2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Anayasa Mahkemesi kararı sonrası Kıbrıs Türk yargısına savurduğu tehditlere ses yükseltti
Talat: Olağanüstü ve tarihte görülmemiş olaylar yaşıyoruz
Erdoğan’ın söylemlerinin zamanlamasının çok manidar olduğunu belirten Talat, ülkeyi yönetenlerin de elinin ayağının birbirine karıştığını söyledi.
Devletin kurumlarını yerle bir edenleri tarihin yazacağını ifade eden Talat, çok olağanüstü ve tarihte görülmemiş olaylar yaşandığına işaret etti.
“Yargı bağımsızlığımıza ilk kez bu kadar açıktan saldırılar yapılıyor”
Talat’ın açıklamasının tamamı şu şekilde
“Çok olağanüstü, tarihte görülmemiş olaylar yaşıyoruz.
Yargı bağımsızlığımıza ilk kez bu kadar açıktan saldırılar yapılıyor. Türkiye yetkilileri, hatta Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan bu kararı değiştirin talimatı veriyor.
Hem de KKTC’nin Rumlarla egemen eşitliğini savundukları bir dönemde.
Böylece zamanlaması da “gayet manidar” oluyor. Cenevre öncesinde, Rum tarafının KKTC’ye yönelik sahte-kukla devlet argümanlarına adeta destek olunuyor.
Bu arada bu ülkeyi yönetenlerin de eli ayağı birbirine karışıyor ve karışmacılara şirinlik yarışına giriyorlar… Bizim yargımız bağımsızdır, işine karışamayız, siz de karışmayınız, deme yerine…
Yazık, hem de çok yazık! Kıbrıs Türkünün Türkiye ile ilişkilerini bu kadar kötü bir noktaya sürükleyenleri, iki bağımsız yanyana devleti savunacaklarını söyleyenlerin Kıbrıs Türk halkını ve KKTC’nin kurumlarını yerle bir etmelerini tarih yazacaktır.
Bilinmelidir ki Kıbrıslı Türkler kendi kurumlarını savunacaklar ve yargı bağımsızlığının sorgulanabilir bir noktaya taşınmasına izin vermeyeceklerdir.
Kıbrıs Türk halkı dünyalı olarak barış ve huzur içinde yaşayacak günleri kendi iradesiyle yaratacaktır. Bu da BM parametreleri çerçevesinde varılacak federal bir çözümle olabilecektir.
Türkiye’yi yönetenler, 2004 referandumda Kıbrıslı Türklerin eveti ile ekonomilerinin önünün açıldığını, dünyada barışı engelleyen güç olarak görülmekten kurtulduklarını, hatta bu nedenle yarım asır sonra BM Güvenlik Konseyine ve AKPA Başkanlığına seçildiklerini unutmamalıdırlar”