“Kıbrıslıları Yaşatmak Derneği” Kurmanın Zamanı Geldi
Annem 1960 Lefkoşa doğumlu…
Savaş nedeniyle evlerini terk edip ailesiyle birlikte Alayköy’e yerleşmek zorunda kaldı…
50 yılı aşkın bir süredir yaşadığı evin tapusunu alabilmek için 1989’dan itibaren mücadele veriyor…
Çalmadığı kapı, gitmediği daire, eskitmediği İskân Müdürü kalmadı!..
Son olarak kendisinden, kendi doğduğu topraklarda bir yerden bir yere göç etmek zorunda kalarak yerleştiği ve ikamet ettiği ev için bir milyon TL’ye yakın para istendi!..
Kadın elbette sinir krizi geçirip tapudan falan vazgeçti!..
Son konuştuğumda memleketinde düşürüldüğü durumdan dolayı ağlıyordu…
Annemin suçu Kıbrıslı olması…
Sory, “Ayrıcalıklı Kıbrıslı” olmaması!
Oysa annem, savaştan sonra Adana’dan veya Türkiye’nin başka bir ilinden aktarılan nüfus ile Kıbrıs’a gelseydi, şimdiye kadar hem kendisine bedava tahsis edilmiş tapulu evi, hem ekip biçmesi için bedava tahsis edilmiş tapulu arsası, hem de hiçbir sınava girmeden torpille devlet dairesinde bir işi olacaktı!..
Annem ve onun nesli bu acıyı çekti…
Bizim nesil bu acıyı çekiyor…
Çocuklarımız ve onların çocukları da kendi yurtlarında ta son Kıbrıslı kalana kadar bu acıyı çekecekler…
***
Geçtiğimiz gün bir Kıbrıslı abim ile konuşuyoruz…
İşleri nedeniyle Alayköy’de bir mekânı satın almaları gerekiyor…
Yıllardır orada yürüttükleri işleri batmasın diye Alayköy’deki o yer için kaç para ödüyorlar biliyor musunuz?
Tam 180 bin Sterlin!
Peki, hazırlanınız size bu yerle ilgili bomba bilgiyi veriyorum;
Bahse konu yer, ülkemize aktarılan nüfusla gelen bir şahsa oturması için devlet tarafından önce tahsis edilmiş, sonra da tek kuruş istenmeden tapusu verilmiş!..
Bu kişi daha sonra köyün başka bir yerinden ev satın alıyor, o tahsis edilen yeri işletmeye çeviriyor ve günün sonunda bedavan sahip olduğu bu yeri 180 bin Sterline satıyor!..
Üstelik tüm bunlar annemin kaldığı yerin 50 metre ötesinde yaşanıyor!..
Şimdi siz söyleyiniz, kadın nasıl çıldırmasın?
Nasıl ağlamasın?
***
Size bunlarla ilgili yüzlerce örnek verebilirim…
Yine bir arkadaşımla konuşuyorum, emlak işi yapıyor…
Konu yine aktarılan nüfusla gelen kişiye, önce ekip biçmesi için verilen sonra da tapusu tahsis edilen bir arsa!
Bedavadan aldığı yer öyle değerli ki, bundan 6-7 yıl falan önce 3 buçuk milyon Sterlin verilmesine rağmen daha fazla para talep ediyordu!..
Arkadaşım, “Yahu gardaş, adam ülkeme gelip bedavadan mal elde etmiş bu devlet sayesinde, dönüp bu malı başka yabancı bir insana satıp zengin olacak ve hala utanmadan pazarlık yapıyor” demişti!..
Sonra da “Mülkiyet ve toprak sorunu neden çözülmüyor” diye bekliyoruz!
Veya güneyde yaşanan tutuklamaları “Haksız” buluyoruz!..
***
Hep derim, bu ülkede artık “Hataylılar” veya “Antepliler” falan derneklerine ihtiyaç yok!..
Zaten siyaset ve siyasi partiler sırf onlar için, vuracakları birer mühür için çalışıyor…
Bu uğurda bu toplumun iradesini ve topraklarını satmaktan çekinmiyorlar!..
Tüm bunların üzerinde bir de Yeniden Doğuş Partisi gelince artık bu topraklarda tek ihtiyaç kalıyor, o da “Kıbrıslıları Yaşatmak Derneği”
Ülkenin kaymağını en çok yeğenler artık memleketin en tepesinde!..
En azından bu dernek sayesinde ne bileyim bir araya geliriz, biraz kalabalık falan gözükürüz, sosyal medyaya fotoğraf falan atarız, hani bir ihtimal seçim dönemi bizim derneğin de kapısı çalınır, “Ne istiyorsunuz” falan diye sorulur, belli mi olur?
Artık ucundan tükenene kadar ne kopartırsak…