Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek, hellimin Avrupa pazarına girmesi ile ilgili basın açıklaması yayımladı
Kızılyürek: Komisyon yaptığı incelemenin ardından geleneksel üretim kriterlerini belirledi
Avrupa Parlamentosu Üyesi Kızılyürek’in açıklaması şöyle:
“Hellim/Hallouminin coğrafi tescili için ilk başvuru 2006 yılının sonunda yapıldı. Uzun mülahazalardan sonra, 17 Temmuz 2014 tarihinde Avrupa Komisyonu geleneksel olarak Kıbrıs’ta üretilen Χαλλουμι/Hellim’in 1151/2012 Numaralı AB kalite yasası adı altında coğrafi tescilinin (PDO) yapılması başvurusunu dosyaladı.
Bu tescil, adadaki tüm üreticileri ve tescilin Türkçe ve Yunanca olarak yapılmasını kapsamaktadır.
Komisyon yaptığı incelemenin ardından geleneksel üretim kriterlerini belirlemiş ve sadece bu kriterlerde üretilecek ürüne bu ismin verilebileceği sonucuna varmıştır.”
“Bureau Veritas görevlendirildi”
“Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker öncülüğünde varılan 16 Temmuz 2015 tarihli Akıncı-Anastasiadis mutabakatı gereğince, üretilen hellimin bu kriterleri sağlayıp sağlamadığına karar verecek ve Yeşil Hat‘tın her iki tarafında da denetim yapabilecek bağımsız bir kurum olan Bureau Veritas görevlendirilmiştir.
Burada açıkça belirtmek isterim ki, bu görevlendirmeyi resmi olarak Kıbrıs Cumhuriyeti yapmıştır.”
Mutabakatın maddeleri
“16 Temmuz 2015 tarihli mutabakat toplamda beş madde içermektedir:
1) Uluslararası akredite Bureau Veritas, tarımsal ürünlerin kalite koşullarını belirleyen 1151/2012 numaralı Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi düzenlemesinin 39. Maddesi uyarınca bu düzenlemede adı geçen kontrol merci olarak atanmıştır.
2) Avrupa Komisyonu bir mektupla Bureau Veritas’ın resmi kontrol mercisi olduğunu ve bu yönde spesifik görevleri olduğunu teyit edecektir.
3) Bureau Veritas’ın raporları Komisyon’a ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne gönderilecektir.
4) Ticareti kolaylaştırmak için Yeşilhat Tüzüğü’nde bir değişiklik yapılacak ve tescil ile aynı gün AB resmi gazetesinde yayınlanacaktır.
5) AB anlaşmaları doğrultusunda AB yasalarının uygulanmasından Avrupa Komisyonu sorumlu olacaktır.
2015 yılında yapılan bu anlaşma hâlâ geçerlidir.”
“İkinci bir bağımsız kurum atanmasını önerdi”
“Bu mutabakata ek olarak, Avrupa Komisyonu Avrupa pazarının şart koştuğu sağlık ve gıda güvenliği koşullarını denetleyecek ve Bureau Veritas ile aynı özelliklere sahip olacak ikinci bir bağımsız kurum atanmasını önermiştir.
Bureau Veritas’ta olduğu gibi, bu atamayı da AB üyesi olduğu için Kıbrıs Cumhuriyeti yapacaktır.
26 Mart Cuma günü bu koşulların oylanarak Hellimin tescilinin tamamlanması beklenmektedir.
Bu oylama Avrupa Komisyonu’nun iki önerisini içermektedir:
1. Avrupa Pazarına girecek Hellim’in Hellim/Halloumi isimlerinden birini veya istenirse ikisini de kullanarak sadece Kıbrıs’ta üretilebilmesi, başka bir ülkede yapılan üretimlerde bu isimlerin kullanılamaması. Bu isimlerin kullanılabilmesi için üretilecek hellimin ise belirli kriterlere uyması.
2. AB sağlık ve güvenlik standartlarında üretilmiş ürünlerin kuzeyden güneye geçmesini sağlayacak düzenlemelerin Yeşilhat Tüzüğü’nde yapılması ve böylelikle kuzeyde üretilen hellimin de yeşilhat üzerinden Avrupa Pazarına girmesi.
Bu iki öneri eşzamanlı olarak onaylanacaktır.”
“Mutlulukla gözlemliyorum”
“Süt ve hellim üreticileriyle temsilcim Derya Beyatlı aracılığı ile yaptığım temaslarda üreticilerin Avrupa pazarı’na girme yönünde istekli olduklarını ve heyecan duyduklarını, hatta gerekli hazırlıkları yapma girişimlerine başladıklarını mutlulukla gözlemliyorum.
Toplumun %22’sini direk olarak etkileyen Hellim sektörünün Avrupa’ya açılması, yapısal sorunlarla boğuşan ve pandemi nedeniyle daha da kötüleşen ekonomiye soluk aldıracaktır. Bugün Hellim ile başlayan ticaret, ilerde diğer et ve süt ürünlerine de genişleyebilecektir.
Yeşil Hat Tüzüğü’nün uygulanmasında Kıbrıs Rum otoritelerinin zaman zaman sorun çıkardığının farkındayım. Bu konuyu bir mektupla Komisyon’un gündemine getirmiş bulunuyorum. Komisyon, AB yasalarının uygulanmasını sağlamakla yükümlüdür. Dolayısıyla olası engelleri ortadan kaldırmak komisyonun görevidir.
Bu tarihi kararın önünde ayakları yere basmayan siyasi gerekçelerle durmaya çalışanlar veya kamuoyunu yalan-yanlış bilgilerle yanıltmaya uğraşanların özelde Kıbrıslı Türk üreticelere, genelde de Kıbrıs Türk toplumunun çıkarlarına zarar verdiklerini kamuoyuna duyurmayı görev bilirim!”