Avrupa Parlamentosu’nun (AP) İspanyol Milletvekili ve Türkiye Daimî Raportörü Nacho Sánchez Amor, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) süreci konusunda yaptığı açıklamada “Türkiye giderek daha otoriter hâle geliyor. Avrupa Birliği hâlâ bir demokrasiler kulübüdür. Türkiye demokraside ‘geriye giden’ tek aday ülkedir” ifadelerini kullanarak, demokratik değerlerde gerçek bir ilerleme olmadığı sürece katılım sürecinin canlandırmanın mümkün olamayacağın kaydetti
Amor: Gerçek bir ilerleme olmazsa Türkiye için Avrupa’ya dair bir umut yok
Strazburg’da bu hafta yapılan Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu oturumu çerçevesinde, Kıbrıslı gazetecilere konuşan Nacho Sánchez Amor, katılım sürecinin merkezinde hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokratik değerlerin olduğuna işaret etti ve şöyle dedi:
“Türkiye giderek daha otoriter hâle geliyor. Katılım süreci bir işlem değildir. Avrupa Birliği hâlâ bir demokrasiler kulübüdür. Türkiye demokraside ‘geriye giden’ tek aday ülkedir. Demokratik değerlerde ‘gerçek bir ilerleme’ olmazsa katılım sürecini canlandırmanın bir yolu yoktur”
Türkiye’deki belediye başkanlarının iktidar partisinin mütevelli heyeti tarafından değiştirilmesi konusunda ‘son haftalarda çok eleştiri yaptıklarını, yerel demokrasiye açık bir saldırı olduğunu ifade eden Raportör, bir belediye başkanıyla ilgili bir sorun varsa, görevden alınması veya kınanması gerektiğini, seçilmiş bir belediye başkanının yerine kimin geçeceği sorusuna yanıtın ve tek yolun, kazanan partinin yerel meclisinden başka bir kişiyi göndermesi olduğunu kaydetti.
Ursula von der Leyen’in konuşmasında Türkiye’den aday ülke olarak bahsetmemesinden memnun değilim
Raportör Nacho Sánchez Amor, çarşamba günü Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda konuşan Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in de Türkiye’den aday ülke olarak bahsetmediğine, bunun ilk kez olmadığına dikkat çekti; Türkiye’nin resmen aday olduğunu, aday ülke olarak anılması ve muamele görmesi gerektiğini belirtti ve bu durumdan memnun olmadığını söyledi.
Raportör Amor, von der Leyen’in Türkiye’ye yönelik tutumunun, “Türkiye’nin giderek daha fazla üçüncü ülke ve giderek daha az aday ülke hâline geldiğini” belirtti; katılım sürecinin dondurulduğunu hatırlattı ve Türkiye’den dondurulan katılım sürecini yeniden başlatmak için herhangi bir hareket görmediklerini belirtti.
Türkiye’nin giderek daha otoriter hâle geldiğine, Avrupa ilke ve değerlerinden giderek daha da uzaklaştığına işaret eden Raportör, Türkiye ile AB arasında göç konusunda imzalanan anlaşmaların da “üyeliğe giden bir yol” olmadığına dikkat çekti.
Türkiye’nin, Birliğin bazı üye ülkelerinin hukukun üstünlüğü konusunda sorunlarla karşı karşıya olduğu iddiasının “diğer hatalar için bir geçiş belgesi olmadığının” altını çizen İspanyol Raportör, şöyle devam etti:
“Hataları tekrarlamak istemiyoruz. Macaristan, gerçek, olgun ve geri döndürülemez bir demokrasiye sahip olmayan ülkeleri kabul etmeye karşı bir aşıdır”
“Ukrayna’da veya Suriye’nin kuzeyinde özel bir askeri operasyonun buna yardımcı olacağı düşünülüyorsa, yardımcı olmuyor”
“Biz Türkiye’yi demokrasiye dönüştürmek zorunda değiliz”
“Demokratik olmak için teşviklere ihtiyaç duyulduğu düşüncesi aptalca. Demokratik olmak isteyip istemediğinize kendiniz karar vermelisiniz. Biz Türkiye’yi demokrasiye dönüştürmek zorunda değiliz”
“Türkiye Avrupa Konseyi üyesidir ve ne yapması gerektiğini çok iyi bilmektedir”
“Türkiye’nin “Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) kararlarına ve hükümlerine uyması, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemesi, kadın cinayetleriyle gerektiği gibi mücadele etmesi, muhalefet partilerini taciz etmeyi bırakması ve en temel demokratik standartlara saygı göstermesi gerekmektedir”
“Türkiye belki de Avrupa Birliği’ne asla üye olamayacağını biliyor ancak bazı avantajlar istiyor. Bu meşru ancak katılım süreci bir işlem değil. Türkiye’nin memnun olduğu pazar diplomasisi (pazarlık diplomasisi) başka şekillerde işlev görebilir ancak katılım sürecinde işlev göremez”
“Kıbrıs çok tutarlı olduğumuz önemli bir konu. Gümrük birliğinin uzatılması, Kıbrıs görüşmelerinin yeniden başlatılması ve Türkiye’nin yakın zamanda Maraş’daki (Varoşa) faaliyetlerinden kaçınması konusunda çok ısrarcıyız”
“Kıbrıs’a tam olarak uygulanmadan Türkiye’nin AB ile gümrük birliği konusundaki tartışmalara girmiyoruz”
“Kıbrıs biziz ve biz Kıbrısız”
“AB’nin Kıbrıs sorunundaki rolüne gelince, Türkiye’nin Birliğin bu konuda dürüst bir arabulucu olamayacağı iddiasına katılmıyoruz. Biz (AB ve Kıbrıs) masanın aynı tarafındayız. Kıbrıs biziz ve biz Kıbrısız”
Türkiye’nin NATO ile ilişkileri hakkında yorum yapması istenen Raportör Nacho Sánchez Amor, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımına yönelik tutumunun “Rusya’nın siyasi ve askeri gündemine yardımcı olduğunu” kaydetti.