KıbrısManşet

TDP: Kıbrıslı Türkler için kendi ayakları üzerinde durmak esastır




Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Parti Meclisi Cemal Özyiğit başkanlığında toplandı. Toplantıda, geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimleri, seçim sürecinde yaşananlar ve seçim sonuçları değerlendirildi

Parti Basın Bürosu’ndan yapılan açıklama şu şekilde:

“Küresel gelişmeler ve pandemi süreci ile birlikte, Doğu Akdeniz’de yaşanan çatışma ortamının gölgesinde gerçekleşen seçimlerin çok öncesinde başlayan ve Kıbrıs Türk Halkının karar alma süreçlerini etkilemeye yönelik girişimlerin, ülke demokrasisine, siyasal varlığımıza ve halkın bunlara yönelik güvenine tamiri zor hasarlar bırakacak boyutta olduğuna vurgu yapıldı.

Cumhurbaşkanlığı seçimine yaklaşırken siyasal dengelerin yeniden tasarlanmasına yönelik UBP-HP hükümetinin kurulma süreci öncesinde başlayan çalışmaların, seçim yaklaştıkça katlanarak devam ettiği, yaşananların Kıbrıs Türk Halkının iradesine zarar verdiği gibi, içinden geçmekte olduğumuz pandemi sürecinde ülkemizin organizasyonsuz kalmasına yol açtığı da kaydedildi.

Tüm bu yaşananlar ışığında TDP Parti Meclisi aşağıdaki sonuç ve kararları onayladı:

1.TC Lefkoşa Büyükelçiliği ile Türkiye’den gelen milletvekillerinin seçim boyunca aldıkları tavır, bunun yanısıra seçime sadece birkaç gün kala yasaları ve vicdanları da zorlayacak şekilde Sn. Tatar ile Sn. Erdoğan’ın yapmış olduğu açılış niteliğindeki seremoniler saygıya dayalı karşılıklı ilişkilerde derin yaralar açmıştır. TDP, halkın karar alma süreçlerini etkileme amacı ile yapılan müdahaleleri; gerçekleştiren, davetiye çıkaran ve görmezden gelen tüm tarafları şiddetle kınar. Unutulmamalıdır ki en sağdan en sola Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan tüm insanların baskı ve tehditten uzak karar alma süreçlerini hep birlikte koruyup kollayamadığımız takdirde, kaybeden tüm taraflar olacaktır.

2. Meclis’teki yemin törenine katılmama kararımız, bu makama ya da Cumhuriyet Meclisi’ne yönelik bir tavır değil; müdahalelere karşı bir tepkidir. YSK’nın açıkladığı ve hukuki sonuç haline gelen sandık sonucu bir gerçeklik olarak önümüzde dursa dahi, TDP, Kıbrıs Türk Halkının seçme iradesine yapılan siyasi müdahaleler olmamış gibi davranmayacak, bunun hazmedilmesine izin vermeyecek, şimdi ve sonraki süreçte bunlara karşı tüm siyasi ve diplomatik tavrı ortaya koyacaktır. Parti Meclisi bu konuda girişim başlatılması için Genel Başkan ve Merkez Yönetim Kurulu’na yetki ve sorumluluk verir.

3. TDP Parti Meclisi seçimlerde yaşanan aleni müdahalelerin araştırılması için Meclis araştırması süreci başlatılması kararı almıştır. Bu sürecin desteklenmesi için gerek siyasal partilere, gerekse sivil toplum örgütlerine ziyaret gerçekleştirilecektir.

4. TDP, özellikle son seçimde çok büyük bir kesimin asgari müştereği olarak ortaya çıkan toplum iradesi ve demokrasisine sahip çıkma istencine ortak zemin arayışında proaktif bir rol oynayacaktır.

5. TDP, TC ile KKTC arasındaki Mali Protokollerin ve buna bağlı teknik ve maddi yardımların, özellikle son dönemde tehdit unsuru olarak kullanılmasını kınar. Kıbrıslı Türkler için kendi ayakları üzerinde durmak esastır ve bunun gerçekleşmesi için bu ilişki biçiminin yeni bir bürokratik düzleme yerleştirilmesi, Kıbrıslı Türklerin kendi ekonomik gelişim alanlarında söz sahibi olması bizim için esastır.

6. DP her zamanki gibi siyasetinin temeline bir taraftan özgünlüğümüzün ve özgürlüğümüzün güvence altında olması mücadelesini koyarken, diğer taraftan kendi ayakları üzerinde duran üretime dayalı ve öz kaynaklarına sahip çıkan bir sosyo-ekonomik yapı için çalışmaya devam edecektir. Ülkenin her bölgesindeki yurttaşlarla daha aktif bir siyaset içinde olma yönünde bir yol izleyecektir.

7. Her ülke kendi yurttaşlarının refahı için sosyo-ekonomik planlaması çerçevesinde farklı vatandaşlık kriterleri uygulamaktadır. Fakat ülkemizde yıllarca özellikle sağ siyaset, vatandaşlığı hakkaniyet ve şeffaflıktan uzak bir şekilde kendi siyasi çıkarlarının bir parçası yapmıştır. Bu plansızlığa rağmen aynı yurdu paylaşan insanlar bir uyum inşa etse de, bu siyasal bir bütünlüğe ve yurttaşlık bilincine yansıyamamaktadır. Herkes tarafından bilinen bu gerçeği dile getirmek bizlerin boynunun borcudur. Bu yapının sorumlusu ise bilinçli olarak bu ayırımın devam etmesini isteyen yerleşik TC-KKTC bürokrasisidir. TDP Parti Meclisi önümüzdeki dönem kimseyi ötekileştirmeden vatandaşlıklar konusunda yeni bir yaklaşım getirilmesinin zaruri olduğunu düşünür ve milletvekilleri nezdinde bir çalışma başlatılması için yetki verir.

8. Kıbrıs’ta iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon modeli yıllarca farklı liderlerimiz tarafından yapılan müzakereler ve belirli kazanımlar sonucu oluşmuş bir modeldir. Bu model son olarak Guterres Belgesi ve Berlin konferansında da belirtilen şekilde Kıbrıs’taki çıkmazı kıracak en makul yapı olarak ortada durmaktadır. Sn. Tatar’ın seçilmesiyle artan farklı söylemler, uluslararası arenada Kıbrıs Türkünün haklı meşruiyetine zarar verecek riskler içermektedir.

9. Kıbrıslı Türkler bir taraftan geleneklerine sahip çıkarken, aynı anda demokrasi ve insan hakları gibi ilkeleri özümsemiş, AB ile ilişkileri güçlü, dahası AB ilkelerini benimsemiş siyasal bir varlık olarak kabul edilmektedir. Buna rağmen dayatılacak farklı bir anlayış sonuçsuz kalacak, dahası tüm taraflara zarar verecektir. TDP tüm taraflarla olduğu gibi Avrupa Birliği kurumları ve temsilcileri ile tesis edilmiş ilişki zemininin bozulmaması, hatta daha da güçlendirilmesi için diplomasi başlatacaktır. Ayrıca üyesi bulunduğu Sosyalist Enternasyonal nezdinde de çalışmalarını yoğunlaştıracaktır.

10. Doğu Akdeniz jeopolitiğinde Türkiye’nin bölgedeki enerji denkleminin dışında tutulacak bir ülke olmadığını, Kıbrıs’ın çevresinde bulunan ve Kıbrıs Türk halkının hak sahibi olduğu doğal gazın da Türkiye üzerinden taşınmasının daha mantıklı, ekonomik ve sürdürülebilir olduğunu vurgulayan TDP, çıkış yolunun gerginlikte değil diyalog ve uzlaşmada olduğunu belirtir ve bu konuda bundan sonra da her türlü diyalog ve çabayı destekleyeceğini yineler.









Başa dön tuşu