Bir Asil Nadir Geçti…
Asil Nadir günlerdir verdiği yaşam mücadelesini kaybetti…
Öncelikle Asil Nadir, iyisiyle kötüsüyle Kıbrıs Türk toplumuna mal olmuş bir isim…
Bir döneme damga vuran Nadir, uzun bir dönem narenciye sektörünün prensi olmuştu…
Özel sektörü kamudan daha cazip bir noktaya getiren Nadir, birçok kişinin hayatı boyunca göremeyeceği imkanlara sahip olmasını sağlamıştı…
Ve belki de imparatorluğunun sonunu getiren o güç, yani siyasete yön verebilecek gücü elinde bulundurması…
Yıllarca ülke siyasetine yön veren, tehdit ve baskılarla kendi bireysel çıkarlarını zorla hükümetlere yaptıran, isteklerini yerine getirmeyenlere ise elindeki basın gücüyle hunharca saldıran Nadir için hala bugün birçok kişi övgüyle bahsederken, onun Kıbrıs Türk Toplumu için ne kadar büyük bir değer olduğundan da söz ediyor…
Bir dönem Denktaş’a rakip çıkacağı dahi konuşulan Nadir, bir gecede kontrolsüz bir güce sahip olduğu imparatorluğunu kaybetmiş ve sıradan bir insan konumuna getirilmişti…
Hatta hapisteyken yıllarca yanında çalışan gazetecilerin nefreti ile yüzleşen Nadir, kısa yoldan zengin olmanın ve yine kısa yoldan çöküşün kitabını yazmış bir isim…
Asil Nadir’i bir köşe yazısı değil 10 köşe yazısı ile anlatabilmek mümkün değildir…
Yasadışılık, başarı, ihanet, batış, tehdit, şantaj ve dahasıyla koca bir ömür!!!
***
Benim Nadir ile tanışmam 2018 yılında oldu…
Nadir, yatırımlarını geri alabilmek için dönemin Çalışma Bakanı Zeki Çeler’in hayat verdiği tüzükten yararlanmak istemiş, zorunlu olan Toplu İş Sözleşmesi’ni imzalamak için ise Basın Emekçileri Sendikası ile masaya oturmuştu…
Masanın bir başında Nadir, bir başında ben, yanımızda da Zeki Çeler, Ali Baturay ile Emin Akkor oturuyordu…
O süreçte karşımda, koca bir imparatorluğun zirvesinden inmiş bir Asil Nadir vardı…
Çalkantılı bir süreçti…
Kendini hala bir imparatorluğun başında sanan ama bir kadının kuklası olan Nadir, o süreçte sarı sendika bile kurdurtup devletten para almaya çalışacak duruma gelmişti…
Bir “Aşk” uğruna, onlarca basın emekçisini kapı önüne koyan ve onları mağdur eden Nadir, “Asla satmam” dediği çocuğu Kıbrıs Gazetesi’ni de para uğruna satarak bir anlamda Kıbrıs Türk Toplumunun gözünde kendi kendini sıfırlamıştı…
Birçok yaşanmış olan şeyi yazmadım…
Bana söylediklerini, itiraflarını ve dahasını…
Ben yaşamının son 7 yılına yakından şahit olabildim ve şahit olduğum tek şey, kesinlikle bir imparator değildi…