Halkın Partisi (HP) Genel Sekreteri Gülşah Sanver Manavoğlu, dövizin arttığı, Türk Lirası’nın eridiği bir dönemde hayat pahalılığı ödeneğinin dondurulmasının insanlarda geçim sıkıntısına neden olduğunu kaydetti
Manavoğlu: Usul olarak yanlış
Manavoğlu, ödeneğin dondurulmasıyla sağlanacak paranın nereye kullanılacağının da konuşulması gerektiğini söyledi.
HP’den yapılan yazılı açıklamaya göre, herkesin planlı ödemesi olduğunu kaydeden Manavoğlu, hayat pahalılığı ödeneğini dondurmanın usul olarak yanlış olduğunu, Meclis açıkken böyle bir kararı yasa gücünde kararnameyle değil, yasayla yapmak gerektiğini aktardı.
Manavoğlu konuyla ilgili şunları kaydetti:
“Bu kararın siyaseten tartışılmasının nedenlerinden biri, özellikle ekonomik konularda karar alırken Meclis’te konuşularak yasa yapılmasının gerekmesidir. Hayat pahalılığı dondurulduğu takdirde bu paranın nereye kullanılacağı konuşulmalıdır. Hükümetin maddi sıkıntılar ve gelir sıkıntısı yaşadığı bu dönemde bir önlem alınması anlaşılır bir durumdur.
Bu dondurulan miktar özel sektöre destek olarak yansıtılamıyor çünkü borçlar var. Bu borçlardan biri de ek mesaidir. Ancak ek mesailerin de düzenlenmesi ve denetlenmesi şarttır. Bunun için de hep konuştuğumuz kamu reformu ve düzenlemesi gerekiyor.”
“Yapılan istihdamlar eşitliğe aykırı, partizanca ve verimsizdir”
HP Genel Sekreteri Gülşah Sanver Manavoğlu, son dönemde yapılan istihdamların hiç adil olmadığını ifade ederek yapılan istihdamların eşitliğe aykırı, partizanca ve verimsiz olduğunu söyledi.
Manavoğlu, “İstihdamlar yapılıyor, işe gelip gelmediği denetlenmiyor ama maaş veriliyor. Bizim Ulusal Birlik Partisi’yle yollarımızı ayırmamızın nedenlerinden biri de bizimle koalisyonda oldukları dönemde de benzer istihdamları bize rağmen yapmaya çalışmalarıydı. Bizim parti olarak görüşümüz, eğer ihtiyaç varsa adil bir şekilde, sınavla istihdam yapılmasıdır. Halkın ve sendikaların esas sıkıntısı ve isyanının nedeni, bir yandan hayat pahalılığının dondurulup diğer yandan tasarruf etmeye uymayacak şekilde istihdamların yapılmasıdır. Hükümet bu anlayıştan vazgeçmediği sürece bu tepkiler azalmayacak diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Hükümetteki herkesin birbirinden farklı açıklama yapması halkta güvensizliğe neden oluyor”
Başbakan, Başbakan Yardımcısı ve bakanların yaptığı açıklamaların birbiriyle örtüşmediğini ve bunun halkta güvensizliğe neden olduğunu söyleyen Manavoğlu, “Altı doldurulmamış söylemler ülkeyi kaosa sürükledi” dedi.
Manavoğlu, hükümetin güven vermediğini, “herkesin birbirinden bağımsız münferit açıklamalar yaptığını” ve bunların bugünkü ortamı hazırladığını söyleyerek “Milli Eğitim Bakanı, sendikalara şirin görünmek için şubat ayında çıkıp öğretmenler aşılanmadan okulların açılmayacağını söyledi, şimdi ortada aşı bile yok” diye konuştu.
“Hükümet elindeki gücü denetim için kullanmalı, bu ülke bir kapanmayı daha kaldırmaz”
Elektronik bileklik konusunu da değerlendiren Gülşah Sanver Manavoğlu, bu yöntemin turizm için elverişli olmadığını dile getirdi, sistemin denizde ve havuzda çalışıp çalışmayacağı konusunda belirsizlik olduğunu ifade etti. Kapalı devre turizm uygulamasının birkaç büyük otelle uygulanacağını ve bileklikle yapılmayacağını, özel güvenlikle hayata geçireceklerini düşündüğünü söyleyen Manavoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Önemli olan denetim ve kontrol noktasında eksik kalınmaması, yanlış yapılmamasıdır. Vaka sayıları giderek artıyor ve ciddi tehlike arz ediyor. Denetleme konusu ciddiye alınmazsa vakalar patlar. Hava sıcaklıklarının dengesiz olması bu tür hastalıkların en sevdiği ortamdır. Önümüzdeki bir hafta ve bir ay vakaların seyri açısından çok önemlidir.
Bu ülke bir kapanmayı daha kaldıramaz. Hükümet iyi planlama yapmalı ve elindeki insan gücünün yüzde 100’ünü denetleme için kullanmalıdır. Ev karantinasını, restoranları, iş yerlerini denetlemek için ayrı ayrı planlar yapılmalı ve hızla uygulanmalıdır. Bulaşıcı Hastalıklar Yasası’nı düzenlersin, cezaları yükseltirsin ama gidip denetim yapmadığın, çifte standart uyguladığın sürece bulaş yayılır ve altından kalkılamaz bir hal alır.”