Demokrat Parti’nin (DP), Kıbrıs Türk Barolar Birliği’nin tüzüğünün “Anayasaya aykırı” olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nde açtığı davanın dünkü celsesinde konuşan davalı Baro Konseyi’ni temsil eden Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, Baro’nun ve Yargı’nın yıpratıldığına işaret ederek sorumluluk almak istediklerini söyledi
DP Barolar Birliği’ne dava açmıştı!
Özgür Gazete’nin takip ettiği, Anayasa Mahkemesi’nde ve hem tarafları açısından hem de Mahkemede konuşulanlar ve davanın konusu bakımından oldukça dikkat çekici olan davanın dünkü celsesinde de ilginç anlar yaşandı.
Hatırlanacağı üzere davada Davacı Demokrat Parti (DP), Davalı ise Kıbrıs Türk Barolar Birliği’nin Baro Konseyi ve Birlik Başkanı olarak Hasan Esendağlı, Başbakanlık, Bakanlar Kurulu ve Başsavcılıktı.
Davanın konusu ise Barolar Birliği’nin geçtiğimiz temmuz ayında geçirdiği “Barolar Birliği’nin Yüksek Adliye Kurulu’ndaki Temsilinde Uygulanacak Usul ve Esasları Düzenleyen” Tüzüktü.
Yani Barolar Birliği, Yüksek Adliye Kurulu’na yollayacağı temsilcisi konusunda bir tüzük değişikliğine gitmiş ayrıca aynı Genel Kurul’da Yüksek Adliye Kurulu’ndaki Yargıç atamalarına ilişkin “gizli oy sisteminin terk edilerek, objektif kriterlere dayalı atama modeli getirilmesi için yasal çalışma yapılması” da oylanmıştı.
Tüzük üyelerin yüzde 80’inin evet oyuyla geçerken, ikinci karar da oy birliği ile geçmişti.
İşte bu Genel Kurul’dan bir ay sonra Demokrat Parti’nin dava açtı ve “Bu tüzük Anayasa’ya aykırılık içeriyor” denilerek iptalini istedi.
Tüm Baro Konseyi davalık!
Davada Demokrat Parti’yi temsil eden kişi ise Barolar Birliği’nin Yüksek Adliye Kurulu üyesi Avukat Tevfik Mut.
Toplamda 11 avukatın DP adına bulunduğu Mahkemede, davayı yürüten avukat ise Tevfik Mut’un oğlu Kemal Mut.
6 Ağustos’ta açılan bu davada 3 celse yapıldı ve Anayasa Mahkemesi Heyeti savunmadan müdafaa yapılmasını talep etti ve bunun için Esendağlı’ya süre verdi.
Esendağlı: Bu davanın geri çekilmesi için DP MYK kararı var!
Esendağlı bir önceki celsede Demokrat Parti Merkez Yürütme Kurulu’nun, 30 Ekim 2024 tarihinde toplanarak, “Davanın geri çekilmesine dair karar” ürettiğini söylüyor ve bu yüzden müdafaa dosyalamadıklarını belirtmişti.
Bu noktadan itibaren sözü alan Davacı avukatı Kemal Mut ise uzun bir konuşma yaparak daha çok Esendağlı’nın kendisi hakkında ağır eleştirilerde bulunmuştu.
O gün müdafaa için 19 Aralık’a ertelenen davada Anayasa Mahkemesi Başkanı Bertan Özerdağ, davanın geri çekilmesi söz konusu ise bunun da Mahkemeye sunulmasını istemişti.
“MYK hafta sonu toplandı ancak ilgili kararın iptalini gerçekleştiremedi”
Davanın dünkü celsesinde ise Hasan Esendağlı Mahkemeye bir beyanda bulunmak istediğini belirterek şunları söyledi;
“Geçtiğimiz celse Mahkeme huzurunda yapılan beyanlar malumunuzdur.
Demokrat Parti MYK’sının, 30 Ekim 2024’de davanın geri çekilmesine ilişkin oy birliği ile karar aldığını ifade ettik.
Bunun karşılığında ise Mahkemede hazır bulunan DP Genel Sekreter Yardımcısı sıfatına haiz bir kişinin de beyanıyla partinin davaya devam edeceği yönünde yönetim kararı olduğu söylendi.
DP MYK’sı 14 Aralık Cumartesi günü ‘30 Ekim 2024 tarihli kararı geri alma’ gündemiyle toplantıya çağırıldı.
Böylece, geçtiğimiz celse bizim yaptığımız beyanın doğru olduğu tescil edilmiş oldu.
“Partinin 30 Ekim tarihli kararı geçerlidir”
Elbette DP MYK’sının cumartesi sabahı adeta apar topar toplantıya çağırılması ve tarihinde hafta sonu MYK toplantısı yapmamış bir partinin bu toplantıyı çağırması dikkat çekicidir.
Ancak bu toplantıda MYK, davanın geri çekilmesine ilişkin kararın iptaline ilişkin bir karar almayı başaramamıştır, çünkü toplantıya 5 kişi gitmiştir. Partinin 30 Ekim tarihli kararı geçerlidir.
“Konseyimiz yeni bir değerlendirme yapma aşamasındadır”
Bu davanın açılmasıyla ilgili partinin tüzel kişiliğinin bir kararı olmadığı ve dolayısıyla celpnamelerin yok hükmünde olduğuna ilişkin hukuki argümanımız da geçerliliğini korumaktadır.
Bu hukuki duruma karşın içinde bulunduğumuz durum sebebiyle Baro Konseyi’miz yeni bir değerlendirme yapma aşamasındadır.
“Konsey’in görevi Baronun bağımsızlığını ve onurunu korumak ve savunmaktır”
Baro Konseyi, huzurunuzdaki tüzüğü yapıp Genel Kurul’a sevk ederken bu tüzükten hukuki birtakım faydalar elde etmeyi amaçlamıştır.
Tüzüğe karşı çıkan meslektaşlarımız da argümanlarını koymuştur ve yüzde 80 oyla tüzük kabul edilmiştir.
Baro Konseyi’nin görevlerini belirleyen Fasıl 2 Avukatlar Yasası’nın 24. maddesi konseye; Yürütme ve Yargı organlarıyla ilgili olarak Baronun bağımsızlığını ve onurunu koruma ve savunma görevini yüklemektedir. Tüzüğün esas kaynaklarından biri de bu maddedir.
“Korktuğumuz her şey vücut bularak karşımıza çıkmıştır”
Tüzükten beklediğimiz temel fayda; Baronun Yürütme ve Yargı organları karşısındaki bağımsızlığını korumakla birlikte, içinde bulunduğumuz fiili durum, Yürütme’nin bir parçası olan hükümet ortağı bir partinin bu tüzüğü dava etmek suretiyle bizi Yargı’nın önüne çıkarmasıdır.
Barolar Birliği Genel Kurulu’ndan Yüksek Adliye Kurulu temsilcisi olarak seçilen üyemiz de davacı siyasi partinin temsilcisi olarak buradadır.
Yani bizim bu tüzüğü yaparken Yargı organı ve Baromuzla ilgili korktuğumuz her şey bu safhada vücut bularak karşımıza çıkmıştır.
“Bu yargı sürecini ortadan kaldırmak için epeyce çaba sarf ettik”
Davanın açıldığı günden bugüne kadar gerek Mahkeme huzurunda yaşananlar gerekse camianın içinde yol açılan tartışmalar özellikle bu tüzük bahane edilerek içte ve dıştaki basın organları üzerinden baroya yapılan saldırılar; sanki baronun bu tüzükten başka bir meselesi yokmuşçasına bir gündem yaratılması ve bunun meslektaşlarımızda yarattığı bıkkınlık, tüzüğümüzden beklediğimiz faydayı aştığını gösteriyor.
Bu koşullarda, biz aslında bu yargı sürecini ortadan kaldırmak için epeyce çaba sarf ettik.
Gerek ilgili siyasi partiyle bu davanın geri çekilmesi noktasında görüşmelerimiz oldu gerekse davacı avukatı olan meslektaşlarımızla birlikte mutabakatla bu sürecin aşılması konusunda görüşmelerimiz oldu ama bunların hepsi karşılıksız kaldı.
Sonuç olarak bu sürecin devam etmemesi gerektiğine olan inancımızla sorumluluğu tek başımıza üstlenme kararı aldık.
“Yargıya ve Baroya zarar verdiğini düşündüğümüz bu sürecin sona ermesiyle ilgili üzerimize düşeni yapacağız”
Baro Konseyi’nin yaptığı ön değerlendirmelerde bu tüzüğün iptal edilmesi ve/veya geri çekilmesi konusunda bir karar üretilip bunun Genel Kurul’a aktarılması gündemimizdedir.
Mahkemeden talebimiz hem Konsey toplantısının gerçekleşmesi hem de Olağanüstü Genel Kurul’un çağırılıp Konseyin alacağı kararın onaya sunulması için tarafımıza süre verilmesidir.
Yargıya ve Baroya zarar verdiğini düşündüğümüz bu sürecin sona ermesiyle ilgili üzerimize düşeni yapacağız.
Elbette üyelerimizin yüzde 80’inin bir fayda beklediği, iradesini yansıttığı bu yasal düzenlemeyle alakalı olarak başka bir yasal zeminde başka çalışmalar yapmaya devam edeceğiz”
Şahoğlu: Tüzüğün geri çekilmesi konusunda başarılı olunursa itirazımız olmayacaktır
Esendağlı’dan sonra söz alan Davacı temsilcisi Avukat Mehmet Şahoğlu ise “Bizim davacıdan aldığımız bir yetki var ve buna göre dava açıldı, bu yetkinin geri alındığına ilişkin bize bir bilgi ulaşmadı. Kendilerinin müdahaleleri ve çabaları oldu ancak başarılı olamadı. Günün sonunda tüzükle ilgili olarak camiada da rahatsızlık var. Tüzüğün geri çekilmesi konusunda başarılı olunursa itirazımız olmayacaktır” dedi.
Mahkeme süre talebini kabul ederek, davayı 23 Ocak 2025’e erteledi.
Haber/Pınar Barut
(Haberin tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz)