InstagramKöşe Yazarlarımız

Aynanız Aldığınız Tepkidir!






Hakların Korunması İnisiyatifi” geçtiğimiz gün eylemini gerçekleştirdi…

Öncelikle bu inisiyatifte bulunan bazı örgütler ile bazı isimlerin samimiyetinden şüphem yok…

Yine bu eyleme katılan birçok emekçinin de ekmek paralarını kaybetme endişesini çok iyi anlıyorum…

Ve evet, kişisel düşünceme göre de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin takındığı tavır, Kıbrıs’ın bütünü adına doğru değil!

Burada mesele sorunun temel kaynağının ne olduğunu anlamak ve/veya bunu kabul etmektir…

Aksi takdirde geçtiğimiz gün yapılan eylemin adresi de kendisi de süreci daha da çıkmaza sokmaya devam edecektir!

Defalardır aynı şeyi yazıyorum;

-Bu sorunun temel kaynağı bölünmüşlüktür…
-Yanlış politikadır…
-Anlamsız zemin kaymasıdır…

Var olan bu sorunun çözüm yeri ise çok net olarak müzakere masasıdır!

Alakası ne mi?

Bakınız değerli arkadaşlar, bu veya benzeri bir sorunu ne Rauf Raif Denktaş zamanında ne Mehmet Ali Talat zamanında ne Derviş Eroğlu zamanında ne de Mustafa Akıncı zamanında yaşamadık!

Neden?

Çünkü farklı siyasi kültüre sahip olan bu isimler, ne olursa olsun masadan kaçan taraf pozisyonuna düşmediler…
BM parametrelerini reddetmediler…

Uluslararası hukuku hiçe saymadılar…

Şimdi birisi kalkıp da “Tatar, Denktaş’tan daha Türkçü, daha milliyetçi ve ülkesini daha çok seviyor” diye bir iddia ortaya koyabilir mi?

Mümkün değil!

Peki, Federal çözüm modelini icat eden Rahmetli Denktaş’ın sizce önceliği iki ayrı devlet değil miydi?

Bu uğurda BMGK kararlarına rağmen KKTC’nin bağımsızlığını ilan etmedi mi?

Peki, bunu yapan Denktaş, KKTC’nin anayasasına, federal çözüme ulaşmak için bu devletin kurulduğu notunu neden düşmüştür?

Elbette bu ve benzeri sorunları yaşamamak için!

Yine aynı Denktaş, toprak konusunda yüzde 29 artıyı masada kabul eden, hatta öneren değil midir?

Değerli örgütler, şu anda yaşadığınız bu sorunun, Ersin Tatar dönemine denk gelmesi tesadüf falan değildir…

Tamamıyla Tatar’ın ve Ankara’nın iki devletli çözüm modelinin bir karşılığıdır…

O nedenle başarısız olan eyleminize güneyden beklenilenin tersine bir tepki gelmesi normaldir…

Güney basını günlerdir, övünülerek bahsedilen o kalabalığın çoğunluğunun Kıbrıslı Türk olmadığını yazıyor!

Resmen dalga geçer gibi taşıma nüfusla ve/veya yabancı işçilerle gerçekleşen eylemi yorumluyorlar!

En tehlikesi ise, bu eylem sonrasında, Kıbrıslı Türklerin AB vatandaşlığının güneyde tartışılıyor olmasıdır…

Öyle ki, sosyal medya üzerinden çok sayıda Kıbrıslı Rum, bu olaylar karşısında, “O zaman vatandaşlıkları iptal edilsin, gitsinler egemen devletlerinin kimlikleriyle seyahat etsinler veya çocuklarını bu kimlikle okutsunlar” diyor!

Etkiye tepki meselesi…

Bakınız iddia ediyorum, bu kadar örgüt, bu kadar güç, bu kadar insan kitlesi ile bu sorun çok kısa sürede çözülür…

Üstelik sorunun çözümünü sağlayacak olan da güneyde değil kuzeyde…

Yani eylemin adresi sınır kapıları değil KKTC Cumhurbaşkanlığı Sarayı olmalıdır…

O kapının önüne yığılıp Tatar’ın uluslararası zemine geri dönmesi talep edilmelidir…

Bu sağlandığı anda iddia ediyorum, anında tutuklu olanlar serbest kalır, tutuklama emirleri de rafa kalkar!

Doğru tektir beyler, yeter ki onu bulun, o zaman yol da kısalır dertler de biter…

Kafanızı kaldırınız, doğru sizi bekliyor…

Hala aksini iddia ediyorsanız toplumunuza bakınız, çünkü onlardan aldığınız tepki aynanızdır!









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu