GenelKıbrısManşet

Muhalefetin katılımcı mı yoksa domine eden mi olması gerekiyor?




Muhalefeti sadece “Meclis içi muhalefet” olarak dar bir kalıba sokmak doğru bir bakış açısı değil.

Muhalefet; Meclis içi/Meclis dışı muhalefet partileriyle, sivil toplum örgütleriyle, sendikalarıyla, aktivistleriyle, fırsat eşitsizliği yaşayan dezavantajlı kesimleri ve daha birçok yönüyle bir bütündür.

Ancak Meclis içi muhalefetin, sadece sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin “sokağa çıkıyoruz” çağrılarına eşlik eden, Meclis önündeki eylemlere kapıya çıkarak destek veren konumda olması da bir o kadar sakat bir durum oluşturuyor.

***

Muhalefetin, tüm bu örgütleri toplumun her kesimiyle birlikte sokağa döken, domine eden, başı çeken olması gerekmiyor mu?

Şu anda Meclis içinde olan muhalefet, hükümeti yapmak istediği halk düşmanı politikalar noktasında kilitleyen bir rol oynamaktan, toplumu donime edip kitleleri peşinden sürüklemekten oldukça uzak bir yerde duruyor.

Halkı sokağa dökemiyor,
Eylemlerin öncüsü olamıyor,
İktidarı birçok konuda frenleyemiyor,
Kitleleri konsolide edip peşinden sürükleyemiyor,
Hükümet edenlerin halk düşmanı yasaları geçirmesine engel olamıyor,
Ama aferin vekil sayısını yükselttik!

Yok!
Meclis kürsüsünde cılız bir ses yükseltmekle, sosyal medyadan paylaşım yapmakla, başka kesimler tarafından organize edilen eylemlere destek vermekle muhalefet misyonu tamamlanmıyor!

***

Bu ülkenin özellikle sol cehanı için Meclis içindeki tek muhalif güç olan CTP uzun süredir uykudaymış gibi davranıyor.

Birkaç vekilinin de sert açıklamaları olmasa, ülkede Meclis içi sol muhalefetten söz etmek neredeyse mümkün değil.

Kim çıkıyor sokağa?
SENDİKALAR/SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ/MECLİS DIŞI SOL PARTİLER

Kim gidiyor Bakanlıkların önüne?
SENDİKALAR/SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ/MECLİS DIŞI SOL PARTİLER

Kim örgütlü eylemler düzenliyor?
SENDİKALAR/SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ/MECLİS DIŞI SOL PARTİLER

Meclis’i dışarda yaptığı eylemle kim kilitliyor?
SENDİKALAR/SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ/MECLİS DIŞI SOL PARTİLER

Hele hele muhalefet ettikleri konuların asıl müsebbibi olan Ankara rejimiyle ilgili kısık bile sayılabilecek cümleler kurmuyor, Elçilik önündeki hiçbir eyleme fiziki katılım gösteremiyor.

***

Bütün bu maddi gerçekler gözümüzün önünde dururken, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman daha geçtiğimiz hafta “Belediye seçimleri ertelenemez, Anayasa’ya aykırıdır, daha önce Anayasa’yı çiğnediler, bu sefer izin vermeyiz” dediği halde, CTP yakın isimler her ihtimale karşı(!) hükümetin CTP’ye ve HP’ye getirdiği pazarlık teklifinin kabul edilmesi gerektiğini düşünüyor.

Neydi o teklif; “Hükümetin kendi kendine yapıp getirdiği, adına reform dediği fecaat ‘Belediyelerin Birleştirilmesi Yasa Tasarısı’nın geri çekilmesi ve Meclis’te muhalefetle birlikte tekrar çalışılması karşılığı, muhalefetin seçimleri 1 yıl ertelemek konusunda iş birliği yapması”

Erhürman’ın tavrı ortada, buna rağmen kim CTP’nin bu iş birliğine “evet” demesini neden ister?

Muhalefetin yetersiz görülen muhalif tavrını daha da güçsüzleştirmek ve hükümetle aynı masaya oturup pazarlık yaptı konumuna getirmek için mi?

Yani “Muhalefetin gücü yasayı geri çektirtmeye yetmiyor ancak pazarlıkla bunu yapabilir” dedirtmek için mi?

Madem öyle ne işi var CTP’nin muhalfette?

Bu baskıyı partiye oluşturmanın, “bir düşünelim” noktasına getirmenin alemi ne?

Yani CTP bunu yaparsa, “Aferin yasayı nasıl da geri çektirtti” mi olacak? Buna gerçekten inanan var mı?

***

Elbette tüm bunları parti daha iyi değerlendirip, enine boyuna tartışacaktır.

Ancak böyle bir pazarlık gerçekleşirse muhalefet, hali hazırda “yapılan eylemlere destek veren ve sosyal medyadan muhalefet yapan” konumunu daha da güçlendirecek ve vekil sayısını artırmaktan bir adım öteye gidemeyecektir.

Pınar Barut









Başa dön tuşu