlattığını kaydetti.

“Federasyon temelinde bir görüşmeyi konuşmak için 5+1 formatında bir konferansa gitmeyeceklerinin mesajının mı verildiğinin” sorulması üzerine Tatar, “Tabi, onu söyledik zaten. Kıbrıs’ta yeni gerçekler vardır. Artık egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki devlet içerebilecek bir anlaşma zemini bulabilmemiz için, öyle bir müzakere sürecinin başlayabilmesi için 5+1 formatında konferans olmalı” dedi.

Tatar, Lute’a, şu anda Kıbrıs’ta yeni bir dönemin başlamakta olduğunu, 52 yıldır federal temelde yapılan görüşmelerden herhangi bir sonuç çıkmadığını, bunu en iyi bilenlerden bir kişinin de Crans Montana’da süreci yaşayan Genel Sekreter olduğunu, artık egemen eşitliğe dayalı iki devlet temelinde müzakere sürecine taşınması gerektiğini aktardığını belirtti.

Kıbrıs Türk halkının egemenlik hakkının bulunduğunu belirten Tatar, Kıbrıs Türkünün kendi kaderini kendisinin tayin edeceği (self determinasyon hakkını kullanacağı) bir ortamın yaratılması açısından böyle bir sürecin başlatılması gerektiğini anlattığını belirtti. 

Kıbrıs Türk halkının, 1974’ten beri, Annan Planı ve Crans Monta zirvesinin de yer aldığı pek çok müzakere sürecinde iyi niyetini ortaya koyduğunun altını çizen Tatar, “İyi niyetimize rağmen karşılık bulamadığımızı ve yine bu zeminde bir müzakere sürecinin bundan sonra da netice veremeyeceğini, dolayısıyla yeni bir sayfa yeni bir sürecin başlatılmasını Kıbrıs Türkünün hak ettiğini anlattım.” dedi.

Kıbrıs Türküne uygulanan sportif, kültürel ve ticari ambargolara da işaret eden Tatar, Kıbrıslı Türklerin dünyaya açılması noktasında yaratıcılığın gerektiğini, bu noktada dünya liderleri ve Birleşmiş Milletlere görev düştüğünü Lute’a aktardığını belirtti.

Doğu Akdeniz’deki son yıllarda yaşanan gelişmeler sonrası Kıbrıs’ın da eski Kıbrıs olmadığını belirten Tatar, adil bir anlaşma için tüm yaşanan gelişmelerin de dikkate alınması gerektiğini, bunu da görüşmede aktardığını kaydetti.

Tatar, toplantıda Kıbrıs türkünün haklı duruşu üzerine anlattıklarına Lute’un anlayış gösterdiğine inandığını da belirtti.

Tatar Maraş’ın görüşmede gündeme gelmediğini çünkü Lute’nin görev tarifi içerisinde olmadığını söyledi.

“MÜZAKERELERE KALDIĞI YERDEN DEVAM ETMEYİ KABUL ETMİYORUZ”

Müzakerelerin kaldığı yerden devamı konusunda ise Tatar, “Resumtion of talks meselesine biz sıcak bakmıyoruz, böyle bir şeyi de kabul etmiyoruz. Bugün da onu ifade ettik” dedi.

Artık bazı şeylerin değiştiğinin BM tarafından da kabul edildiğini ifade eden Tatar,  “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” halen tanınmış bir cumhuriyet olarak görülmesine ve Kıbrıs Rumların “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” tek sahibiymiş gibi bir duruma kayıtsız kalınmasının Kıbrıs Türklerine yapılan büyük bir haksızlık olduğunu söyledi.

Kıbrıslı Rumların statükonun devamını savunduğunu çünkü tanınmış olmalarından dolayı tüm desteğin Güney Kıbrıs’a gittiğini kaydeden Tatar, Kıbrıs Türkü’nün yanında sadece Türkiye’nin bulunduğunu vurguladı.









Başa dön tuşu