Adli OlaylarEkonomiGüncelInstagramKıbrısManşetSiyasetYaşam

Gökçebel: Hatırlı şirketlerin, zengin sahiplerinin bir rüşvet sistemi ile korunduğu su götürmez bir gerçeklik haline gelmiştir!




Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Çalışma Bakanlığı’nın rüşvet skandallarıyla çalkalanmasının dışında, kaçak ve güvencesiz şekilde çalıştırılan işçilerin ölümlerine de seyirci kaldığını vurgulayarak, iş güvenliği denetimlerinin yasaya göre Çalışma Bakanlığı’nda olduğunu ve işçi ölümlerinin sorumluları olan ilgili bakanların bu konuda hesap vermesi gerektiğini vurguladı

Gökçebel: Ölümlerim sorumluları; yetkili bakanlar hesap vermelidir

KTOEÖS Genel Sekreteri Tahir Gökçebel imzasıyla yayımlanan açıklamada, iş güvenliği ve iş sağlığı denetimlerinin 35/2008 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’na göre hükümet adına Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığı’na bağlı olduğunu belirterek, Çalışma Bakanlığı’nın yaşanan işçi ölümlerinden sorumlu olduğunu belirtti.

“Kaçak, güvencesiz ve bir lokma ekmek için yaz, kış dinlemeden çalıştırılan emekçilerin tamamen taşeronların ve şirketlerin insiyatifine bırakıldığı açıktır” ifadelerini kullanan Gökçebel, mevcut koalisyon hükümetinin hemen hemen her bakanlığında yolsuzluk, usulsüzlük ve yasa dışılık olduğunu hatırlattı.

Atanmış hükümetin halk için ve emekçiler için hiçbir iyileştirme gailesi taşımadığını aktaran Gökçebel, alındığı söylenen hiçbir kararın uygulanmadığı gibi, “rüşvet ve iltimaslar, denetimsizliklerle, özellikle halk ve emekçiler kar hırsının kurbanı durumuna getirilmiştir” dedi.

“Taşeron ve hatırlı şirketlerin, zengin sahiplerinin bir rüşvet sistemi ile korunduğu su götürmez bir gerçeklik haline gelmiştir”

Emekçi işçilerin yıllardır tekrarlanan ihmaller çerçevesinde katledilmeye devam ettiğini belirten Gökçebel, Çalışma Bakanlığı’nın rüşvet skandallarıyla çalkanmasının dışında, ölümlerle neticelenen olaylara seyirci kalmaya devam ettiğinin altını çizdi.

Yaşananların ardından “Taşeron ve hatırlı şirketlerin, zengin sahiplerinin bir rüşvet sistemi ile korunduğu su götürmez bir gerçeklik haline gelmiştir” şeklinde konuşan Gökçebel,  “Sosyal sigortalı, göç yasalı ve sosyal güvenlik yasasına bağlı çalışanların birikimlerinin yapıldığı fonların korunması ve nemalandırılması için hiçbir çalışma yapmayan, defalarca gündeme getirildiği halde sağır rolü yapan UBP-DP-YDP hükümeti ve çalışma bakanı skandallar karşısında , ölümler karşısında da sorumluluğu üzerine almaktan itinayla kaçınmaktadır” dedi.

Gökçebel, kendi çocukları, akrabaları, yandaşlarının söz konusu olduğu olaylarda, birkaç kişi için özel yasa değişikliği önermekten geri kalmayan bu zihniyetin, emekçilerin canını dahi önemsemediğini dikkat çekti.

“Hiçbir okulumuz halktan para kesilmesine rağmen Eylül’de hazır olmayacak”

Açıklamasının devamında, okullardaki deprem risk raporlarına değinen Gökçebel, okullardaki deprem risk raporlarının tamamlanmadığını ve halktan para kesilmesine rağmen, hiçbir okulun Eylül ayında hazır hake gelemeyeceğini dile getirdi.

Kontrolsüz nüfus artışına paralel olarak okullardaki sorunlara konteyner sınıflarla cevap vermeye çalışan bu zihniyetin bu iklim şartlarında konteyner içerisinde ders yapılmasını beklediğini söyleyen Gökçebel, yeterli alanı, temiz su deposu ve tehlikesiz elektriği olan hemen hemen hiçbir okulun bulunmadığını belirtti.

Gökçebel’in açıklaması şu şekilde devam etti:   

“Çalışma koşulları ve yaşam alanı olarak nerdeyse hiçbir okulun ergonomik, hijyenik tuvalet, beslenme , spor, etkinlik ve atölye alanı vs. vardır. Olan da yeterli değildir. Özel okullarda , kurumlarda aranan standartlar hiçbir devlet okulunda aranmamaktadır. Okullara tek kuruşluk bütçe ayrılmadığı gibi kadroları da sürekli kısıtlanmaktadır.

“Ölümleri emekçilerin kaderine dönüştüren yetkililer sorumludur ve mutlaka hesap vermelidir”

Özellikle atölyesi olan, iş sağlığı ve güvenliği için en çok dikkat edilmesi gereken meslek liseleri iş sağlığı açısından denetlenmemektedir. Okulda esas atölye sorumluluğunu, iç denetimi sağlayacak olan 25/1985 Yasası’nda olmasına rağmen (yeni okullar açılsa da hiç güncellenmeyen) 210 Bölüm Şefi, 58 Atölye Şefi ve 47 Teknik Öğretim Görevlisi öğretmen atanması gündeme dahi getirilmemektedir.

Çalışma Bakanlığının okullardaki çocukların hangi riskler altında olduğunu tespit etmek, uyarmak ve çözümü zorlamak zorunda olduğunu İş Sağlığı ve İş Yasası emretmektedir. Bu konuda da sessizce birçoğumuzun başına ne zaman ne gelecek diye beklemektedir. Müfettiş göndermek, eksik kadrolarla, sağlıksız atölyelerde, emniyetsiz aletler, elektrik kaçakları vs. denetlemek, raporlamak yapılmasını, iş sağlığını ve güvenliğini sağlamak kimin görevidir? Ölümleri emekçilerin kaderine dönüştüren yetkililer sorumludur ve mutlaka hesap vermelidir.









Başa dön tuşu