EkonomiKıbrısManşetSağlık

Rahvancıoğlu: Sokak tecrübemizin avantajını yaşıyoruz






Bağımsızlık Yolu Genel Sekreter Yardımcısı ve Lefkoşa Milletvekili adayı Münür Rahvancıoğlu, izledikleri emekçiden yana politikanın bir saldırı politikası olmadığını belirterek, sınıf mücadelesinin emeğin değil sermayedarın mücadelesi olduğunu vurguladı.

Sokak tecrübemizin avantajını yaşıyoruz

Özgür Web TV’de yayınlanan Seçim Özel programında Pınar Barut’un sorularını yanıtlayan Rahvancıoğlu, seçim tecrübesi olmayan bir parti olmalarına rağmen en büyük avantajlarının, hep adanmış ve hiçbir beklentisi olmadan özveri ile çalışan bir ekipleri olmaları olduğunu söyledi.

Rahvancıoğlu, “Hepimiz başka işlerimizin yanında bu seçim süreciyle ilgili görevlerimizi yerine getiriyoruz. Reklamcı ve basın yayındaki arkadaşlarımızın dışında hiç birimizin böyle bir tecrübesi daha önce yok. Özveri inanç ve adanmışlığımızın yanında sokak tecrübemizin avantajını yaşıyoruz” dedi.

Rejim partileri seçim süreçleri bittiği zaman uyuklamaya başlıyor

Yıllardan beri siyasal süreçlerin içinde olduklarını ve siyasetin de bir bütün olduğuna inandıklarını ifade eden Rahvancıoğlu, rejim partilerinin seçim süreçleri bittiği zaman uyuklamaya başladığını, halktan gelen tepkilerle iş yaptıkları veya yapamadıkları, icraatlarıyla ilgili gelen eleştirileri de duymadıklarını belirtti.

“Fakat bu partiler seçim zamanı geldiğinde dolunay görmüş kurt adam gibi hepsi birden canlanıyor” diyen Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu’nun zaten sokakta devam eden bir tempoları, seçimle birlikte bunu hızlandırdıklarını kaydetti.

Rahvancıoğlu, “Bu ilk seçimimiz ve bu bizim için bir maratondur, yüz metre koşusu değildir” dedi.

Muhalefet Programı bir buçuk yıl içinde hazırlandı

Partilerinin için bir ‘büyük patron’ olmadığını, esnaflar var serbest çalışanlar bulunduğunu kaydeden Rahvancıoğlu, bu kişilerin de sorunları bire bir yaşayan insanlar olduğunu belirtti.

Rahvancıoğlu, “Hastanede ilaç bulamayan, okulda kayıt parası olmayan yani kısacası sorunları bire bir yaşayan insanların ihtiyaçlarından oluşan bir muhalefet programı hazırladık ve bunu uzman görüşleri ile hukuki ve teknik olarak harmanladık. Muhalefet programı bir buçuk yıl içinde hazırlandı. Program, bu sorunları yaşayanlar ve sorunlara çözüm üretebilecek olanların harmanladığı bir metin olarak ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.

Bu ülkenin daği taşsı ‘Sen vatandaş olmalısın’ diyor

Özellikle seçim zamanları yaklaştığında ‘oy’ almak amaçlı dağıtılan vatandaşlıklar konusunda da ciddi çalışmaları olduğunu belirten Rahvancıoğlu, vatandaşlık meselesinin memleketin hassas meselelerinden biri olduğunu, bu meseleyi de Vatandaşlık Yasası veya diğer boyutlarıyla konuşmadan çözülemeyeceğini savundu.

Rahvancıoğlu, “Biz yabancı uyruklu olup da ülkeye gelen ya da belli bir süre bu ülkede çalışma ya da oturma izniyle bulunan kişilere, bir süre sonra bu ülkenin dağı taşı ‘sen vatandaş olmalısın’ diyor. Ülkedeki sistem size bunu söylüyor ama bu sahte bir umuttur çünkü vatandaş olduğunda yaşadığı sorunlar çözülmüyor. Her yanı mayınlı olan bu sistem sizin hiçbir sorununuzu çözmüyor” dedi.

Vatandaş olanın ihtiyat sandığı yatırımı var ama olmayanın yok

İşten çıkarılan 2 kişiden birinin sigortadan işsizlik yardımı alırken, diğerinin alamamasını örnek olarak veren Rahvancıoğlu, işsizlik maaşı alamayan o emekçinin, ‘çünkü sen vatandaş değilsin’ cevabını aldığını belirtti.

Rahvancıoğlu, “Vatandaş olanın ihtiyat sandığı yatırımı var ama olmayanın yok. Bu Anayasa’ya da aykırıdır.  Bizim parti programımızda da olan bir noktayı hemen söyleyeyim. İşsizlik sigortası ile işsizlik maaşı iki farklı şeydir. İşsizlik sigortası sizin vatandaş olup olmadığınıza bakılmaksızın yatırdığınız priminin karşılığıdır. Ama işsizlik maaşı vatandaşına devletin iş bulamadığında ödemesi gereken tutardır. Ülkedeki sistem insanlara vatandaş olmalısın diye bağırıyor çünkü vatandaş olmadığında uğrayacağı bir haksızlık karşısında iyi muamele göremiyor.” dedi.

Geçmişte CTP’nin ve HP’nin hazırlamış olduğu ama hiç kimsenin görmediği bir vatandaşlık yasası var

Bu insanların bu muamelelere uğramamak için de vatandaş olmak istediğini yoksa kimsenin ülkesinde otururken, ‘hadi ben gideyim vatandaş olayım’ demeyeceğini vurgulayan Rahvancıoğlu, devletin ’biz  bu insanlara nasıl bir muamele yapıyoruz ki vatandaş olmak istiyorlar’ sorusunu kendisine sorması gerektiğini hatırlattı.

Rahvancıoğlu, “Geçmişte CTP’nin ve HP’nin hazırlamış olduğu ama hiç kimsenin görmediği bir Vatandaşlık Yasası var. Bu yasalar hazırlanmışsa neden Meclis gündemine gelip tartışılmadı, onu ayrıca tartışırız ama çağdaş bir vatandaşlık yasası yapılması lazım. Biz de bunu destekliyoruz. Hak eden olsun hak etmeyen olmasın ve bunu da yasa belirlesin diyoruz.” ifadelerini kullandı.

İnsanlar partilerin Bakanlıkların kapısına yüz sürmek zorunda kalıyor ve oy deposu olarak görülüyor

Bakanlar Kurulu’nun da hiçbir koşulda ‘istisnai vatandaşlık’ yapamamasının ve bunun uzmanlar tarafından belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Rahvancıoğlu, yıl kriteri, hukuk kriteri, bir de ada ülkelerinde uygulanan nüfus kotası kriteri olması gerektiğini savundu.

Rahvancıoğlu, “Nüfus artışını kontrol edebilmek için bu kriterler çok önemlidir. Nüfus kotası dolunca o kişinin vatandaşlığı bir sonraki yıla kalabilir mesela. Böylece insanlar oturup bakar ve vatandaş olmak için ne yapması gerektiğini görür ve kimseye minnet etmeden hareket eder. Ama mevcut yapıda insanlar partilerin bakanlıkların kapısına yüz sürmek zorunda kalıyor ve oy deposu olarak görülüyor” dedi.

Nüfus yapısının değiştirildiğini ve asimilasyonun arttığını görüyoruz

Rahvancıoğlu, çağdaş bir vatandaşlık yapılmasına karşı çıkanların olduğunu, bu kişilerin de Bertan Zaroğlu’nun vatandaş yapıldığı düzeni savunanlar olduğunu söyleyerek, Bağımsızlık Yolu olarak derhal bu ülkeye kimlikle girişin durdurulmasını istediklerini de belirtti.

“Bu ülkede işsizlik bitene kadar var olan çalışma izinleri dışında yeni izinler verilmemesini istiyoruz” diyen Rahvancıoğlu, “Eğer teknik anlamda elzem bir çalışma izni olursa da bununla ilgili iki yol izlenmesini istiyoruz; Birincisi mülteciler arasından bu teknik bilgiye sahip insan varsa ona öncelik verilsin, bir diğeri ise orta vadede bu sorunu çözmek için mesleki teknik eğitimin geliştirilsin. Nüfus yapısının değiştirildiğini ve asimilasyonun arttığını görüyoruz ve insanların hukuk dışı bir muamele yaşamasını istemiyoruz” ifadelerini kullandı.

Kendimizi emekten ve emekçiden yana görüyoruz

“Bu ülkede hükümet olabilirsin ama iktidar olamazsın” diyen Rahvancıoğlu, bunu her alanda ve hem siyasi hem ekonomik hem de sosyal hayata yansıma anlamında söylediklerini kaydetti.

Rahvancıoğlu, “Toplumda genel olarak sol deyince federasyon ve Kıbrıs’ta çözümü savunan bir anlayış var ama biz bunu emek ve sermaye çelişkisi anlamında görüyoruz ve kendimizi de emekten ve emekçiden yana görüyoruz. Kendi maddi çıkarlarından dolayı sorunların çözümünü engelleyen sermaye ve iktidar odaklarını deşifre edeceğiz diyoruz” dedi.

Bu saldırıyı onlar başlattı bizim çağrımız buna bir yanıt vermenin zamanı geldi çağrısıdır

Toplumun gücünü desteğini yanlarına almak için mücadele ettiklerini belirten Rahvancıoğlu, bunun da bir saldırı politikası olmadığını, sınıf mücadelesinin emeğin değil sermayedarın mücadelesi olduğunu vurguladı.

Rahvancıoğlu, “Eğer marketlerdeki fiyatlar dövizdeki oynamayla bir günde yükselirken döviz düşünce inmiyorsa temel sorun budur ve bu sorundan kaçan herkes sermayeden yana olur. Bu saldırıyı onlar başlattı bizim çağrımız buna bir yanıt vermenin zamanı geldi çağrısıdır” dedi.









Başa dön tuşu