Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), hükümetin, salgın süreci boyunca “Kamu sağlığını ve eğitim sektörünü hiçe sayarak belli bir zümrenin çıkarlarını korumayı tercih eden” kararlar almış olduğunu, Sağlık Bakanı’nın görevden alması ile “sadece patronların hükümeti” olduğunun da net bir şekilde ortaya konulduğunu vurguladı
KTOEÖS: Toplum sağlığı hiçe sayıldı
Hükümetin almış olduğu kararlar neticesinde hem ülke eğitimin heba edildiği hem de toplum sağlığının hiçe sayılarak, genç ölümlerin yaşandığı bir noktaya gelindiğini kaydeden Sendika, hükümetin derhal tümden istifa etmesi gerektiğini kaydetti Sendika, “Mesele Sağlık Bakanı’nın görevden alınması meselesi değildir, mesele toplumun başına çöreklenmiş patronlar, şirketler, yandaşlar siyasetinin geldiği noktanın boyutudur. Halkımız, bu kanser tüm vücudu sarmadan bir organını kaybedecek bile olsa kurtulmayı başarmalıdır. Kalkmış olan örtünün altındaki pislikler hükümetin derhal tümden istifasını gerektirmektedir” dedi.
“Hükümet, zenginlerin beklentilerine göre hareket etti”
KTOEÖS Yönetim Kurulu adına Başkan Tahir Gökçebel tarfından yapılan yazılı açıklamada, dünyayı saran koronavirüs (Covid-19) salgınının, “kamusal eğitim ve sağlıktaki eksiklikleri ve halkın keskin sınırlarla tabakalaştığını gözler önüne sermiş olduğu” ifade edilerek, “Bir yanda milyonlarca dolar-servet sahibi asilzadeler diğer yanda ekmek derdinde olan kölelerin varlığı, hala daha insanlığın en temel sorunu olduğunu ispatlamıştır. Kurdurulan UBP-DP-YDP bu temel ritüelin üzerine kurdurulmuştur. Atılan her adım, yapılan her hamle köle olarak kabul edilen, emeğinden başka satacak fazla bir şeyi olmayanların statülerini betonlaştırmak üzerine şekillenmektedir” denildi. Sendikanın Mart 2020’de yüz yüze eğitime ara verilmesinden itibaren, okulların sağlıklı ve güvenli açılmasının öneminin büyük olduğunu, eğitim hakkının kullanılmasının toplum sağlığı ve güvenliği ile birlikte yürütülmesine ihtiyaç duyulduğunu sürekli vurguladığı hatırlatılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Bu süreçte hükümet edenler kaçak uçaklarla, karantinasız girişlerle, 3-5 şirketin, kumarhanelerin, casinoların, zenginlerin beklentilerine göre hareket etmiştir. Eğitim heba edildiği gibi toplum sağlığı da hiçe sayılarak genç ölümleri saymaya başladığımız noktaya getirmiştir. Salgının en uç noktaya geldiği, ölümlerin sayılmaya başlandığı bir dönemde en çok ihtiyaç duyulanın bilimsel verilerden taviz vermeden, bilimsel kararlarla istikrarlı, güven veren tedbirler alınmasıydı. Bu dönemde geliri, serveti en çok olanlardan işini aşını kaybedenlerle dayanışacak, toplumun dayanma katsayısını artıracak hükümet karalarına ihtiyaç duyulmaktaydı. Atanmış hükümetimiz aldığı her kararda, yayınladığı her pakette sadece 3-5 tane zengini, şirketi, bankayı, patronu korumayı tercih etmiştir. Yaşayan ölüler pozisyonuna soktuğu güvencesiz çalışanlarla dayanışmak için servet sahiplerinden alacağı gerçek vergileri almak yerine diğer emekçilerden keserek direk özel sektör emekçilerine katkı yapmadan, para babalarına, şirket, holding sahiplerine katkı yapmıştır. Bu arada sömürü düzeninin devamını engelleyen, patronların kazançlarını durduran Sağlık Üst Kurulu Kararları da fazlasıyla canlarını sıkmaktaydı.”
Bu dönemde, hükümetin ekonomiyi destekleme gücü olanlara dokunmayan bir anlayış sürdürmüş olduğu ve birçok kesim gelirini kaybetmemiş olduğu ifade edilen açıklamada, “Bankalar, GSM operatörleri, bazı ithalatçılar vs. köşeyi dönmeye devam etmiştir. Güneye çalışmaya gidemeyen insanlar varken ithal şirketlere, alt yapısı olmayan pandemi hastanesi yaptırılmıştır. Zengin özel hastanelere el konulacağına bunlara devletin kaynakları aktarılmıştır… Hükümetin yeni üçlü kararnameleri, ataşeleri atamaya devam etmektedir. Harcamalar, örtülü ödenekler kaldırılmamıştır. Patronların beyan ettikleri vergiler dahi istenmemiştir. Parti yardımları devam etmektedir. Bazı kesimlere teşvikler, peşkeşler, partizanca istihdamlar, danışmanlar atanmaya devam etmektedir. Hükümetin başı AKP’nin TC Elçiliğidir. Kıbrıs sorunu dahil her meselenin altında elçiliğin, patronların imzası vardır. Hükümet, oluşturulan bu sermaye-yandaş rejiminin atanmış ayağıdır sadece” ifadelerine yer verildi.
Sendika, açıklamasında, “Küçücük ölçekli bir ülkede, yetişmiş bunca insanımız akıl ve bilim ışığında karaları niye alamıyor? Sağlık Üst Kurulunun korka korka almış olduğu kararlar patronlar ve hükümetten niye bu kadar tepki alıyor? Hükümet Sağlık Üst Kurulu kararlarını neden günlerce planyadan geçirmek zorunda kalıyor? Niye bu kurul ortadan kaldırılmak isteniyor?” şekilde bir dizi soru da yöneltti.
Hükümetin “sadece patronların hükümeti olunduğun” belirtildiği açıklamada şu ifadelere de yer verildi:
“Aşılamada yaşananlar, zenginlerin servet vergisini duyunca gösterdikleri reaksiyon, Doğu Perinçek ile bağlantılar, özel jet skandalları, pandemi hastanesi süreçleri, atamaların devamı, emekçilerin haklarına saldırılar, emekçilerden kesilenlerin diğer emekçilere değil de patronların cebine atılması, karantina meseleleri, casino, kumarhanelere ayrıcalıklar, üniversite patronları için gerekirse devlet kasasının nasıl kullanılabileceği, pandemi olsa bile TRT’nin emir büyük yerden olunca nasıl pandemi dışı sayılabileceği…. Kokuşmuş düzenin devamı için gerekirse partili olmana bile bakmam diyen zihniyetin ne kadar toplumu düşünmediği, sadece patronların hükümeti olunduğu, Sağlık Bakanı’nın görevden alınması ile net ortaya konulmuştur.”