Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Fikri Toros, Kıbrıs sorununun adil ve kabul edilebilir çözümünün ilgili tüm taraflar için teşvik unsuru olduğunu belirtti
Toros: Liderler tarihi bir sorumluluk altında
Enerji kaynaklarının verimli bir şekilde çıkarılması ve Türkiye ile Avrupa pazarlarına ulaştırtılmasının gündemdeki sorunların aşılmasına bağlı olduğunu söyleyen Toros, liderlere BM ve tüm taraflar nezdinde sorumlu ve rasyonel davranmaları çağrısında bulundu.
Liderlerin takvimli, sonuç odaklı yöntemle resmi müzakerelerin başlaması için BM’ye çağrı yapmaları gerektiğini dile getiren Toros, liderlerin tarihi bir sorumluluk altında olduklarını kaydetti.
“Anastasiadis’in sunduğu GYÖ’ler elverişli koşullar yaratacak”
Toros, kapsamlı çözüm doğrultusunda Kıbrıs Türk ekonomisini güçlendirmek için Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Nikos Anastasiadis’in sunduğu güven yaratıcı önlemlerin elverişli koşullar yaratacağına inanç belirtti.
Toros, Türkiye’nin proaktif politikasıyla acil olan bölgesel iş birliğinin yolunu açmaya çalıştığını, bunun da Batılı ülkeler tarafından desteklendiğini belirtti.
“Çözüm sürecinin federal çözüm hedefiyle müzakere edilmesi gerekiyor”
Türkiye ile Kıbrıs arasında deniz yetki alanlarının belirlenmesi ve Kıbrıslıtürklerin haklarının gözetilmesi gerektiğini dile getiren Toros, çözüm sürecinin de federal çözüm hedefiyle müzakere edilmesi gerektiğini kaydetti.
Toros, Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Tatar’ın gerekli istişareleri gerçekleştirmesinin zaruri olduğunu kaydederek, güven yaratıcı önlemlerin reddedilmesinin Kıbrıslıtürklerin tecrit edilmesine katkı koyacağını belirtti.
“Levant bölgesi, önemli bir jeostratejik bölge konumuna gelmiştir”
Toros’un açıklamasının devamı şu şekilde;
Kıbrıs’ın “çekirdek” konumunda olduğu ve Doğu Akdeniz’de birçok tarihi çatışma sahasını bünyesinde barındıran Levant bölgesi, son yıllarda küresel enerji denkleminde öne çıkan ve dolayısıyla güçlerin kontrol alanlarına katmak istedikleri önemli bir jeostratejik bölge konumuna gelmiştir.
Doğu Akdeniz bölgesinin, Hint Okyanusu’ndan Avrupa’ya ulaşan ticaret yollarının odağında olması, Rus petrol ve doğalgaz ihracatına uygulanan yaptırımlarla birleşince, hidrokarbon potansiyeli olan Levant bölgesi önemli bir alternatif kaynak niteliği kazanmış, dolayısıyla bölgenin stratejik değeri artmıştır.
“Türkiye’nin yürüttüğü dış politika, doğalgaz odaklı işbirliği girişimi olarak okunmalıdır”
Batı’nın Rusya’ya uygulamakta olduğu sert yaptırımlar nedeniyle, ABD ve AB başta olmak üzere, bölgesel ve küresel aktörlerin Doğu Akdeniz’i çeşitli girişimlerle kritik bir uluslararası işbirliği alanına dönüştürmekte kararlı oldukları görülmektedir.
Genelde Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs-Libya-Mısır-İsrail-Lübnan suları, özelde ise Kıbrıs çevresindeki Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ve kıta sahanlıkları üzerindeki hukuki ve siyasi sorunların aşılabilmesi halinde, doğalgaz rezervlerinin ortak kazanım prensibine bağlı bir şekilde çıkarılması, paylaşımı ve tüm tarafların yararlanabileceği şekilde ticarileştirilmesi mümkün olabilecektir.
Türkiye’nin halen bölgede yürütmekte olduğu proaktif dış politika, İsrail, Kıbrıs, Mısır ve Yunanistan arasında enerji ve doğalgaz odaklı bir jeo ekonomik işbirliği girişimi olarak okunmalıdır.
“İki lideri, sonuç odaklı bir yöntemle resmi müzakerelerin devamı için çağrı yapmaları gerekiyor”
İlgili tüm BM Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen “egemen eşitliğimizin” ve eşit uluslararası statümüzün tescil edilmesini, müzakere masasına dönmek için bir ön koşul haline getirerek kapsamlı çözüm müzakerelerini engellemekte olan Sayın Tatar’a; ve Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini kabul etmekte samimiyetten yoksun ve çelişkili pozisyonunu koruyan Sayın Anastasiadis’e bu gerçekleri hatırlatırken, BM’ye ve tüm taraflar nezdindeki çözüm güçlerine sorumlu ve rasyonel davranmaları için çağrıda bulunuyorum. Bu bilinç içerisinde her iki liderin daha fazla geç kalmadan takvimli, aşamalı ve sonuç odaklı bir yöntemle resmi müzakerelerin devamı için BM Genel Sekreteri’ne çağrı yapmaları gerektiğini bir kez daha önemle vurgularım. Kıbrıslı liderleri, başta kendi toplumlarına ve ülkelerine olmak üzere, komşu ülkelere ve Avrupa’ya karşı tarihi bir sorumluluk altında olduklarını idrak etmeye davet ederim.
“Güven Yaratıcı Önlemlerin elverişli koşullar yaratabileceğine inanıyorum”
Kıbrıs sorununun ilgili Güvenlik Konseyi Kararlarına bağlı olarak ve bugüne kadar varılan yakınlaşmalar zemininde kapsamlı çözümü doğrultusunda, öncelikle Kıbrıs Türk ekonomisini güçlendirmek için ve anlamlı müzakerelerin devamını kolaylaştırmak için, Rum liderliğinin sunduğu Güven Yaratıcı Önlemlerin elverişli koşullar yaratabileceğine inanıyorum