Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın 185. Maddesine dayanarak, Taksim ve Enosis’in kesinlikle yasaklandığını belirtti
Elcil: Çok geç kalmış bir uygulama
Elcil yaptığı açıklamada, Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarının anayasanın bu açık hükmü gereği, kuzeyde ayrı devlet yani taksimcilere yönelik vatandaşlık haklarını gözden geçirme uygulamasını çok geç kalmış bir uygulama olarak değerlendirdiklerini ifade etti.
Elcil, “Tüm Kıbrıslılara eziyet çektiren Taksimcilerle, Enosiscilere aynı uygulamanın yapılması şarttır. Kuzeyde Taksime çanak tutup, açık açık bunun propagandasını yapanlar da, güneyde hala daha Enosisi savunanlar da anayasal suç işlemektedirler” dedi
Elcil’in açıklamasının tamamı şu şekildedir:
Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın 185. Maddesi;
1. Cumhuriyetin ülkesi bir bütün olup parçalanamaz.
2. Kıbrıs’ın tamamen veya kısmen herhangi bir devletle birleşmesi veya ayrılığı güden bir bağımsızlık, konu haricidir.
Şeklinde kesin hüküm içermekte olup, Taksim ve Enosis kesinlikle yasaklanmıştır. Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarının anayasanın bu açık hükmü gereği, kuzeyde ayrı devlet yani taksimcilere yönelik vatandaşlık haklarını gözden geçirme uygulamasını çok geç kalmış bir uygulama olarak değerlendirmekteyiz.
Geçtiğimiz yıl konu ile ilgili yaptığımız açıklamaya rağmen taksimi açık açık ifade eden Ersin Tatar’a kutlama mesajı yollayıp, özel görüşmede bulunan Sn. Nicos Anastasiades’in Kapalı Maraş konusunda yaşananlardan dolayı böyle bir adım atması samimiyetten uzaktır.
1949 Cenevre Sözleşmelerine rağmen, Türkiye’nin adanın kuzeyine sistematik nüfus taşıyarak demografik yapının değiştirilmesine ve Türkiye’nin kolonisi yapılmasına ses çıkarmayan Sn. Anastasiades’in, Kıbrıslı Türklerle evlenenlerin çocuklarına Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği vermekten siyasi nedenlerden dolayı kaçınırken, Kapalı Maraş konusunda tepki vermesini siyasi şov olarak değerlendiriyoruz.
Bununla birlikte, tüm Kıbrıslılara eziyet çektiren Taksimcilerle, Enosiscilere aynı uygulamanın yapılması şarttır. Kuzeyde Taksime çanak tutup, açık açık bunun propagandasını yapanlar da, güneyde hala daha Enosisi savunanlar da anayasal suç işlemektedirler. Bu kişilere yönelik sadece vatandaşlık haklarının gözden geçirilmesi değil, aynı zamanda devlete karşı anayasal suç işlediklerinden dolayı yargı yolu da açılarak, uluslararası anlaşmalara saygı gösterilmesi sağlanmalıdır.
Kıbrıs Cumhuriyeti Garanti Antlaşması Madde 1’de de belirtildiği gibi:
“Kıbrıs Cumhuriyeti bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve güvenliğinin idamesini ve aynı zamanda anayasasına riayet edilmesini sağlamayı taahhüt eder.
Kıbrıs Cumhuriyeti herhangi devlet ile, tamamen veya kısmen, herhangi bir siyasi ve iktisadi birliğe katılmamayı taahhüt eder. Bu itibarla herhangi bir diğer devlet ile birleşmeyi ya da adanın taksimini doğrudan doğruya veya dolayısıyla teşvik edecek her nevi hareketi yasak ilan ederler”
Türkiye, Yunanistan ve İngiltere, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörüdürler ve Londra–Zürih Anlaşmalarının yürürlükte kalmasından sorumludurlar.
Bu gerçeklerden hareketle, özellikle Türkiye’nin ülkemizin bölünüp parçalanmasına çanak tutanları desteklemesi ve teşvik etmesi, uluslararası hukukun açık ihlalidir. Altına imza koyduğu anlaşmalara saygı göstermeyenlerin, hukukun gücü yerine güçlünün hukukunu dayatması, provakasyon ve savaş demektir.
Kıbrıs’ta yaşayan toplumlar olarak kanımız ve gözyaşımızla çok bedeller ödedik. Aynı şöven, ırkçı ve bölücülerin adamızı tekrardan kana bulamalarına asla izin vermeyeceğiz. Bu çerçevede, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bölmek (taksim) veya başka ülke ile birleştirmek (Enosis) gayreti içinde olup, bizi yıkıcı maceralara sürükleyenlerin işlediği anayasal suç, en ağır şekilde karşılık görmelidir.