
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, vatandaşlara seslenerek, “Cumhurbaşkanı adayımıza sahip çıkmaya sonuna kadar devam edin” dedi. “Hepimiz şunu biliyoruz ki, bundan sonrası kolay olmayacak. Ama hiçbir zaman kolay olmadı. Bu ülke kolay kurtarılmadı, bu ülkede demokrasi kolay korunmadı, kolay savunulmadı” diyen Özel, “Hep yiğit insanlara, cesur insanlara, korkmayanlara, korkunun karşısında teslim olmayanlara, korkuyu evde bırakanlara, korkuyu evde unutanlara ihtiyaç var” ifadelerini kullandı
Özel: Kazandığı gün herkes demokrat
Aydın’ın Kuşadası ilçesinde gerçekleştirilen toplu açılış törenine katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, burada vatandaşlara seslendi. Özel’in konuşmasından satır başları şöyle:
“Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda kendisinin 19 Mart darbe girişimine karşı yedi gün Saraçhane’de gece gündüz direnen ve Saraçhane’ye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atama hevesini kursağında bırakan ve bu darbeye karşı mücadele eden demokrasi sevdalılarının yaptıklarını hazmedemeyip, dönüp meydanlara -meydanlara çıkamıyor da, sıcak salonlara, milletin karşısına çıkamıyor da atadıklarının kendisini alkışladığı salonlarda- çıktı, rahmetli Adnan Menderes üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi’ni darbecilikle, darbe yapmakla suçladı.
Şunu size hatırlatmak isterim: Birisinin darbeci mi, darbeci değil mi, demokrat mı, otokrat mı olduğunu anlayacaksanız, onun seçimi kazandığı gün ne yaptığına bakmayacaksınız. Kazandığı gün herkes demokrat. Önemli olan seçimin kaybedildiği gün, ne yaptığına bakacaksınız.
Şimdi utanmadan, sıkılmadan İsmet Paşa’ya, Cumhuriyet Halk Partisi’ne ‘darbeci’ diyenlere hatırlatırız: Seçimi kaybedince ‘Silkeleyin’ demekle, İstanbul’a bir siyasiyi başsavcı yollamakla, iftiralarla, yalan tanıklarla, gizli tanıklarla, öyle Çınarlarla, Ladinlerle, sahtekar odunlarla iftira atmakla olmaz. İsmet Paşa gibi kabullenmekle olur, yenilgiyi kabullenmekle.
“Bizi yolumuzdan hiçbir darbeci çeviremez”
Bugün Cumhuriyet Halk Partisi 31 Mart seçimlerinin birinci partisi olarak çıktığı günden beri kimseye ayırmadan, kimseyi ötekileştirmeden, kazandığı seçimi övünecek bir zafer değil, üstlenilecek bir görev görerek, seçmenin verdiği desteği bir kredi olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine verilmiş bir yatırım kredisi olarak görerek, o seçimin kaybedeninin olmadığını, kazananının bütün Türkiye olduğunu ilan ederek, Kuşadası’nın, Aydın’ın, Türkiye’nin sadece sosyal demokratlarını değil, muhafazakar demokratlarını, milliyetçi demokratlarını, Kürt demokratlarını, liberal demokratlarını, sosyalist demokratlarını, Türkiye’nin vatanına, milletine, bayrağına bağlı bütün demokratlarını kucaklayarak ve gelecekteki halkın iktidarını onlarla birlikte kurmak için yola çıkmıştır. Bizi bu yolumuzdan hiçbir darbeci çeviremez.
Her darbenin bir karargahı vardır. 19 Mart Darbe girişiminin karargahı maalesef Beştepe’dir. Her darbenin silahı vardır, maalesef 19 Mart Darbesi’nin silahı yargıdır. Her silahın kurşunu, mühimmatı vardır. Maalesef 19 Mart Darbe girişiminin silahı, mühimmatı yalandır ve iftiradır. Bundan 57 gün önce, darbe girişiminden hemen sonra milletin gözünün içine bakıp ‘Göreceksiniz bir ayı bulmadan birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar, ailelerinin bile gözünün içine bakamayacaklar’ diyenlere, hatta diyen Erdoğan’a hatırlatmak isterim ki; değil 30 gün 57 gün geçti.
“TRT gece gündüz yalan yayın yapıyor”
Televizyon, TRT gece gündüz yalan yayın yapıyor. Merkez medya, ya da yandaş kanallar her gün iftiraları parlatıyor, anlatıyor. Ancak dosyaya bir kanıt girebilmiş, yalancı şahitlerin iftiralarına bir somut delil eklenebilmiş değildir. Kuşadası’nda ben konuşurken karşımdaki bu ülkenin namuslu, çalışkan insanlarının emeklilerinin, gençlerinin, kadınlarının gözünün içine baka baka konuşuyorum. Ve dün Silivri’de gözünün içine bakıp geldiğim Ekrem İmamoğlu’nun selamlarını iletiyorum.
“Erdoğan’a iki hatırlatmada bulunacağım”
Bugün Erdoğan, geçtiğimiz günlerde bize hitaben, daha önce de bunu Bahçeli yapmıştı, ‘Yargıya güven, partinde otur’ demişti. Dün de geçen gün de Erdoğan, bize Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nu kendi gördüğü, başka kimsenin görmediği bir hayali ahtapotu suç örgütü diye söyleyerek, kollarından, kafasından bahsederek, ‘O suç örgütünü bırak, ayrıl, kendi yoluna bak’ diye bize siyasi ahlaka da insani ahlaka da sığmayacak sözlerle arkadaşlarımızın arkasında durmamamızı telkin edip, teklifte bulunmaktadır. Buradan sizlerin huzurunda ona iki tarihi hatırlatmada bulunacağım.
Bu hatırlatmanın birisi yakın tarihe ve kendisine dairdir. Geçtiğimiz dönem ne istediyse verdiği, etle tırnak gibi olduğu, sonra aynı menzile farklı yollardan yürürken çatışmaya düştüğü Fethullahçılar, milli ordumuza kumpas kurduğunda, kumpasçı savcının arkasında duran Erdoğan, ordunun Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u ‘terör örgütü üyesi’ olarak nitelendirip, yani Gazi Mustafa Kemal’in Başkomutanlığı yaptığı ordunun Genelkurmay Başkanı’nı alıp, feda edip, Fethullahçılara verip, Zekeriya Öz’e verip ordunun arkasından çekilmişti.
Şimdi yakın tarihimiz ülkenin Başbakanının, bugünkü Cumhurbaşkanının ülkenin Genelkurmay Başkanı’na kurulan kumpasta, atılan iftirada arkasından çekilip onu Silivri’ye yolladığını hatırlıyoruz. Bir de bu, bu anlattığım, bu ülkenin son Cumhurbaşkanının yaptığı.
Bir de ilk Cumhurbaşkanının burada yaptığı var. Malum yıl 1934.14 Temmuz günü Kanapiçe Koyu’na bir sandal geliyor. Sandalda dört yabancı asker. Nöbetçi Mehmetçik, görevi vatanı korumak. Görevi Ege Adaları’ndan bu kutsal topraklara daha 11-12 yıl önce denize döktüklerinin sızmasını engellemek. Nöbetçi Er Musa uyarıda bulunuyor, ‘Geri dönün’ diye. Dönmüyorlar. Silah gösteriyorlar. Musa biraz havaya, baktı karaya çıkıyorlar o çıkan sandala doğru ateş ediyor. Sandaldakiler güçlü İngiliz donanmasının Kuşadası’na, Kanapiçe’ye çıkmak isteyen dört askeri. Üçü hayatını kaybediyor.
İngiltere Türkiye’ye bu erin cezalandırılmasını, hatta idam edilmesini istiyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Balıkesirli Asker Musa’nın ‘Tüfeği eline biz verdik, vatanı koru diye biz söyledik. Parolayı sor, bilemezse vur diye biz dedik. Değil Musa’yı cezalandırmak, idam etmek, görevinden bile almayacağız’ deyip Türkiye’yi savaşla tehdit eden Britanya İmparatorluğu’nun uzantısına meydan okuyor. Bir tarafta FETÖ’cülere Genelkurmay Başkanı’nı feda eden Recep Tayyip Erdoğan, tarihteki örneği asker Musa’yı bile, bir asker Musa’yı İngiltere’ye feda etmeyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Ey Erdoğan, sen bana diyorsun ya ‘Ekrem’in arkasından çekil, kendi yoluna bak. Kendi işine bak.’ Ben senin gibi İlker Başbuğ’u feda edenlerden değil, asker Musa’nın arkasında duran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturuyorum.
“Cumhurbaşkanı adayımıza sahip çıkın”
‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diyenlere o zaman şunu söyleyelim… Siz ilk Cumhurbaşkanını örnek alan, vatanını, milletini seven, arkadaşlarının arkasında duran, iftiralara inanmayan ve bunu bu meydanda yüksek sesle söyleyenler, o zaman bir sonraki Cumhurbaşkanımıza, milletimiz takdir ederse bir sonraki Cumhurbaşkanımız olacak Cumhurbaşkanı adayımıza sahip çıkmaya sonuna kadar devam edin.
Bunun bir yolu; bugün yaptığınız gibi davet edildiğiniz yerlere, haberdar olduğunuz dayanışma alanlarına, meydanlara, eylemlere ve yürüyüşlere katılmaktır. 19 Mayıs günü akşamüstü saat 19.19’da İzmir’de hep birlikte haykıracağız, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi. Hepinizi Gündoğdu Meydanı’na bekliyorum. Bütün Türkiye’yi 19 Mayıs günü, 19.19’da Gündoğdu Meydanı’nda miting yapmaya değil, özgürlük ve demokrasi için eylem yapmaya davet ediyorum.
“Bundan sonrası kolay olmayacak”
Ayrıca her birinizin imza kampanyasına imza verdiğinizi tahmin ediyorum. Eğer eksik kalan varsa, bugün ilçe başkanlığımızda, Kuşadası’nın çeşitli yerlerinde var olan stantlara koşmaya, ama daha çok imza atan her birinizin boş imza föylerini alıp o imza föyleri ile imza verememiş olan eşinizi, dostunuzu, akrabanızı, komşunuzu mutlaka bulup imzalarını almaya ve bu büyük dünya siyaset tarihinin en büyük imza kampanyasına katılmaya, hem bugün ülkeyi böylesine yöneten bu iktidara karşı bir güvensizlik oyu anlamına gelecek, hem Ekrem Başkanımızın özgürlüğünü sağlayacak, hem erken seçim sandığını getirecek olan imza kampanyamıza destek vermeye, mücadeleye ve çalışmaya davet ediyorum.
Hepimiz şunu biliyoruz ki bundan sonrası kolay olmayacak. Ama hiçbir zaman kolay olmadı. Bu ülke kolay kurtarılmadı, bu ülkede demokrasi kolay korunmadı. Kolay savunulmadı. Hep yiğit insanlara, cesur insanlara, korkmayanlara, korkunun karşısında teslim olmayanlara, bakın orada yazdığı gibi ‘Korkuyu evde bırakanlara’, korkuyu evde unutanlara ihtiyaç var. Elinizdeki al bayraklara teşekkür ediyorum, Türkiye İttifakı’na, Aydın İttifakı’na, Kuşadası İttifakı’na sahip çıkmaya devam edin. Rengini ay yıldızlı al bayraktan alan Türkiye İttifakı, Türkiye’yi bir kez daha kurtaracak, bir kez daha demokrasiyi kuracak, bir kez daha bu topraklarda yoksul kalmayacak, mutsuz kalmayacak, sömürü kalmayacak. Biz kazanacağız, hiç kimse kaybetmeyecek. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun”
T24