Doğru adres olan Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği önünde toplanan bazı siyasi parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) onaylanan “iki devlet” tezkeresini tanımadıkları vurguladı, muhalefete “susmayın” çağrısı yaptı
Elcil: Uluslararası Mahkeme kararları bu yapının bir alt yönetim olduğunu söylüyor
Elçilik önünde konuşan ilk isim olan Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) eski Genel Sekreteri Şener Elcil, 26 Nisan eylemini organize eden örgütlerin bir kısmı olarak burada olduklarını, ülkede yaşanan sıkıntılar, toplumun içine düşürüldüğü açmaz hakkında görüşlerini paylaşacaklarını kaydetti.
Elcil, “Adamızın kuzeyi 1974’den beri TC Devleti tarafından idare edilmektedir. Burada oluşturulan kukla yapı, arkadaki binanın içinde olan yetkililer tarafından idare edilmektedir. Uluslararası Mahkeme kararları bu yapının bir alt yönetim olduğunu söylüyor” dedi.
“Konuşulmayan bir dönemden geçiyoruz”
Ancak ülkede konuşması gereken muhalefet ve sivil toplum örgütlerinin bunları söylemediğini, konuşmadığını belirten Elcil, “Konuşulmayan bir dönemde geçiyoruz” dedi.
Elcil, “Doğruları söylemek için bir avuç insan ve örgüt buraya geldik, tüm baskılara ve sindirmelere rağmen. Bu ülkede Kıbrıslıtürkler bir var oluş mücadelesi verdi; Rum şovenizmine ve faşizmine karşı. Bugün itibariyle Kıbrıs Türk toplumu maalesef Türkiye’yi yönetenler tarafından yok oluşla karşı karşıya bırakılmıştır” dedi.
“Rüşvet ve hırsızlık alışkanlık ve övünç haline getirildi”
Elcil şöyle devam etti;
“Günlük yaşam trafikten elektriğe, hayat pahalılığına kadar yaşayamaz duruma geldik, iş kazalarında her gün insanlar ölüyor.
Ülkenin zengin kaynakları ile sömürülüyor, rüşvet ve hırsızlık alışkanlık ve övünç haline getirildi.
Gözümüzün içine baka baka bunu elektrikte yaşıyor.
Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin toprak bütünlüğünü ve Anayasal nizamını korumak için burada bulunuyor, bu sorumluluğu ihmal eden noktadadırlar.
“Son atanan elçiye bakın! Bu atama utançtır!”
Son yapılan elçi/vali atamasına bakıldığında da bu kişinin bu ülkedeki karanlık iş ilişkileri içinde olan bir şahıs olduğunu görüyoruz, bu bir utançtır, bunu kabul etmek mümkün değildir.
Bunun da ötesinde; 20 Temmuz nedeniyle TBMM’nin ülkemiz için aldığı kararı kabul etmiyoruz.
“Susmakla bir yere varılmaz, sıra hepimize geldi”
Uluslararası anlaşmaların altına, bu ülkenin bölünemeyeceği imzasını koyan Türkiye, iki devlet talebiyle hem uluslararası hukuku çiğniyor hem de imzası olan anlaşmaları paspas ediyor.
Kıbrıs Türk toplumunun adına konuşması gerekenlere çağrı yapıyorum; susmakla bir yere varılmaz, sıra hepimize geldi.
Eylem: Bu tezkere ne geçerli ne de kabul edilebilirdir
Örgütlerin ortak basın açıklamasını ise Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem okudu.
İlgili basın açıklaması şöyle;
“Geçtiğimiz temmuz ayında, TBMM genel kurulunda Kıbrıs sorunuyla ilgili bir tezkere onaylanmış ve bu tezkerede iki devletli çözüm kararı alınmıştır.
Biz Kıbrıslı Türklerin iradesini yok sayan, uluslararası hukuku, anlaşmaları yok sayan bu tezkere ne geçerli ne de kabul edilebilirdir.
“Garantör ülkeler anlaşmaya uymadı”
Türkiye, Yunanistan ve İngiltere 15 Ağustos 1960 tarihinde Garantörlük Anlaşması’na imza atmış, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve anayasal düzenini korumayı taahhüt etmişlerdir.
Ancak bu taahhütte bulunan garantörler Enosis (başka bir devletle birleşme) veya Taksim’i (bölünme) de yasaklayan bu anlaşmaya uymamıştır.
Yaşanan çatışmalar ve savaşlarla ada halkı çok acılar çekmiş, kan, gözyaşı dökmüş, kayıplar yaşamış, evinden, yerinden olmuştur.
Adamızın kuzeyi asimilasyon, entegrasyon politikalarıyla alt yönetim haline getirilmiştir. Varoluş mücadelesi veren biz Kıbrıslı Türklerin taşıma nüfusla, vatandaşlıklarla, müdahalelerle iradesi elinden alınmaya çalışılmaktadır.
“Rüşvet, yolsuzluk, yağma, talan, insan kaçakçılığı, kara para…”
Rüşvet, yolsuzluk, yağma, talan, insan kaçakçılığı, kara para aklamalarla bataklığa çevrilen adamızın kuzeyindeki bu statükodan nemalanan üst düzey siyasiler, sermaye ve iş birliği içinde oldukları mafya, bu düzenin devamını sağlama, adanın kuzeyinin uluslararası hukukun dışında kalmasını sürdürme çabasındadır.
Ayrılıkçı, hamasi söylem ve kararlar, BM Güvenlik Konseyi kararlarını tanımama ve mevcut statükonun devamını talep etmekten başka bir anlam taşımamaktadır.
“Ne yama ne rehin olmak istiyoruz”
Bir kez daha hatırlatmak isteriz; Biz Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Cumhuriyeti’nin siyasi eşit ortağıyız. Egemenlik hakkımızdan taviz vermemiz söz konusu değildir.
77-79 Doruk Anlaşmaları’na, yıllardır sürdürülen görüşmelerde ve en son Crans Montana’da uzlaşılıp anlaşılan noktalara bağlı kalıp ilerletilerek, görüşmelerin tekrar başlatılmasını, Birleşik Federal Kıbrıs’la sonuçlandırılmasını ve adamıza barış gelmesini istiyor, bu yönde mücadele ediyoruz.
Bu doğrultuda ortaya koyduğumuz irademize saygı gösterilmesi gerekliliğinin bir kez daha altını çiziyoruz. Ne yama ne rehin olmak istiyoruz”
İmzacı örgütler: BES, ÇAĞ-SEN, GÜÇ-SEN, KTOEÖS, ARİF HASAN TAHSİNVAKFI, BARIŞ VE DEMOKRASİ İNİSİYATİFİ, BARIŞ DERNEĞİ, SOL HAREKET, GİRNE DÜŞÜNCE DERNEĞİ, YEŞİK BARIŞ HAREKETİ, BKP VE YKP