Kıbrıs Türk Tabipler Birliği (KTTB), kanserin önlenmesi amacıyla toplumun sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmesine yönelik eğitim çalışmalarının artırılması; bu amaçla eğitim müfredatına uygun bilgilerin eklenmesinden başka, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, medya, yerel yönetimler ile iş birliğine gidilmesi gerektiğini vurguladı
KTTB: Toplumun düzenli fiziksel aktivite yapabileceği alanların artırılması gerekir
KTTB, toplumun düzenli fiziksel aktivite yapabileceği alanların ve yaşam şeklinin geliştirilmesi için güvenli yürüyüş parkurları, spor alanları ve bisiklet yollarının artırılması gerektiğini de ifade etti.
Kıbrıs Türk Tabipler Birliği, 4 Şubat Dünya Kanser günü nedeniyle yayımladığı mesajda, okulların kantinlerinden başlayarak, gıda üretilen, işlenen ve satılan tüm alanlarda gıda güvenliğinin ve halkın sağlıklı beslenme alışkanlıklarının sağlanması için gerekli düzenleme, denetleme ve eğitim çalışmaları yapılması gerektiğine dikkat çekti.
“Tütün ve alkolün zararlı kullanımı birçok kronik hastalık gibi kansere de yol açmaktadır. Bu amaçla insanlarımızın bu zararlı alışkanlıklara hiç başlamaması, başlamış olanların bırakması için çalışma yapılmalıdır, olanaklar artırılmalıdır. Ülkemizde halen yürürlükte olan ve denetimsizlik nedeni ile uygulanmayan Tütün Ürünlerinin Zararlarından Korunma ve Denetim Yasası bir an önce tadil edilerek uygulanmalıdır” denilen açıklamada, kansere yol açan kronik virüs enfeksiyonlarına karşı aşıların rutin uygulamaya girmesi gerektiği de ifade edildi.
“Rahim ağzı kanseri rutin aşı takvimimize alınmalı”
“Rahim ağzı kanseri etkeni HPV’ye karşı aşı, rutin aşı takvimimize dahil edilerek derhal uygulamaya girmelidir” vurgusu yapılan açıklamada, bazı kanserlerin erken tanısının mümkün olduğu ve bu amaçla programlar bulunduğu belirtildi.
Açıklamada, bu tür kanserler açısından risk grubundaki kişilerin tümünü kapsayacak şekilde geniş kapsamlı erken tanı ve tarama faaliyetleri başlatılması gerektiği de ifade edildi.
KTTB açıklamasında “Ülkemizde hangi bölgede hangi kanserlerin yaygın olduğu, hangi yaş grubunda ve cinsiyette hangi kanserlerin görüldüğü, kanser insidans ve prevalansımızın ne olduğuna dair güvenilir veriler ede edebilmek amacı ile başlatılan kanser kayıt ve izleme çalışmalarının yasal zemininin geliştirilerek devamının sağlanması elzemdir. Ancak bu veriler ışığında kendi ülkemizin doğru kanser politikalarını oluşturmak mümkün olabilecektir” ifadesi yer aldı.
“Kanserden ölümlerin yaklaşık üçte biri tütün kullanımı, obezite, düşük meyve ve sebze tüketiminden”
Kanserden ölümlerin yaklaşık üçte birinin tütün kullanımı, obezite, alkol kullanımı, düşük meyve ve sebze tüketimi ve fiziksel aktivite eksikliğinden kaynaklandığı belirtilen açıklamada, “4 Şubat Kanser Günü, Uluslararası Kanser Kontrol Birliği’nin (UICC) bir girişimidir ve kanserle mücadele kapasitesini geliştirmeyi ve birlikte mücadele etmeyi, küresel kanser yükünü azaltmayı, daha fazla hakkaniyet sağlamayı ve kanser kontrolünü dünya sağlık ve kalkınma gündemine entegre etmeyi amaçlamaktadır” denildi.
“Kanser dünya çapında önde gelen bir ölüm nedeni”
Kanserin, dünya çapında önde gelen bir ölüm nedeni olduğu ve 2020 yılında dünyada yaklaşık 10 milyon kansere bağlı ölüm gerçekleştiği kaydedilen açıklamada, 2020’de yeni tanı konulan kanser vakaları açısından dünyada en sık saptanan kanserlerin şunlar olduğu yer aldı:
“Meme (2.26 milyon vaka); akciğer (2.21 milyon vaka); kolon ve rektum (1.93 milyon vaka); prostat (1.41 milyon vaka); cilt (melanom dışı) (1,20 milyon vaka); ve mide (1.09 milyon vaka).”
“Kansere ne sebep olur?”
Kanserin genellikle bir kişinin genetik faktörleri ile kansere yol açabilen bir grup dış etkenin etkileşimi sonucu oluştuğu kaydedilen açıklamada şu bilgiler yer aldı:
“Kansere neden olabilen dış etkenler 3 kategoriye ayrılmıştır: Ultraviyole ve iyonlaştırıcı radyasyon gibi fiziksel kanserojenler; asbest, tütün dumanı bileşenleri, aflatoksin (bir gıda kirleticisi) ve arsenik (bir içme suyu kirleticisi) gibi kimyasal kanserojenler; ve belirli virüslerden, bakterilerden veya parazitlerden kaynaklanan enfeksiyonlar gibi biyolojik kanserojenler”.
Kanser görülme sıklığının yaşla birlikte çarpıcı bir şekilde arttığı belirtilen açıklamada bunun büyük olasılıkla, yaşla birlikte artan belirli kanserler için risklerin birikmesinden kaynaklandığı ve genel risk birikiminin yanı sıra kişi yaşlandıkça vücuttaki hücresel tamir mekanizmalarının daha az etkili olma eğiliminin de söz konusu olduğu ifade edildi.
“Kanser için risk faktörleri”
Tütün kullanımı, alkol kullanımı, sağlıksız beslenme, fiziksel hareketsizlik ve hava kirliliğinin kanser (ve diğer bulaşıcı olmayan hastalıklar) için risk faktörleri olduğu belirtilen açıklamada, bazı kronik enfeksiyonların kanser için risk faktörleri olduğu kaydedildi:
Açıklamada, “2018’de küresel olarak teşhis edilen kanserlerin yaklaşık %13’ü, Helicobacter pylori, insan papilloma virüsü (HPV), hepatit B virüsü, hepatit C virüsü ve Epstein-Barr virüsü dahil olmak üzere enfeksiyonlara bağlanmıştır” ifadesi yer aldı.
“Kanserlerin yüzde 30 ile yüzde 50’si önlenebilmektedir”
Günümüzde risk faktörlerinden kaçınılarak ve mevcut kanıta dayalı önleme stratejileri uygulanarak kanserlerin %30 ila %50’sinin önlenebildiği kaydedilen açıklamada, kanserin erken teşhisi ve kansere yakalanan hastaların uygun tedavi ve bakımı ile de kanser yükünün azaltılabildiği; şu anda birçok kanserin erken teşhis edilmesi ve uygun şekilde tedavi edilmesi durumunda iyileşme şansının yüksek olduğu vurgulandı.
Kanser riski şunlarla azaltılabilir:
Açıklamada, kanser riskinin azaltan bilgiler de şu şekilde verildi:
“Tütün kullanmamak; sağlıklı bir vücut ağırlığını korumak; meyve ve sebzeler de dahil olmak üzere sağlıklı bir diyet yemek; düzenli olarak fiziksel aktivite yapmak; alkolün zararlı kullanımından kaçınmak; aşının önerildiği bir gruba dahilseniz, HPV ve hepatit B’ye karşı aşı olmak; ultraviyole radyasyondan kaçınmak (esas olarak güneşe ve suni bronzlaşma cihazlarına maruz kalmaktan kaynaklanır); sağlık hizmetlerinde radyasyonun güvenli ve uygun kullanımını sağlamak (tanı ve tedavi amaçlı); Iyonlaştırıcı radyasyona mesleki maruziyeti en aza indirmek; radon (binalarda, okullarda ve işyerlerinde birikebilen, uranyumun doğal bozulmasından oluşan radyoaktif bir gaz) dahil olmak üzere dış ortam hava kirliliğine ve iç mekan hava kirliliğine maruziyeti azaltmak”.
“Ülkemizde kanser”
Ülkemizde kanser görülme sıklığı, dağılımı ve çeşitliliğine dair kanser kayıt birimi tarafından başlatılan çalışmaların gerekli yasal alt yapının geliştirilmemesi ve önemin verilmemesi nedeni ile istenilen düzeye ulaştırılamadığına dikkat çekilen açıklamada, “ Diğer taraftan sağlığa ayrılan kısıtlı bütçenin sarsıcı bir oranı kanser ilaçlarına harcanmasına rağmen ilaç teminindeki sıkıntılar devam etmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın kanser politikası kanseri önlemekten çok tedavi etmeye dayanmaktadır. Oysa koruyucu politikaların geliştirilmesi ve uygulanması ile günümüzde birçok kanser türünün önlenmesinin mümkün olduğu artık bilinmektedir. Aynı şekilde kanser yükünün azaltılması amacı ile tüm toplumu kapsayacak şekilde erken tanı ve tarama programlarının uygulanması da maalesef halen mümkün olmamıştır” ifadeleri yer aldı.