Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Sekreteri Avukat Mine Atlı, gazetemizin yazarlarından Basın Emekçileri Sendikası (Basın-sen) Başkanı Ali Kişmir‘e, yazdığı bir yazıdan dolayı 10 yıl hapis öngörülen Ceza davası açılmasını korku iklimi yaratılarak susturulmaya çalışılmamız olarak yorumladı
Atlı: Kişmir’e dava okuyarak burada korku iklimi yaratıp bizi susturmaya çalışıyorlar
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Atlı, Ali Kişmir’e okunan ceza davasının, Kişmir mahkum edilmese de ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu, Avrupa Insan Hakları Sözleşmesi‘nin 10. Maddesi uyarınca AİHM‘sinde tartışılan davalarda tutukluluk anından itibaren ihlalin başladığını hatırlattı.
Atlı, “Ali Kişmir’e dava okuyarak burada korku iklimi yaratıp bizi susturmaya çalışıyorlar. Bilmezler ki bu ülkenin insanları özgürlükleri için canlarını ortaya koydular. Onlar sus diye üstümüze geldikçe, bizler özgürlük diye haykıracağız” dedi.
Kişmir’in davaya konu olan yazısını paylaştı
Atlı daha sonra Kişmir’e dava açılmasına neden olan yazısını da “Kişmir’in yazısını aynen paylaşıyorum” diyerek paylaştı;
“Ankara’nın, son olarak siyasetimize ayar vermek için bazı UBP’li vekilleri çağırdığı yerin adı “Beyaz Ev” olabilir ancak siyasetimizi getirdiği konum açıkçası “Genel ev”dir!..
Evet, basiretsiz siyasilerimiz resmen siyasetimizi ve de irademizi pazarlık masasına yatırmış ve Ankara’nın çıkarlarına meze etmiştir, peşkeş çekmiştir!..
Ankara’nın işlettiği genel ev de siyasetin fahişeliğini üstlenmişlerdir!..
Biliyorum, bu ilk değil ama bu kadar açıktan yapılanca gerçekten de mide bulandırıyor!..
Üstelik tek ve ortak hedefleri, bu toplumun iradesi ile seçilmiş olan liderimiz Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı…
Ankara, gerçek anketi, yani sokağın sesini duyabiliyor…
Nabzı çok iyi ölçebiliyor!..
Üstelik bahsettiğimiz Ankara’daki iktidarı elinde tutan parti olan AKP, şu anda dünyanın belki de en iyi istatistik yapma becerisine sahip olan ilk 5 partisi arasındadır…
Hatta 18 yıldır iktidar olarak kalmayı başaran, başkanlık sistemini halk oylaması ile hayata geçiren, 80 anayasasını halkın onayı ile değiştirme becerisi gösteren AKP, belki de bahsettiğim listenin ilk sırasında yer almaktadır…
O nedenle Akıncı’nın açık ara önde olduğunu ve UBP-HP hükümeti bu şekilde devam ettikçe seçimin ilk turdan dahi bitmesinin mümkün olabileceğini görüyor…
Bu da Ankara’yı korkutuyor!..
Düşünsenize, “Ankara’ya rağmen, Ankara’nın istemediği Mustafa Akıncı, 7 adaylı bir cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turdan kazandı”…
Kıbrıslı Türkler için belki de iradesini gasp edenlere karşı böylesine bir sonuç tarihin en büyük cevabı olacaktır ama aynı şekilde Ankara için de tarihin en büyük yenilgisi sayılacaktır!..
Ankara’nın, Kıbrıslı Türklerin iradesi üzerindeki etkisi son bulacaktır…
Ve de artık genel eve çevirdiği adanın kuzeyinde kendine hizmet edecek siyasi fahişe bulamayacaktır!..
Çünkü toplum açıkça “Siyasi fahişelerinizi de istemiyoruz” diyecektir…
Ankara o nedenle bu kadar çok korkuyor…
Adanın kuzeyindeki hakimiyetini kaybetmeyi, varlığının sorgulanmasını ve Kıbrıslı Türklerin kendi ayakları üzerinde durmasını istemiyor!..
Sürekli bağımlılık pozisyonunda kalınmasını, “Yetiş ana” manşetlerinin atılmasını vs otur denilince oturan kalk denilince kalkan bir lidere sahip olunulmasını arzuluyor…
Akıncı resmen tek başına farklı kesimleri aynı noktada buluşturmayı başardı!..
“Akıncı seçilirse Türkiye ile ilişkiler kötüye gidecek”…
İşte birleştikleri nokta ve halka aktardıkları yalan algı bu!..
İşin gerçeği, Akıncı seçilirse Kıbrıslı Türkler tüm dünyaya “Biz buradayız, bu memleket bizim ve biz yöneteceğiz” mesajını verecektir…
Bağımlılıktan bir adım daha uzaklaşacak, birleşik Kıbrıs’a bir adım daha yaklaşacaktır…
Tüm korku işte tam da bundadır…”