Siyaset Bilimci Doç. Dr. Bilge Azgın, Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) ve ülke siyasetinin içinde bulunduğu kaotik durumu Özgür Gazete’ye değerlendirdi
Azgın: Töre’nin söylemi manidar
Azgın, Cumhurbaşkanlığı, UBP kurultayı ve meclis başkanlığı seçimleriyle ilgili müdahale tartışması devam ederken, ülkenin içinde bulunduğu dönemin, siyaseten yeniden dizayn süreci olduğunu söyledi
Özgür Gazete’den Zeynep Uyar’a konuşan Azgın, UBP Milletvekili Zorlu Töre’nin, partinin kurultay sürecinde adayların çekilmesiyle ilgili, ‘Müdahale değil, tavsiye edilmiştir’ söylemini hatırlatarak, bunun manidar olduğunu kaydetti.
“Önceden Eroğlu’nun UBP’si vardı”
UBP’nin şu an içinde bulunduğu durumu değerlendiren Azgın, Eroğlu dönemine dikkat çekerek, “Şimdiki UBP ve Eroğlu’nun UBP’si var. Eroğlu’nun 30 yıllık bir liderlik sistemi ve otonom bir gücü vardı” dedi.
Şu an UBP’nin içinden herhangi bir adayın böyle bir gücü olmadığını belirten Azgın, daha çok dış güçlerden parti içi güç devşirme aktörlerinin bulunduğunu söyledi.
“Özgürgün’den sonra siyasi boşluk yaşandı”
UBP’nin çok esnek ve pragmatist bir yapısı olduğunu belirten Azgın, partinin duruma göre birleşip dağılabileceğini söyledi.
Azgın, Özgürgün’den sonra partide siyasi bir boşluk yaşandığını ifade ederek, önümüzdeki 5 sene içerisinde durumun böyle parçalı bulutlu gideceğini düşündüğünü kaydetti.
“Ersin Tatar bombayı bırakıp kaçtı”
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve sonrasında, ülkenin 1 ay hükümetsiz kalmasının siyasi krize neden olduğunu hatırlatan Azgın, yakın gelecekte de ülkeyi çalkantılı bir dönemin beklediğini söyledi.
Azgın, “Ersin Tatar’ın, Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte parti içinden herhangi birisine vekâlet vermemesi sonunda, Türkiye kurultay sürecine angaje ettirildi. Bazı siyasi aktörler, kendini güçlü kılmak için Türkiye’ye gitti” dedi.
“Müdahaleyi siz çağırıyorsunuz, beğenmeyince de şikâyet ediyorsunuz”
KKTC’deki bazı siyasi aktörlerin güç arayışı için Türkiye’ye gittiğini söyleyen Azgın, Türkiye’nin formülünü beğenmeyen siyasetçilerin bir de bundan şikayet ettiğini belirtti.
Parti içindeki dalgalanmayla ilgili de konuşan Azgın, “Resmiye Canaltay Eroğlu’nun meclis başkanlığına seçilememesi de bununla alakalı bir durum. Sonuçta o da Ersan Saner’in gösterdiği bir aday ve taban bunu hazmedemiyor. Ortada meşru olmayan, hormonlu ve suni bir durum var. Siz kurultayda yüzde 70 oy alan iki adayı bakan da yapmadınız. Sonuçta onların da bir çevresi var o insanlar size niye oy versin ki?” dedi.
“Kudret Özersay emme basma tulumba değildir”
“Türkiye kazanan ata oynamak ister” diyen yapan Azgın, UBP’nin de Kıbrıs’ın kuzeyindeki en güçlü parti olduğunu, bu nedenle Türkiye’nin Özersay yerine UBP’yi desteklediğini söyledi.
Özersay’ın ise bazı prensipleri olduğuna işaret eden Azgın, “Özersay, Afrika Gazetesi taşlandığında ‘bu ithaldir’ dedi. Özersay, emme basma tulumba değil. Özersay’ın desteği Ahmet Davutoğlu üzerinden gelirdi. Davutoğlu şimdi yok, bu ilişkiler önemli” ifadelerini kullandı.
“Tatar kendini Türkiye’ye sevdirdi”
Tatar’ın Türkiye’ye kendisini sevdirdiğini belirten Azgın, “Tatar’ın her söylenilenin arkasında duracak, en güvenilecek adam benim demesi Türkiye ile o şekilde bir ilişkiyi kabul ettirdi” dedi.
Eski cumhurbaşkanlarının, başbakanların ve UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu’nun, Tatar gibi olmadığını belirten Azgın, Eroğlu’nun 2010 tarihindeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerde Türkiye tarafından istenmediğini de kaydetti.
Azgın, Eroğlu’nun ‘besleme’ krizinde “Ben hayatımda anavatan için mücadele ettim. Söylenen her şeye demokrasi ile cevap verdim, ama halkım besleme kelimesi ile rencide edilmiştir” dediğini hatırlattı.
“Tatar o gün kayıtsız şartsız gitti”
Tatar’ın böyle bir karşılık vereceğini sanmadığını kaydeden Azgın, örnek olarak da, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tatar’ın TV programının olduğu gün, 179 milyon TL’yi almak için Türkiye’ye gitmesini gösterdi.
Tatar’ın o gün kayıtsız şartsız Türkiye’ye gittiğini belirten Azgın, daha sonra paranın Maliyeye yatırılmadığını tamamen gövde gösterisi yapıldığını kaydetti.
Azgın ayrıca dönemin Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun da paranın yatmadığı şeklinde açıklama yaptığını hatırlatarak, bu olay sonrası Amcaoğlu’nun da istenmeyen kişi ilan edildiğini söyledi.
“Şirketinizde yükselmek için kendinizi patrona sevdirmeniz lazım”
Kıbrıs’ın kuzeyi ile Türkiye arasındaki siyasetin özel ilişkiye dayalı olduğunu belirten Azgın, dönemin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak, KTHY için para istemesi örneğini verdi.
Azgın, “Bir şirkette yükselmek için patrona kendinizi sevdirmeniz lazım. Tatar da kendini patronaj ya da hami ülke, anavatan, adına ne dersek yani Türkiye’ye sevdirdi. Bunu başardı. Recep Bey de özel ilişkilerinde cömerttir. Buraya gelip sana saray bile yapacağım dedi. Aynı Şekilde Dursun Oğuz ve Erhan Arıklı’nın da bakanlıklarda olması tesadüf değil. Kuzey Kıbrıs’taki siyaset iyi ilişkiden çok artık özel ilişkiye döndü” ifadelerini kullandı.