GüncelInstagramKıbrısManşetSiyaset

Korkmazhan: Ersin Tatar tükürdüğünü yalamıştır!




Sol Hareket Dış İlişkiler Sekreteri Dr. Abdullah Korkmazhan, New York’da gerçekleştirilen görüşmeler ile ilgili değerlendirmede bulunurken, “Büyük devletlerin pazarlıkları ve çıkar çatışmalarında meze olmak istemiyorsak, harekete geçmeli ve federal Kıbrıs için mücadeleyi büyütmeliyiz” ifadelerini kullandı

Korkmazhan: Tatar ve Hristodoulides’in bir araya gelmesi başlı başına olumlu bir gelişmedir

Sol Hareket Dış İlişkiler Sorumlusu Abdullah Korkmazhan yaptığı açıklamada, Crans Montana süreci sonrasında Türkiye’nin Kıbrıs politikasında değişikliğe gitmesi ve son yıllarda sürdürülmeye çalışılan soğuk siyaset düşünüldüğü zaman Tatar ile Hristoudoulidis’in New York’ta bir araya gelmelerinin başlı başına olumlu bir gelişme olduğunu söyledi.

Korkmazhan’ın açıklamasının tamamı şu şekilde:

“Kıbrıs sorununda yıllardır devam eden durgunluk ve çıkmaz göz önünde bulundurulursa, Tatar ve Hristodulidis’in BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ev sahipliğinde New York’da bir araya gelmeleri başlı başına olumlu bir gelişmedir.

Görüşme sonrası tüm tarafların yaptığı açıklamalardan anlaşılan, Kıbrıs sorununda yeni bir süreç ve müzakere süreci için olumlu bir atmosfer mevcuttur. Tatar ve Hristodulidis yeni geçiş kapılarının açılması ve güven arttırıcı önlemlerin hayata geçirilmesi için Kıbrıs’ta görüşmeye başlayacaklar.

Bunun yanında esas üzerinde durulması gereken konu, taraflar arasında ortak bir zemin olmamasına rağmen, Yunanistan ve Türkiye’nin de katılımı ile 4 artı 1 şeklide gayrıresmi toplantı yapılmasının ve ileriye yönelik yolun tartışılmasının kararlaştırmış olmasıdır.

Bu Kıbrıs sorunu ve müzakereler tarihi açısından yeni bir durumdur. Bugüne kadar, Kıbrıs sorununun iç meseleleri ile ilgili görüşmeler, toplumlar arasında yapılır, garantör devletler, güvenlik ve garanti başlığı ele alınacağı zaman görüşmelere doğrudan katılırlardı. Ancak yeni sürecin, garantör devletlerin Kıbrıs sorununun tüm başlıkları ile ilgili doğrudan müzakereler de yer alacakları şeklinde tasarlandığı anlaşılmaktadır. Eğer böyleyse, garantör devletler karar alır, Kıbrıslılar uygular yaklaşımının ne getirip ne götüreceği şüphelidir. Zürih ve Londra antlaşmalarının acı deneyimi unutulmamalıdır.

“Ersin Tatar tükürdüğünü yalamıştır”

Diğer yandan, Ersin Tatar “tükürdüğünü yalamıştır”. Yıllardır görüşme ve müzakereden, temas ve diyalogdan kaçan, BM kararlarını yok sayan, “egemenliğimiz kabul edilmeden görüşme olmaz” diyen Tatar, görüşmelere başlamakla kalmamış, garantörlerin de katılacağı daha geniş bir toplantı yapılmasını da kabul etmiştir. Ersin Tatar özür dilemeli ve istifa etmelidir. Samimi değildir. Kıbrıslıların kaybedecek zamanı yoktur.

Nikos Hristodulidis ise sözde değil, özde adımlar atmalı, güven arttırıcı önlemler ve kapsamlı çözüm konusunda somut irade göstermelidir. Türkiye ve Yunanistan arasındaki görüşmelerin olumlu ilerlemesi ve kıta sahanlığı konusu dâhil, birçok sorunu çözmek için irade göstermek istediklerini açıklamaları olumludur.

Kıbrıs’taki yeni süreç için aceleci davranılmaması ve 2 yıllık bir süreçten bahsedilmesi, ne Türkiye ne de Yunanistan’ın Kıbrıs sorunun erken çözümü ile ilgili somut politikalarının olmadığı konusunda şüphe uyandırmaktadır. Kıbrıs sorunu iki devlet arasında meze yapılmamalıdır. Bunun yanında, Türkiye’deki Erdoğan rejiminin herhangi bir sorunu çözebilme olanağı ve kabiliyeti çok azdır. Türkiye’de ekonomik kriz her geçen gün büyümekte, bölgesel gelişmeler siyaseten Türkiye’yi sıkıştırmaktadır.

“Erdoğan’ın esas gündemi anayasayı değiştirerek 2 dönem daha Cumhurbaşkanı seçilebilmektir”

Ayrıca Erdoğan’ın esas gündemi, ne Kürt sorununda ne de Kıbrıs sorununda yeni süreç değildir. Erdoğan’ın esas gündemi, anayasayı değiştirerek, yeniden aday olmak ve 2 dönem daha Cumhurbaşkanı seçilebilmektir. Bu bağlamda, Kürt sorununda olduğu gibi Kıbrıs sorununda da çözüm yönünde adım atması oldukça zordur.

Tüm bunların ışığında, esas görev Kıbrıs çözüm güçlerine düşmektedir. Büyük devletlerin pazarlıkları ve çıkar çatışmalarında meze olmak istemiyorsak, harekete geçmeli ve federal Kıbrıs için mücadeleyi büyütmeliyiz.











Başa dön tuşu