Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Başkanı Üner Kutalmış, Nisan ayının gelmesiyle birlikte yeni tarifeyle hesaplanan Mart ayı elektrik faturalarının, hanelere bir yıldırım gibi düştüğünü belirterek, bireysel çıkarlar uğruna toplumsl faydnın yok edilmesine izin vermeyeceklerini vurguladı
Kutalmış: Bireysel çıkarlar uğruna toplumsal faydanın yok edilmesine izin vermeyeceğiz
Oda’dan yapılan yazılı açıklamada, zam açıklamasının yapıldığı günlerde Oda’nın halkı bu yönde bilinçlendirmek adına bir çalışma yaparak kamuoyu ile paylaşıldığı belirtilrek, bu çalışmada, 4 kişilik bir ailenin hayatını insani
koşullarda sürdürebilmesi için aylık azami 660 kW civarında elektrik enerjisine ihtiyaç duyduğunun tespit
edildiği vurgulandı.
“Faturaların yaklaşık 3 kat arttığı görüldü”
Oda’dan yapılan açıklamanın tamamı şu şekile:
“Buna bağlı olarak eski tarife ile 750 TL civarında gelen faturanın yeni tarife ile 1700 TL civarında olacağı hesaplanmıştı. Nisan ayına girilmesi ile birlikte hanelere gelen elektrik faturaları yapılan çalışmanın ne yazık ki teyidi niteliğinde olmuş ve faturaların yaklaşık 3 kat arttığı görülmüştür.
Dünya genelinde yaşanan petrol krizi sonrası yükselen petrol fiyatları, ülkemizde de akaryakıt fiyatlarına yansıyarak malumumuz haline gelmiştir. Bunun yanında, dramatik döviz artışları ile birlikte toplum zamlar altında ezilirken, halka ağır bir darbe de elektrik faturalarıyla gelmiştir. Siyasi iradenin bugüne dek farklı sebeplerle baskıladığı artışların, KIB-TEK’i içinden çıkılması imkânsız bir noktaya getirdiği apaçık ortadadır. Son aylarda gündem; “Petrol taşıyan gemi adaya geldi mi, gelecek mi?”, “Gemi limana geldi, acaba yakıt verecek mi, vermeyecek mi?” gibi sorularla meşgul olmuştur. Dünyanın çoğu ülkesinde halkların, elektrik enerjisinin nasıl üretildiğine dair bile fikri yokken; toplumumuz bu gibi sorularla karşı karşıya bırakılmaktadır.
“Halkımız 3-4 ay sonra karşılaşacağı zam ile ilk aydan tanışmıştır”
Böylesi bir dönemde KIB-TEK’i batma noktasına getiren ve halkımızı mağdur eden bu yönetim şekli artık sürdürülebilir değildir. Bizi bu noktaya herhangi bir çalışma yapmadan sorunları öteleyen, gerçekçi olmayan ve bilimden uzak popülist yaklaşımlar getirmiştir. İki yıldır sistemli bir şekilde artan petrol fiyatları sübvanse çalışması yapılmadan baskılanmış, son noktada kaçınılmaz olan zam, halkın farkı algılayamaması planlanarak tüketimin az olduğu bahar aylarında yapılmıştır. Ancak beklenen bahar, isim olarak gelse de cisim olarak 1 ay geç gelmiş ve izlenen politika istenilen sonucu vermemiştir.
Halkımız da böylece, yaz aylarında iklimlendirme cihazlarının ağırlıklı kullanımı ile, 3-4 ay sonra karşılaşacağı zam ile ilk aydan tanışmıştır.
Hâlbuki bu zam sübvanse edilemiyor ve bunla ilgili bir kaynak yaratılamıyor iseydi, artışlar olduğu sürece yapılmalı, 2021 yılı içerisinde bitmeli ve bunun etkilerinin piyasaya yansıması izlenmeliydi. Buna bağlı olarak asgari ücret ve hayat pahalılığı oranları bu oranda belirlenip artmış olsaydı şu anki kaos ortamı da bu denli olmayacaktı. Topyekûn yapılan bu zammın yarattığı koşulların, ülkeyi yaşanılması çok güç hale getirdiği aşikardır.
Gösterilen yoğun toplumsal reaksiyonun ardından, tarifelerde tekrar düzenlemeye gidilerek ücretlerde indirim yapılması öngörülse de bu sorunun temelinde geçici bir çözüm olacağı malumdur. Öte yandan uygulanan indirim, yapılacak idari uygulamalarla desteklenmez ise bu da KIB-TEK’i mali açıdan bir zor çıkmaza sürükleyecektir.
“Bağımsız bir “enerji üst kurulu” kurulmalıdır”
Tüm bunların sebebinin yönetimsel eksiklikler ve siyasi iradenin KIB-TEK üzerindeki baskısı olduğunu ifade etmekteyiz. Yıllardır yapmış olduğumuz çalışmalarda; sempozyum, çalıştay, panel ve sonuç bildirimlerinde tüm dünya genelinde de var olan şekli ile bağımsız bir “enerji üst kurulu” kurulmasının zaruri olduğu tarafımızca önerilmiştir. Üyelerinin liyakat sistemiyle belirlenmesinin, seçilen üyelerin siyasi baskı olmadan karar üretebilmesinin ve enerji yönetimi politikalarının, devlet politikası haline getirilerek hükümetler değişse de uygulanması gerektiğinin altı çizilmiştir. Bu görüşler de her dönem ilgili bakanlıklarla paylaşılmıştır. İlk adımda önerimiz, bu uygulamanın hayata geçirilmesi ve yönetimsel hataların önüne geçilerek başlanmasıdır.
“Çoklu tarife uygulamasına geri dönülmelidir”
Diğer yandan, yeni kararla rafa kaldırılan çoklu tarifenin faydaları da göz ardı edilmiştir. KIB-TEK tarafından kesintilerin, elektrik enerjisi talebinin belli saatlerde daha fazla olduğu için yapıldığı beyan edilmiştir. Çoklu tarife, tam da bu amaca hizmet eden ve vatandaşı tüketimin daha az olduğu saatlerde tüketime teşvik eden bir yöntemdir. Şimdi ise tek tarife uygulaması ile, vatandaş zaman gözetmeksizin, en yoğun saatlerde tüketime devam etmekte, bu nedenle günün ayni saatlerinde üretim, talebi karşılayamadığından kesintiler yaşanmaktadır. Yeni uygulama vatandaşa tasarruf yapma imkânı sağlamamakla birlikte tüketim değerlerinin günün farklı saatlerine yayılmasına da imkân sağlamamaktadır. Bir diğer önerimiz de çoklu tarifenin tekrar hayata geçirilerek tüketimin daha az yoğun saatlere yayılmasıdır.
“Enerji Verimliliği uygulamaları teşvik edilmelidir”
Orta vadede çözüm getirebilecek bir diğer konu ise enerji verimliliği konusudur. Eksikliğinin etkileri her geçen gün daha çok hissedilen, Enerji Verimliliği Yasası’nın bir an önce uygulamaya geçmesi şarttır. Bununla birlikte hükümet halkı teşvik edecek programlar uygulayarak bu yönde adımlar atmalıdır. Hibe ve/veya kredi imkanları yaratılarak konutların, sanayinin, otellerin, üretim tesislerinin kısacası tüm ülkenin bu konuda adımlar atması sağlanmalıdır. Böylelikle hem elektrik enerjisi arzının düşmesi hem de fatura bedellerinin aşağı çekilmesi sağlanacaktır.
Geçmişten günümüze gelen yönetim şeklinin değişmesi ve yeni çağın gelişmeleri takip edilerek uyum sağlanması gerekmektedir. Birlikten güç doğduğunun ve birlik olursak var olacağımızı hatırlatarak, bireysel çıkarlar uğruna toplumsal faydanın yok edilmesine izin vermeyeceğiz!