Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, seçtirilmiş Başbakan Ünal Üstel‘in devlet hastanesinden özel hastaneye sevkinin; temsil ettiği kesime örnek olduğunu ve kamusal sağlık hizmetini itibarsızlaştırıldığını vurguladı
Ersoy: Yaşadığımız yapısal krizin en önemli sebeplerinden biri de emekçilerin söz hakkının olmamasıdır
Kanal T’de yayınlanan Kaptan’ın Günlüğü programına katılarak gündemi değerlendiren Ersoy, ülkede yapısal bir sıkıntının olduğunu, patronların kendi kar marjlarını istedikleri gibi ayarlayabildiklerini, fiyatların marketten markete farklılık gösterdiğini, ürünleri istedikleri fiyattan satabildiklerini ancak hayatı üreten emekçilerin kendi emeklerinin değerini belirleyemediklerini söyledi.
Yaşadığımız yapısal krizin en önemli sebeplerinden birinin de emekçilerin söz hakkının olmaması olduğunu vurgulayan Ersoy, emekçilerin ne ekonomik ne demokratik ne de siyasal mücadelede güçlü ve örgütlü yerini alamadığını kaydetti, emekçi sesini yükseltemediği için sistemin sermaye sınıfının istediği şekilde ilerlediğini vurguladı.
Sistemi bilinçli bir şekilde bu hale getirenlerden denetleme yapmasını bekleyemeyiz diyen Ersoy, buradan zararlı çıkan emekçi kesimin kendi çıkarlarını koruyabilmesi için örgütlenip, bu noktadan bastırması gerektiğini ifade etti.
Emeğiyle geçinenlerin ekonomisinin başka, başkalarının sırtından geçinen sermayenin ekonomisinin ise başka olduğunu belirten Ersoy, elde ettikleri kâr marjının bunun bir göstergesi olduğunu, ayni gemide olmadığımızı vurguladı.
“Kamuyu hizmet verir konuma getirmek için değil, partizanca personel alımı yapılıyor”
Kamuyu hizmet verir konuma getirmek için değil de partizanca personel alımı yapıldığını söylen Ersoy, kamuda öğretmen, doktor, hemşire eksikliğinin olduğunu anlattı. On yıllardır kamusal hizmetlerin, eğitimden sağlığa, enerjiden barınmaya ve ulaşıma kadar bilinçli bir şekilde geriye götürüldüğüne dikkat çeken Ersoy, üstüne kamuda reform yapacaklarını söyleyerek gülünç duruma düştüklerini belirtti.
Her alanın kendine ait çalışma kuralları ve disiplini vardır diyen Ersoy, insan hayatının söz konusu olduğu alanlarda bunun daha katı bir şekilde uygulandığını belirtti.
Hastanede son yaşanan üzücü olayı hatırlatarak, personel alımının yapılması ve vardiyaların uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğini belirten Ersoy, iş sağlığı ve hasta sağlığı güvenliği önlemlerinin alınması gerektiğinin de altını çizdi.
Ersoy, belirli protokollerin takibinin yapılması gerektiğini vurgulayarak, her alanda sistem kurgulanırken insanların hata payını, ihmalini, hatta kötü niyetini de göz önünde bulundurularak kurgulanması gerektiğini ifade etti.
“Sağlığı alınıp satılan bir mal haline getirdikleri gün çürüme başladı”
Başbakanın kimseye affım olmayacak sözünü hatırlatan Ersoy, böyle diyorsa yapması gereken ilk şeyin Sağlık Bakanını, hastane baş hekimlerini, sorumlu hemşire şeflerini teker teker görevden almak ve soruşturmaya tabi tutmak olmalıydı dedi. Alkolün pet şişede tutulduğunu bilen herkesin bu olayda sorumluluğu olduğunu belirten Ersoy, herkesin hesap vermesi gerektiğini ifade etti.
Bütçede sağlık harcamalarında yüzde 10’un sevklere ayrıldığına dikkat çeken Ersoy, ya cihaz ya da doktor olmadığı için sevklerin yapıldığını söyledi.
Cihaz alınsa ve doktor istihdam edilse sevk bütçesine gerek duyulmayacağını vurgulayan Ersoy, özel hastanelere para aktarmanın yolu cihaz ve doktor yok demek olduğunu dile getirdi.
Kamusal sağlık hizmeti güvenilir erişilebilir kaliteli sunulsa kimsenin özel hastaneye gitmeyeceğini söyleyen Ersoy, bilinçli bir şekilde kamusal olanı geriye götürdüklerini ve özel hastanelere alan açtıklarını belirtti.
Meselenin özünün sağlığın paraya tahvil edilmesini olduğunu vurgulayan Ersoy, sağlığı alınıp satılan bir mal haline getirdikleri gün çürümenin başladığını söyledi.
“Üstel’in devlet hastanesinden özel hastaneye sevki, temsil ettiği kesime örnek oldu ve kamusal sağlık hizmeti itibarsızlaştırıldı”
Ersoy, Başbakan Üstel’in devlet hastanesinden özel hastaneye sevkinin, temsil ettiği kesime örnek olduğunu söyledi. Ersoy, Üstel’in parası olan özel hastaneye gitsin, orada hizmet daha kalitelidir örneğini sunduğunu ve kamusal sağlık hizmetini itibarsızlaştırdığını belirtti.
Özel hastanelerde de skandalların yaşandığına dikkat çeken Ersoy, üstlerinin kolayca örtüldüğünü anlattı.
“Ünal Üstel partinin kontrolünü elinde tutamıyor”
Ersoy, 29 milletvekili olan hükümetin 26 oyu bulamadığını, meselenin özünün de bu olduğunu söyledi. Hükümet kanadının içinde amaçlarının ne olduğunu bilmedikleri bir grubun olduğunu ve bu grubun hükümete rahat verme niyetinde olmadığını belirten Ersoy, Üstel’in, kurultaydan sonra ben seçilmiş başkanım modunda işinin başına geri dönecekken, karşısında kendi hükümetinin içerisinde ona oyun oynayan gombina çeviren bir yaklaşım bulduğunu dile getirdi.
Ersoy, bu grubun biz sizi hükümetten düşürmeyeceğiz ama orada kaldığınız sürece meşruluğunuzu sorgulatacağız şeklinde bir strateji güttüğünü söyledi, bu süreçte de Ünal Üstel’in partinin kontrolünü elinde tutamadığını ifade etti.
“Bugün ciddi anlamda toplumsal muhalefet örülemiyorsa, önümüze sorunların çözümüne dair bir program konulamadığındandır”
Hükümet krizinin, halkın derdinden ne kadar uzak olduğunu göstermek için, CTP bu süreci halkı da yanına alarak kullanabilirdi diyen Ersoy, bunu tercih etmediklerini söyledi.
Ersoy, UBP’nin kendi içinde yaşadığı krizlerle Meclis Başkanlığını CTP’ye altın tepside sunduğunu, CTP’nin de “ben hükümete koltuk değneği olmayacağım” diyerek meclisi çalıştırmadığını söyledi.
Bunun koltuk değneği olmak anlamına gelmediğini ifade eden Ersoy, o süreçte UBP’ye iç hesaplaşmalarını yapmak için zaman tanımış olduklarını belirtti.
Ersoy, CTP’nin son süreçte ortaya koyduğu mücadeleyi geç de olsa doğru bulduklarını ancak sokak ayağının hala eksik olduğunu dile getirdi.
Sorundan muzdarip olan insanların konuşmadığı sürece hükümetin krizinin rejim krizine çevrilemeyeceğini belirten Ersoy, böylelikle erken seçim baskısının da yapılamayacağını söyledi.
Rejim siyasetinden bizim sorunlarımızı çözmelerini beklemeyelim diyen Ersoy, on yıllardır hükümetlerin gelip gittiğini ancak halkın sorunlarını çözenin olmadığını belirtti.
“Bugün ciddi anlamda toplumsal muhalefet örülemiyorsa, önümüze sorunların çözümüne dair bir program konulamadığındandır” diyen Ersoy, insanları bir araya getirecek tutkalın program olduğunu vurguladı.