Halkın Partisi (HP) Milletvekili Jale Refik Rogers, 18 aydır salgınla yaşandığını ve çocukların çok uzun bir zamandır yüz yüze eğitimden mahrum kalmış durumda olduğunu hatırlatarak okulların yüz yüze eğitime mutlaka başlayıp devam etmesi gerektiğinin altını çizdi
Rogers: Topluma da görevler düşüyor
Bir televizyon programına katılarak soruları yanıtlayan Rogers, bütün uzmanların görüş birliği sağladığı yaklaşımı referans göstererek; “Okullar en son kapanmalı ve ilk önce açılmalı” diye konuştu. Okulların açık kalması için hükümete olduğu kadar topluma da görevler düştüğünü belirten Rogers şu ifadeleri kullandı:
“Maalesef üzülerek görüyoruz ki; her yer açılırken okullar bir türlü açılamadı. Muhalefet olarak biz bu noktada hükümete ciddi baskı yapmaya çalıştık ama sesimizi duyuramadık. Yüz yüze eğitimden mahrum kalmanın getirisi olarak farklı yaş gruplarında farklı sorunlar ortaya çıktı.
Küçük yaşta çocuklar okuma-yazmayı öğrenme konusunda sıkıntılar yaşarken daha büyük yaştaki çocuklar sosyal ve psikolojik sorunlar yaşadı. Ülkemiz, dünyadaki 175 ülkeden yüz yüze eğitimi en az yapan gelişmemiş 25 ülke arasında yerini aldı.
Şu anda öyle bir noktadayız ki; her yer fazlasıyla açılmış, ‘yeni normali’ bırakıp ‘eski normale’ dönmüş durumdayız. Denetim eksikliğiyle birlikte Covid-19 önlemlerinin birçok yerde uygulanmadığını da görüyoruz.
Çocukların bundan sonraki dönemde yüz yüze eğitimden mahrum kalması düşünülemez. Hükümetin üstüne düşenler olduğu gibi, velilerin ve çocukların yapması gerekenler var. Toplum olarak okulların açık kalması için mücadele vermemiz gerekiyor.”
“Bakanlık herkesi aşılanmaya teşvik etmeli”
“Eğitim Bakanlığı’nın altyapı çalışmalarıyla ilgili bazı hazırlıkları eksik bıraktığı aşikâr” diyen Rogers, Girne’de Lapta Yavuzlar Lisesi’ni örnek vererek, bazı sınıfların yıkılan tavanları olduğunu ve kullanılamayacak durumda olduğunu kaydetti.
Bu tür eksiklikleri gidermek için ilgili hızlı adımlar atılması gerektiğine işaret eden Rogers, okullarda pandemiden korunmak için yapılması gerekenlerin net olduğunu, bunların Sağlık Bakanlığı ve Eğitim Bakanlığı aracılığıyla okullara detaylı anlatılması gerektiğini anlattı.
Rogers şöyle devam etti:
“Pandemiyle mücadele için maske-mesafe ve hijyene ilave olarak son bir yıldır aşı da var. Okullarda sürekliliği sağlamak için en önemli unsur, mümkün olduğunca herkesin aşılanması. Bu noktada Sağlık Bakanlığı oldukça geri kalmış durumda. Suspus oturuyorlar, insanları aşıya teşvik edecek herhangi bir adım atılmıyor. Sadece ‘Gidin aşı olun’ deniliyor. Bir yandan da bilgi kirliliği var. Halkın, velilerin aklı çok karışmış durumda ve Sağlık Bakanlığı bunu gidermek için de pek bir şey yapmıyor.
Sınıflarda maske kullanmak ve semptom gösteren kişilerin okula gitmemesi çok önemli olacak. Delta virüsüyle birlikte aşılanan kişilerin de devamlı olarak kapalı alanda maske takmaları daha önemli bir unsur haline geldi. Çünkü delta virüsü diğer varyantlardan daha hızlı bulaşıyor.
Bulunduğumuz ortamlarda havalandırma çok önemli. İklimimizi düşündüğümüzde ülke olarak çok şanslıyız bu konuda. Okullarda camların hepsini açarak veya açık havada ders yapılmasını teşvik etmek önemli olacak.”
“Ciddi bir fırsat eşitsizliği yaratıldı”
İlk vaka çıktığı an ‘Okulları kapatalım, yüz yüze eğitime devam etmeyelim’ demenin kabul edilebilir olmadığına değinen Jale Refik Rogers, geçen bu süreçte eğitimde ciddi bir fırsat eşitsizliği oluştuğunu ifade etti. Rogers, “Özellikle devlet okullarında tableti, interneti olmayan, okula gitmediği için çalışmaya gönderilen çocuklar var. Bundan sonrası için elbirliğiyle okulların nasıl açık kalacağına kafa yormalıyız.
Eğitim Bakanlığı bir kılavuz çıkararak sorumluluğun büyüğünü okul idaresine yüklediler. Eğitim Bakanlığı’nın okulları Covid19 önlemlerini alma noktasında desteklemesi ve denetlemesi gerekiyor. Bununla beraber herkesin bir seferberlik uygulaması gerekecek” dedi.
“14 veya 21 günde bir test yeterli değil”
Hükümetin tam da okullar açılacakken testlerle ilgili attığı adımla başka bir karmaşa yarattığını aktaran Rogers, şunları söyledi:
“Testlerle ilgili bir tartışmaya neden olunarak, bütün yaz uygulanan yaygın test sisteminden geri adım atılarak, ‘Artık bu kadar çok test yapmaya ihtiyacımız yok’ denildi. Okulların açılacağı döneme yaklaşırken bu yapılanın çok yanlış bir adım olduğunu düşünüyorum.
Dünya Sağlık Örgütü’nün kılavuzlarına da baktığınızda özellikle okul, yaşlı bakımevi gibi daha çok insanın bir arada olduğu mekanlar daha fazla risk barındıran, öncelikli taranması gereken mekanlar olarak belirtiliyor.
Okullarımızda aşılı öğretmenlerden 21 gün veya 14 günde bir test isteniyor. Net sayı söyleyemiyorum çünkü Resmî Gazete’de her ikisi de yazıyor. Özellikle kalabalık sınıfları olan devlet okullarında aşılı bile olunsa 14 veya 21 günde bir test yapılması yeterli değildir.
Testlerin haftada bir yapılması, aşısız kişilerden de 3 günde bir istenmesi gerekiyor. Özel okulların bazıları Sağlık Bakanlığı’nın kararlarına rağmen daha sık test talep edeceklerini açıklamaya başladılar. Yüz yüze eğitimin sürdürülebilir olması için bu taramaların sık sık yapılması şarttır”