
Peyzaj Mimarları Odası (PMO), Başkanı Merve Ateşin, göçmen kuşların ekosistemlerin görünmez mühendisleri olduğunu; tohum taşıyarak bitki yayılımına katkı sağladığını, böcek popülasyonlarını dengelediğini ve doğal döngüleri koruduğunu belirtti
Ateşin: Göçmen kuşlar “uçan doğa elçileri”dir
10 Mayıs Göçmen Kuşlar Günü nedeniyle oda adına mesaj yayımlayan Ateşin, göçmen kuşların “uçan doğa elçileri” gibi olduğunu belirterek, “Biz peyzaj mimarları da onlara pasaport değil ama gökyüzünde güvenli geçiş izni veren tasarımların mimarlarıyız. Bu büyük doğa çarkının yağı değilsek de, yönünü doğru ayarlayan usta teknisyenleriyiz” dedi.
Ateşin’in açıklaması şöyle devam etti;
“Kuş dostu şehir demek aslında Serçenin sabah kahvesini yudumladığı, sakanın ötmeye devam ettiği bir dünya için kentlerin tasarlanmasıdır.
Biz de işte o kahvenin nerede içileceğini, sakanın nereye konacağını, göç yolundaki yorgun bir kuşun hangi zeytin ağacında mola vereceğini tasarlıyoruz. Gökyüzü onların yoluysa, biz de o yolda tabelaları diken, gölgelikleri kuran gizli kahramanlarız.
Her yıl milyarlarca kuş, kıtalar arası göç yolculuklarına çıkarken, yeryüzündeki yaşam ağını birbirine bağlayan görünmez bir rota çizer. Kıbrıs, bu küresel göç yollarının tam kalbinde yer alır; Akdeniz’in doğusunda, Avrupa ile Afrika arasında uzanan doğal bir köprüdür.
“Adada birçok önemli kuş alanı yer alır”
Ancak bu hayranlık uyandıran doğa olayı, aynı zamanda son derece kırılgan ve korunması gereken bir süreçtir. Göçmen kuşların güvenle konaklayabilecekleri, beslenebilecekleri ve dinlenebilecekleri alanlara duyduğu ihtiyaç, özellikle doğa temelli çözümler geliştiren peyzaj mimarlarına önemli sorumluluklar yüklemektedir.
Kıbrıs adası, Doğu Akdeniz Flyway olarak bilinen ana göç rotası üzerinde stratejik bir konumda yer alır. Kuzeyden güneye, doğudan batıya süzülen yüzlerce kuş türü için bu ada; bazen kısa bir mola, bazen ise göç yolculuğunun hayati bir durağıdır. Adada birçok önemli kuş alanı yer alır.
Larnaka Tuz Gölü, özellikle flamingolar ve diğer su kuşları için barınma ve beslenme alanı sunarken, Akrotiri Tuzlası ve bataklıkları uluslararası düzeyde göçmen kuşların korunması açısından öneme sahiptir.
“Karpaz yarımadası kıyı kuşları ve kara kuşları için önemli bir geçiş hattıdır”
Mağusa’daki sulak alanlar, özellikle Gülseren ve Tuzla bölgeleri, doğu Kıbrıs’ta korunması gereken nadir habitatlardan biridir. Mesarya Ovası ve çevresindeki tarımsal alanlar, göç sırasında kuşların dinlenme ve beslenme ihtiyaçlarını karşılarken, Karpaz Yarımadası kıyı kuşları ve kara kuşları için önemli bir geçiş hattıdır.
Lefkoşa çevresi ve özellikle Ayios Dometios gibi kentsel geçiş noktaları bile, yoğun yapılaşmaya rağmen kuşların rotasında yer almayı sürdürmektedir.
“Göçmen kuşlar neden bu kadar önemlidir?”
Göçmen kuşlar yalnızca biyolojik çeşitliliğin bir parçası değil, aynı zamanda ekosistemlerin görünmez mühendisleridir. Tohum taşıyarak bitkilerin yayılmasına katkı sunar, zararlı böcek popülasyonlarını dengeler ve leş yiyici türler sayesinde hastalıkların yayılmasını engelleyerek doğanın döngüsünü düzenlerler. Ayrıca göç alışkanlıklarındaki değişim, iklim krizinin en erken habercilerinden biri olarak değerlendirilir.
Göç yollarının kayması, konaklama sürelerinin değişmesi ya da bazı türlerin göçü tamamen bırakması, çevresel bozulmanın açık göstergeleridir. Göçmen kuşlar aynı zamanda kültürel ve estetik bir değer taşır; sanat, müzik, edebiyat ve halk hikâyelerinde önemli bir yer tutar. Kuş gözlemciliği gibi doğa temelli faaliyetler, hem çevre eğitimi açısından hem de sürdürülebilir turizm bağlamında büyük potansiyel taşır.
“Peyzaj mimarlığı bu hikâyenin neresinde?”
Peyzaj mimarlığı, doğal alanların yalnızca düzenlenmesi değil, aynı zamanda doğanın bütünsel yapısını koruyarak ona katkı sunulması anlamına gelir. Bu bağlamda göçmen kuşların korunması, multidisipliner bir yaklaşımla ekolojik, estetik ve işlevsel çözümleri içeren bir tasarım süreci gerektirir.
Yerli bitki türleriyle oluşturulan yeşil alanlar, kuşlar için doğal bir barınak ve beslenme kaynağı oluştururken, su kaynaklarının – göletler, yağmur bahçeleri, sulak alanlar gibi – peyzajın bir parçası haline getirilmesi konaklama alanlarını güçlendirir.
Tasarımlarda yapay ışık kirliliğini azaltacak aydınlatma sistemleri, cam yüzeylerde yansıma önleyici çözümler gibi detaylar da kuş ölümlerini azaltan önemli önlemler arasında yer alır.
Kıbrıs genelinde doğudan batıya uzanan ve sulak alanları, tarım alanlarını, kıyı bölgelerini kapsayan yeşil hatların oluşturulması, ekolojik koridor işlevi görecektir. Bu yeşil koridorlar sayesinde kuşlar, kesintisiz bir şekilde uçuşlarını sürdürebilecek ve güvenle konaklayabilecekleri alanlara ulaşabilecektir.
Tarımsal alanlar ile yerleşim bölgeleri arasında tampon zonlar oluşturularak hem insan yaşamı hem de kuş yaşamı birlikte planlanabilir. Peyzaj mimarları olarak aynı zamanda kamusal alanlarda kuşlarla insanı buluşturan farkındalık projeleri geliştirme sorumluluğuna da sahibiz.
Kuş gözlem alanlarının oluşturulması, yürüyüş yolları, bilgi panoları ve çevre eğitimi merkezleri aracılığıyla toplumun doğayla kurduğu bağ güçlendirilebilir. Bu süreçte okullar, belediyeler ve sivil toplum örgütleriyle kurulacak iş birlikleri, uzun vadeli ve kalıcı koruma çözümlerinin temelini oluşturur.
“Kuşlar için tasarlamak, gelecek için tasarlamaktır
Göçmen kuşların Kıbrıs’a uğraması yalnızca bir doğa olayı değil, bir ekolojik onur nişanesidir. Bu eşsiz zenginliği korumak, sürdürülebilir peyzaj planlamalarıyla mümkündür.
Kıbrıs’ı göçmen kuşlar için güvenli ve destekleyici bir ekolojik durak haline getirmek, doğaya duyduğumuz saygının ve gelecek nesillere bırakacağımız mirasın en somut ifadesidir. Kuşlar için tasarlamak, aslında hepimiz için daha yaşanabilir bir dünyayı mümkün kılar”