Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, Elektrik Kurumu’nun yaptığı ve kamuoyundan gizlenen tahlil sonuçlarına göre son alınan akaryakıtın kirli olduğunun çıktığını ve halk sağlığının bilerek tehlikeye atıldığını söyledi
Özersay: Kötü yönetimin tek sorumlusu Arıklı değildir, tüm Bakanlar Kurulu’dur
Elektrik Kurumu’nun aldığı akaryakıtın yanması ve kokusundaki farkı bölge insanının ve kurumun çalışanlarının kolaylıkla fark ettiğini anlatan Özersay, televizyon programına katılarak gündemi değerlendirdi.
Özersay, uzun bir süredir kuzey sahili üzerinde havada asılı duran, çevre kirliliği yaratan böyle bir leke görülmediğini belirtti. Oluşan bu lekenin kullanılan yakıtla ilişkili olduğunun aşikar olduğunu dile getiren Özersay, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“kısa bir süre önce teyit ettiğimiz bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Kurumun kendi içinde yaptırdığı tahlillerde son alınan yakıtın belirlenen oranların üstünde değerlere sahip olduğu ortaya çıktı.
Bize gelen verilere göre; tahlil sonuçları akaryakıtın mevzuata göre 1 milyon Türk Lirası ceza verilmesi gereken kirlilikte çıkmıştır. Şu hatırlatmayı yapmak istiyorum; bu tahlilleri kendileri yaptırdılar. Sonuçlarını da biliyorlar ama yönetim kurulunun bazı üyeleriyle bu bilgileri paylaşmıyorlar.
Şu anda zehirleniyoruz ve kurumu elinde tutanlar da bunu biliyorlar. Bilmesine rağmen, bile isteye bizi zehirliyorlar. Zehirlenmek, ölmek istemiyoruz. Bölge insanı da bunu daha çok hissediyor.
Bu konuda ortaya koyulacak siyasi irade çok önemlidir. Bu kötü yönetimin tek sorumlusu Erhan Arıklı değildir, tüm Bakanlar Kurulu’dur.”
“Biz hükümetteyken verdiğimiz sosyal sigorta prim desteği devam ettirilmelidir”
Asgari ücretin belirlenememesi konusunda gelen soruyu da yanıtlayan Kudret Özersay, şu anda en büyük problemin hükümetin konunun üstünde ciddiyetle durmaması olduğunu belirtti.
HP Genel Başkanı, “Asgari ücretle çalışan insanlar açısından verilen ücret bizim dönemimiz dahil her zaman yetersiz olmuştur. En büyük problem hükümetin konuya yaklaşımıdır, üzerinde durup sonuçlandırmamasıdır. Bu durum insanların yarasını daha da derinleştiriyor.
İşverenler de çok ciddi bir problem yaşıyor. Bu problemin çözümü için, biz görevdeyken, Sosyal Sigortalar primini biz karşıladık. Daralan iş hacmi nedeniyle biz bunu karşılamazsak işsizliğin çok artacağını düşündük. Bu üçlü koalisyon hükümeti ise bu konuda maalesef hep bir geriye gidiş yaşadı.
Bizim verdiğimiz bu desteği de kaldırırlarsa küçük işletmeler hiç ayakta kalamayacaklar. O nedenle sosyal sigorta prim desteği talebi haklı bir taleptir. Maliye şunu görmelidir; bu kurumları ayakta tutamazsanız kısa bir süre sonra bugün gelir hanesine yazılan vergilerin çok daha azı toplanabilecek.
Asgari ücret konusunda işçi ve işverenin anlaşması son derece olumludur, ancak bu uzlaşı bir şarta bağlanmış. Bu şart işçi-işveren arasında değil devlete bağlanmış bir şart. Dolayısıyla tam bir uzlaşı olabilmesi için devletin de onay vermesi gerekiyor” diye konuştu.
“Çarşının canlanabilmesi için askerlerin çarşı izinleri yeniden başlamalı”
Halkın Partisi olarak düzenli esnaf ziyaretleri yaptıklarını aktaran HP Lideri Özersay, kapalı geçen süreçte esnafın kurtarıcısının ülkede kalan öğrenciler olduğunu bizzat esnaftan dinlediklerini belirtti.
Artık askerlerin çarşı izni olmadığının altını çizen Özersay, “Çarşı izinlerinde alışveriş yapılırdı ve esnafta bir para dönerdi. Bu konuda ciddi bir daralma olunca, memleketine dönmeyen öğrencilerin desteğiyle esnaf ayakta kaldı.
Esnaf doğal olarak ‘Askerin çarşı izni konusu tekrar gündeme gelecek mi’ diye soruyor. Tedbir alınarak bu izinler geri verilmeli. Eğer siz hep kapatma yoluyla hareket ederseniz ekonomi çökecektir.
Ruhunu teslim etmiş bir hükümetin ne asker izinleri konusunda ne öğrencilerin ülkeye gelişi konusunda herhangi bir hazırlığı yapabileceğini düşünmüyorum” ifadesini kullandı.
“Vatandaşın seçim yaparken ‘kriz yönetebiliyor mu’ diye düşünmesi lazım”
Kudret Özersay, dünyada yaşanan iklim değişikliğinin, sebep olduğu sellerin, orman yangınlarının, denizlerdeki müsilajın, şu anki ve olabilecek diğer pandemilerin daha iyi bir kriz yönetimini zorunlu kıldığını anlattı.
Vatandaşın seçim yaparken ‘krizleri yönetebiliyor mu’ diye de bakmak zorunda olduğunun altını çizen HP Genel Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkede, soğuk kanlı davranıp hızlı bir karar alıp uygulayan mekanizması olması lazım. Gelecek olan parti yakınlarınızı işe alıyor olabilir ama yönetemediği kriz sevdiklerinizin ölümüne yol açabilir. Bunu unutmamak zorundayız. Halkın Partisi olarak halkı düşünerek, o refleksle adımlar attık.
Bunlardan biri İmar Planı’ydı. İmar Planı’nın elbette eksikleri vardı ama belediyeler de Ekonomik Örgütler Platformu da bir çeşit ‘yetmez ama evet’ demişlerdir. Hiçbir planlama olmamasından iyidir demişlerdir.
Dönemin Başbakanı Sayın Tatar, önüne gelmesine rağmen imzalamamıştır. UBP o planlamanın yapılmamasına neden oldu. O bölgeden müteahhitler ve İskele Esnaf ve Zanaatkarlar Odası açıklama yapıyor ve ‘Önümüzü göremiyoruz, yürürlükteki mevzuat nedir, nereye doğru gideceğimizi bilemiyoruz’ diyor.
Planlamadan kaçınırsak, ülkenin geneline yönelik planlamalar yapıp yürürlüğe koymazsak harika villalarınız olacak ama lağım kokusundan duramayacaksınız. Otelleriniz olacak ama yoğun yağış olduğunda neye uğradığımızı şaşıracağız. Değişen iklim koşullarını da düşünerek yaşanabilecek krizlerle ilgili önlem alarak ilerlemek artık zorunluluk olmuştur.”