Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 12 Mart 2024 tarihinde kararını açıkladı ve Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 9. maddesini ihlalden mahkûm etti. Vicdani Retçi Murat Kanatlı, Avukatı Öncel Polili aracılığı ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmenin (AİHS) 9. maddesi “düşünce ve vicdan özgürlüğü”, ihlal edildiği belirtilerek 2015’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvurmuştu
Karapaşaoğlu ve Tufanlı’nın dosyalanmış kararları görüşülmeyi bekliyor!
Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi bugün yaptığı açıklamada, Vicdani retçi Murat Kanatlı’nın AİHM’de sonuçlanan davası ve adanın kuzeyinde vicdani ret konusunda genel bir değerlendirmede bulundu.
Yapılan açıklamada, AİHM Büyük Dairesi tarafından Murat Kanatlı’nın lehine verilen kararın kesinleştiği vurgulanırken, bu kararın adanın kuzeyindeki koşullar kapsamında tarihsel açıdan önemli olduğunu belirtildi.
Vicdani Ret İnisiyatifi, ada ve çevresindeki coğrafyalarda silahlı çatışma riskinin bulunması nedeniyle AİHM’nin verdiği kararın bölgedeki savaş karşıtı mücadele açısından da önemine atıfta bulundu.
Açıklamada, adanın kuzeyinde vicdani reddini açıklayan ve alınan cezalar nedeniyle Kanatlı gibi AİHM’ye başvuran Halil Karapaşaoğlu ve Haluk Selam Tufanlı‘nın de dosyalanmış davalarının görüşülmeyi beklediğine dikkat çekildi. Karapaoğlu ve Tufanlı’nın AİHM’deki karara rağmen yargılanmaya devam ettiğini hatırlatan Vicdani Ret İnisiyatifi, Anayasa Mahkemesi’nin 13/2011 dağıtım 2/2013 numaralı kararındaki “kişinin düşünce ve kanaatlerini açıklama hakkı olduğuna” atıfta bulundu.
“Adanın kuzeyinde düşünce suçu vardır!”
İnisiyatif, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararının yoruma yer bırakmaksızın vicdani retçilerin anayasal haklarının ihlal edildiği ve bu davaları ısrarla ileri götürmek isteyen Hukuk Dairesi yani Başsavcılık tarafından gerçekleştirildiğini de teyit ettiğini vurguladı. Vicdani Ret İnisiyatifi, bu çerçevede adanın kuzeyinde düşünce suçunun olduğunu ve vicdani retçilerin düşünce suçlusu olarak yargılanmaya devam ettiğini belirtti.
İnisiyatif açıklamasında konu ile ilgili olarak “Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi bu hak ihlallerini Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne ve Komisyonu’na da taşıdı, sürecin de takipçisidir. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi temelinde hak ihlallerini takip edip, kararlar üretmektedir. AİHS’in 9. maddesine oldukça benzer olan Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 18. Maddesi’ni ihlal gerekçesi ile Türkiye, vicdani retçi Cenk Atasoy ve Arda Sarkut davasında BM İnsan Hakları Komitesi’nde de mahkûm olmuştu” ifadelerini kullandı.
Karar sonrası Hürben ve Karapaşaoğlu’nun Askeri Yargıtay’daki istinaf davaları nasıl sonuçlanacak?
Vicdani Ret İnisiyatifi, Murat Kanatlı’nın AİHM’de kazandığı dava sonrasında diğer bir dönüm noktasının vicdani retçiler Mustafa Hürben ve Halil Karapaşaoğlu’nun Askeri Yargıtay’daki istinaf davalarının nasıl sonuçlanacağı olduğunu kaydetti.
Hak ihlallerinin önüne geçmenin mümkün olduğunu belirten Vicdani Ret İnisiyatifi, Anayasa Mahkemesi’nin konuyla ilgili yaptığı öneriyi hatırlatarak, “askeri hizmet yerine sivil kamu hizmeti yapılmasına yönelik bir düzenlemenin iç hukukta yer verilmesiyle” bu hak ihlallerinin önlenebileceğini belirtti.
Vicdani Ret İnisiyatifi, “Yasa Koyucu, yani meclis, konuya dair yasal bir düzenleme yapmadığı sürece vicdani retçiler düşünce suçlusu olarak her an cezaevine yeniden girme tehditti ile karşı karşıya kalmaya devam edeceklerdir” diyen Vicdani Ret İnisiyatifi, Yeni hapislikler olmadan vicdani ret yasal düzenlemesi hemen şimdi meclisten geçsin demeye devam ediyoruz. ‘Yurt ödevimiz barış, vicdani ret hakkımız’ dedik, demeye devam ediyoruz. Ne bir gün, ne 1 TL cezayı kabul ediyoruz, #vicdanirethaktir, mücadele bitmedi, sürüyor, kazanacağız!” ifadeleriyle açıklamayı sonlandırdı.