Hiç Bitmeyen Dert!
Yıl 2024…
Elektriğin en sorunlu olduğu 90’lı yıllarda dahi yaşanmayan kesintiler, son bir aydır istikrarlı bir şekilde ülkemizde yaşanıyor…
Peki, bunun sorumlusu veya sorumluları kim?
Hayır, eğer gerçekten niyetimiz, hiç bitmeyen bu dertten kurtulmaksa, hepimiz şapkalarımızı önümüze koymamız gerekiyor…
Yoksa işin en kolay çözümü şu anki hükümeti suçlamak ve tüm sorumluluğu onlara yüklemektir…
Evet, şu anki hükümetin de suçu vardır hatta Erhan Arıklı sayesinde geçmiş hükümetlere göre son iki koalisyon hükümeti daha ağır suçlu konumuna gelmiştir!..
Hani dün akşam EL-SEN Başkanı Ahmet Tuğcu 1-2 saatliğine gözaltına alındı ya!!!
Aslında esas tutuklanması ve yargılanması gereken kişilerin başında Bakan Arıklı gelmektedir!..
Kendisinin sorumlu bakan olduğu dönemde hem iptal ettirdiği ihaleler, hem ihalesiz bir şekilde ne olduğu bilinmeyen yakıtların alınması, hem de bu süreçlerde bir taraftan ekonomik olarak verilen zararlarla diğer taraftan kötü yakıt nedeniyle jeneratörlere verilen zararlar nedeniyle bu adam hüküm giymeliydi!..
Sonuç?
Yeni koalisyonda yeni ortaklık ve yeni bakanlık!..
Yani ödüllendirildi…
Peki, bu süreçlerde hiç suçu olamayan Tuğcu’ya ne oldu?
Dün gece kendisine iftira atılarak tutuklandı!..
Neyse, şapkaları önümüze koymuşken gelelim meselenin aslına…
Dün içeride “Sorunu çözmek için buradayız” diyenler de sorunu çözmek için teknik yardım getirdiğini ifade edenler de santral önünde basın açıklaması yapıp içeridekileri istifaya davet edenler de gelinen bu noktadan sorumludurlar!..
Çok net!..
Bakınız, kimin ne kadar suçu olduğuna takılmıyorum, öyle bir yarıştırmam da yok!..
Ancak hem dörtlü koalisyon hükümeti döneminde, hem de öncesinde defalarca bugünlerin yaşanmaması için muhalefetin eline şans gelmişti…
Hatta dörtlü koalisyon hükümeti döneminde atanan KIB-TEK Yönetim Kurulu, hem fizibilite çalışması yapmış hem de en doğru yatırımın nasıl olacağını net bir şekilde raporlanmıştı…
Geleceği kurtaracak bu raporu eline almasına rağmen yatırım yapılmasına izin vermeyen ise o dönemin sorumlu bakanıydı!..
Dönemim yönetim kurulunda olanlar hala hayatta, açıp telefon sorunuz…
“Sizin kuruma yatırım yapmanıza engel olan kimdi?” sorusunun yanıtı farklı olduğu takdirde ben özür dilemeye hazırım!!!
O dönemin başbakanı da, koalisyon ortakları da bu durum karşısında ne yazık ki pasif kalmıştı…
Yatırım konusunda elbette muhalefetin karnesi, geçmişe bakılınca, mevcut hükümetten çok daha iyi durumda ama en kritik dönemde yapılmayan bu yatırım resmen bugüne kadar gelinmesinde önemli rol oynamıştır!..
***
Diğer yandan bu toplumun başına gelen en büyük bela olan AKSA konusu var!..
AKSA’ya ödenen devasa paralarla bırakınız kuruma jeneratör almayı, her mahheleye o jeneratörlerden birer tane koyup insanların kendi enerjini kendisinin üretmesini sağlardık!..
AKSA’ya ödediğimiz miktarların korkunçluğunu bu hesaplamadan anlayabilirsiniz!..
Bu belanın temeli 99 yılına dayanıyor…
Sonrasında her hükümete gelen bu şirkete her istediği imtiyazı sağlıyor…
Alım garantili sözleşmenin altında tek renk yok anlayacağınız, birden fazla renk var!..
Yani değerli arkadaşlar, bu belanın da hala başımızı ağrıtmasının tek suçlusu mevcut hükümet değildir…
Geçmişte muhalefet de bu şirkete alım garantili sözleşme yaptı…
Defalarca sözleşmesine uymamasına rağmen de sözleşmesine dokunulmadı…
***
Ve biz, yani toplum…
Yıl 2024, bu kadar kesintiye isyan ediyoruz ve hayretler içerisinde kalıyoruz ancak yıl 2024’te devletin tepesinde ve hükümet koltuklarında oturan insanlarla partileri nasıl seçip de oraya gönderdiğimizi sorgulamıyoruz…
Kardeşim, 1974’ten sonra “Kafasına kuş sıçan gidip piyango bileti alır” misali, ağzımıza her sıçanı istikrarlı bir şekilde hükümete taşıdık…
Yetmedi, liderlik makamını dahi “Aman maaşlar kesilmesin” korkusuyla aynı zihniyete hediye ettik…
Şimdi de büyük isyan içerisindeyiz…
Eğer şapkalar öne konduysa, sanırım herkes bizlerin de bu yaşanılanlardaki büyük kabahatinin farkına varmıştır…
***
Dediğim gibi şapkaları tekrar takıp işin kolayını da seçebiliriz…
Mesela;
-Tüm suçlu mevcut hükümet, derhal istifa…
Veya;
-Tüm suçlu menfaatçi çalışanlar, KIB-TEK özelleşsin!..
Bakınız bu iki cümle hayat kurtarır…
Hatta seçim bile kazandırır ancak kurumu batırır, Kıbrıs Türk toplumunu ise daha da beter karanlığa gömer…
Seçim sizin, işin kolayına mı kaçacağız, yoksa zoru seçip hiç bitmeyen bu derde bir son mu vereceğiz?