
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği‘nin (KTTB), düzenlediği “Kıbrıs’ın Kuzeyinde Artan Çocuk Anne-Baba Olma Sorunu: Toplumsal Sorumluluğumuz” panelinde, “ergen gebeliklerin artışı, çocuk istismarı” ve bu konularla ilgili yasal düzenlemelerin yetersizliği ele alındı
Geniş katılımlı panel
Dr. Mustafa Hami Salonu’nda dün düzenlenen panelde polis teşkilatı, yargı, hekim, avukat, sosyal hizmetler uzmanları, psikologlar ve birçok katılımcı yer aldı, KTTB başkanı Prof. Dr. Ceyhun Dalkan ve Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Alev Ecevit açılış konuşmalarını yaptı.
Dalkan: Ergen doğumlarının nedeni; istismar, dini nikah veya ekonomik baskılar
Dalkan, çocuk yaşta ebeveynliğin yalnızca bireysel değil, büyük bir toplumsal sorun olduğunu vurguladı.
2023’te 68, 2022’de ise 34 ergen doğumu gerçekleştiğini belirten Dalkan, bu durumun çoğu zaman “istismar, dini nikah veya ekonomik baskılar” nedeniyle yaşandığını ifade etti.
Çocukların henüz kendi geleceklerini inşa edemeden ebeveyn olmaya zorlanmasının fiziksel, ruhsal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkilediğini dile getirerek, gerekli koruma mekanizmalarının oluşturulması ve psikososyal destek sağlanmasının önemine dikkat çekti.
Sorunun görmezden gelinemeyeceğini ve sadece konuşmanın yeterli olmadığını belirten Dalkan, KTTB’nin çözüm odaklı çalışmalar yürüttüğünü ve bu konuda sağlık, hukuk, eğitim ve sosyal hizmet alanlarında iş birliğinin şart olduğunu söyledi.
Panelin amacının yalnızca farkındalık yaratmak değil, önleyici politikalar geliştirmek olduğunu belirterek, toplumun tüm kesimlerini bu konuda sorumluluk almaya davet etti.
Ecevit: Cinsel sağlık, cinsel yolla bulaşan hastalıklar konularında eğitim verilmeli
Sosyal Sigortalar Dairesi Müdürü Alev Ecevit, ülke genelinde bu tür vakaların sosyal hizmetlere bildirilmesinin zorunlu olduğunu vurguladı. Gelen her ihbarın üzerine gittiklerini ve bu konuda son derece hassas olduklarını belirterek, KTTB’ye bu konuyu gündeme getirdiği için teşekkür etti.
Ayrıca, önleyici tedbirlerin önemine dikkat çekerek, tüm kurumların iş birliği içinde çalışması gerektiğini ifade etti.
Özellikle eğitim, toplumun, ergenelerin mutlaka cinsel sağlık, cinsel yolla bulaşan hastalıklar konularında eğitim verilmesinin gerekli olduğunu belirtti.
Yeğen: Çocukların polis tarafından sorgulanırken kendilerini baskı altında hissediyor
Ardından panel konuşmacısı hukukçu akademisyen Ali Yeğen, çocuk istismarı vakalarında tekrar tekrar sorgulamanın travmayı artırdığına ve çocukların polis tarafından sorgulanırken kendilerini baskı altında hissettiklerine değindi.
KKTC mahkemelerinin bu tür suçlar için etkin cezalar verdiğini ancak önleyici tedbirler ve rehabilitasyon süreçlerinin yetersiz olduğunu belirtti. Yasaların geride kaldığını, çocukları koruyucu önlemlerin yasal mevzuatta eksik kaldığını dile getirdi.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin KKTC Meclisi’nde 1996’da iç hukuk olarak kabul edildiğini ancak bu sözleşmeye rağmen 16-18 yaş arasındaki bireylerin yeterince korunmadığını söyledi.
Ceza yasalarında çocuk istismarı kavramının açıkça tanımlanmadığını, yalnızca cinsel nitelikli eylemlerin suç kabul edildiğini belirtti. Ceza yasasında ciddi bir revizyona gidilmesi, bazı maddelerde 16 yaş olana 18 yaşın yasal sınır olarak belirlenmesi ve cezaların ağırlaştırılması gerektiğini vurguladı
Çocuk istismarının önlenmesi için Avrupa Konseyi’nin ilgili sözleşmesinin iç hukuka alınmasına rağmen yeterli düzenlemelerin yapılmadığını ifade etti.
Çocukların haklarını öğrenmesi, Çocuk İzleme Merkezleri’nin (ÇİM) kurulması, profesyonellerin eğitilmesi ve istismar mağduru çocukların mahkemelerde istismarcılarıyla karşılaşmamalarının sağlanması gerektiğini belirtti. Caydırıcı olabilmesi için cezaların ağırlaştırılmasının gerekli olduğunu belirtti.
Asilzade: Çocuk Yasası’nın geçirilmesi ve tüzüklerle desteklenmesi gerekiyor
Evrensel Çocuk Hakları Derneği Başkanı Laden Asilzade, yerelde, belediyeler bünyesinde sosyal hizmetler biriminin güçlendirilmesi ve çocuk adalet sisteminin oluşturulması gerektiğini vurguladı. Çocuk Yasası’nın geçirilmesi ve tüzüklerle desteklenmesi gerektiğini belirtti.
Asilzade, önleyici tedbirlerin alınması gerektiğine değinerek, okullarda cinsel sağlık eğitimi verilmesinin önemine dikkat çekti. Çocuk anne-baba oranları arttıkça bebek terklerinin artabileceğini söyledi. Özellikle dezavantajlı gruplarda ergen gebeliklerin daha sık görüldüğünü ifade etti.
16-18 yaş arasındaki bireylerin yetişkin olmadan ebeveynlik yapmak zorunda kalmasının, psikolojik ve ekonomik sorunlara yol açacağını dile getirdi. Bu bireylerin okulu bırakma, iş bulamama ve yanlış evliliklerle karşı karşıya kalma risklerinin olduğunu belirtti. 18 yaş altındaki her ebeveynlik vakasının en az bir istismar vakasını içerdiğini ifade etti.
Özkıraç: Başta koruyucu ve önleyici hizmetlerin gerçekleşmesini sağlamak gerekiyor
Sosyal Hizmetler Dairesi’nde sosyal hizmetler uzmanı Sezgin Özkıraç , erken yaşta evliliklerin önlenmesi, cinsel eğitim ve üreme sağlığı bilincinin artırılması gerektiğini söyledi.
Bireysel ve aile düzeyinde psikolojik destek verilmesi, eğitim ve istihdam olanaklarının sağlanması, genç annelerin eğitimine devam edebilmesi için alternatif yollar oluşturulması gerektiğini vurguladı. 18 yaş altı gebeliklerin tamamının sosyal hizmetlere bildirilmesi gerektiğini belirtti.
Ayrıca sosyal hizmetler dairesi yaşasın güncellenmek için meclise gönderildiğini belirtti. Ayrıca Özkıraç, sosyal hizmetlerin çocuk yaşta anne-babaların olduğu durumlarla özellikle ilgilenildiği ve çocuk anne, bebek, aile ve polisle iş birliği içinde çocukların yararına çalıştıklarını vurguladı.
Sosyal hizmetler dairesinin görevinin ve çalışma yönteminin başta koruyucu ve önleyici hizmetlerin gerçekleşmesini sağlamak olup sorunun varlığının tespiti ile bireylerin refahını artırarak toplumsal entegrasyonu sağlamak ve makro düzeyde sorunu ortadan kaldırmak olduğunu vurguladı.
Varış: Sosyolojik, psikososyal ve ekonomik olumsuz sonuçları var
Çocuk ve Psikiyatrisi uzmanı Dr. Pelin Varış, MD, ergen gebeliklerin Dünya Sağlık Örgütü tarafından 20 yaş altındaki genellikler olarak tanımladığını ve özellikle düşük eğitim seviyesindeki gençler arasında yaygın olduğunu ifade etti.
Ergen gebeliklerin sosyolojik, psikososyal ve ekonomik olumsuz sonuçlar doğurduğunu belirtti. Bebeklerde ölü doğum riskinin arttığını, annenin meslek edinme şansının azaldığını ve yoksulluğa mahkûm olduğunu dile getirdi.
Ergen gebelerin psikiyatrik sorunlarla daha sık karşılaştığını, özellikle bipolar bozukluk ve alkol bağımlılığının yaygın olduğunu söyledi. Depresyon ve intihar riskinin arttığını, sosyal destek mekanizmalarının büyük önem taşıdığını vurguladı. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) oranlarının yüksek olduğunu belirtti.
Özbakır: Ergen gebelik oranları bin doğumda 7’den, bin doğumda 17’ye çıktı
Kadın Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Dr. Burcu Özbakır, MS, ülkede ergen gebeliklerin giderek arttığını ve bunun ciddi bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini ifade etti. 2022-2023 yılları arasında ergen gebelik oranlarının bin doğumda 7’den, bin doğumda 17’ye çıktığını ve bu artışın gelecek için korkutucu olduğunu belirtti.
Dr. Özbakır, ergen annelerde gebelik tansiyonu, anemi ve depresyon gibi sağlık sorunlarının yaygın olduğunu, bebeklerin düşük doğum ağırlıklı, prematüre ya da sağlık sorunlarıyla dünyaya gelme riskinin yüksek olduğunu dile getirdi.
Dr. Özbakır, çözüm önerisi olarak uygun zamanda isteğe bağlı kamusal sağlık içinde kürtaj hizmetlerine erişim sağlanması gerektiğini söyledi. Eğer gebelik devam edilecekse etkin gebelik takibi yapılmalı, komplikasyonlara erken müdahale edilmeli diye belirtti. Ülke genelinde aile planlaması hizmetlerinin güçlendirilmesinin şart olduğunu vurguladı. Uygun yaşlara cinsel sağlık, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma ve gebelikten korunma konularında eğitim verilmesi gerektiğini söyledi.
Çocukların korunması için devletin, sivil toplum örgütlerinin, toplumun sorumluluk alması gerekiyor”
Panelde, birçok taraf açıkça görüşlerini, çözüm önerilerini belirtti. Panel sonucunda, ergen gebeliklerin önlenmesi için kapsamlı bilinçlendirici, cinsel konularının eğitim müfredatına mutlaka girmesi gerektiği belirtildi.
Çocuk ebeveynlik konusunda ciddi sosyal politikaların geliştirilmesi gerektiği, eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının artırılmasının şart olduğu konusunda uzlaşıldı.
Ayrıca sosyal hizmetler dairesi yanında yerel yönetimlerin, belediyelerinde sosyal hizmetler birimleri kurup yerelde sosyal sorunlara etkin müdahale etmesinin gerektiği belirtildi. Çocukların korunması için devletin, sivil toplum örgütlerinin, toplumun sorumluluk alması gerektiği vurgulandı.