Türkiye‘deki “Gezi” davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutuklu iş insanı Osman Kavala, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin (AİHM) dün verdiği ihlal kararına ilişkin açıklama yaptı
Kavala: Bu karar, mevcut yasaların siyasi saiklerle keyfi bir biçimde kullanıldığını açıkça ortaya koymuştur
Osman Kavala açıklamasında, “AİHM, 10 Aralık 2019’da aldığı kararda tutuklanmamın somut delillere dayanmadığını ve siyasi amaçlarla tutuklandığımı hükme bağlamıştı. AİHM, dün açıklanan kararında hukuksuz uygulamaların ve yargı süreci üzerindeki siyasi etkilerin hâlâ devam ettiğini hükme bağladı. Bu karar, mevcut yasaların siyasi saiklerle keyfi bir biçimde kullanıldığını açıkça ortaya koymuştur” değerlendirmesini yaptı.
Kavala ayrıca açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bu kararın tüm baskılara rağmen temel hukuk ilkelerine göre davranmakta ısrar eden yargı mensuplarına güç vereceğine inanıyorum.”
AİHM ihlal kararı aldı, Türkiye’ye yaptırım yolu açıldı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) dün 1’e karşı 16 oyla Türkiye’nin Osman Kavala davasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 46. Maddesinin birinci fıkrasını ihlal ettiğine hükmetmişti.
Söz konusu madde, Sözleşme’ye taraf ülkelerin, taraf oldukları davalarda AİHM’in verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt etmelerini öngörüyor.
AİHM, Kavala’ya 7 bin 500 euro mahkeme masrafı ödenmesini kararlaştırmıştı.
AİHM, 10 Aralık 2019’da aldığı kararda, Osman Kavala’nın tutuklanması ve tutuklu yargılanmasının “onu susturmak ve diğer insan hakları savunucularının cesaretini kırmak” amaçlı olduğunu belirtmiş, Türkiye hükümetine Kavala’nın bir an önce serbest kalması için gerekli önlemleri alma çağrısı yapmıştı.
Türkiye, bu kararar uymamış, Kavala 25 Nisan 2022’de sonuçlanan Gezi Davası’nda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi ise Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2 Şubat 2022’de aldığı karar uyarınca Türkiye’nin Osman Kavala davasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) ihlal edip etmediğine ilişkin incelemesini tamamladı ve kararını 11 Temmuz’da kamuoyuna açık bir duruşmayla duyurdu.
Büyük Daire’nin kararında Bakanlar Komitesi’nin başlattığı ihlal sürecinin, Kavala davasının yeniden görülmesini değil AİHM kararının uygulanmasına ilave bir katkı sağlamasını amaçladığı kaydedildi. 10 Aralık 2019 kararında, devam eden tutukluluğun Kavala’yı susturmak, diğer insan hakları savunucularının da cesaretlerini kırmak amaçlı olduğunun anımsatıldığı karar metninde, Kavala’ya karşı Türk Ceza Kanunu’nun 309 ve 312. maddelerinde dile getirilen suçlamaların makul şüphelere dayanmadığı da tekrarlandı.
Aynı kararda yapılan genel değerlendirmeye de atıf yapan Büyük Daire, Türk yargısının 2013’teki Gezi Parkı olayları ile 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimine ilişkin bulguların tamamını Kavala aleyhindeki suçlamalar için geçerli gösterdiği eleştirisini yöneltti ve şu tespiti yaptı:
“Sonuç olarak, ilgili ve yeterli diğer koşulların eksikliğinde, aynı olguların sadece yeni bir sınıflandırılması ilkesel olarak bu kararlara zemin oluşturamaz, çünkü yeni bir sınıflandırma sadece mahkeme tarafından zaten incelenen olguların farklı bir değerlendirmesinden başka bir şey anlamına gelmez. Aksi takdirde, yargı makamları, aynı olgular üzerinden yeni ceza soruşturmaları açarak kişileri özgürlüklerinden mahrum etmeye devam edebilir”
Bundan sonra ne olacak?
AİHM, 11 Temmuz’da aldığı kararı yeniden Bakanlar Komitesi’ne gönderecek. Avrupa Konseyi’nin siyasi organı olan Bakanlar Komitesi, AİHM’in “Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmedi” kararını bundan sonraki toplantılarında görüşmeye başlayacak.
Komite’de yapılacak görüşmelerde, Türkiye’ye karşı ne tür önlemlerin alınacağı görüşülecek. AİHS, bu önlemlerin neler olacağını açıkça belirtmiyor, sadece komitenin uygun olan önlemleri belirleyeceği ifadesine yer veriyor.
Yükümlülüğünü yerine getirmeyen bir taraf ülkeye karşı “üyelikten çıkarma, oy hakkının dondurulması” gibi ağır yaptırımlar başta olmak üzere birçok unsur yaşama geçirilebilir. Daha önce böyle bir kararın alınmaması, Türkiye ile ilgili sürecin daha da belirsiz hale gelmesine neden oluyor.
Bakanlar Komitesi, yılda bir kez dışişleri bakanları düzeyinde toplanıyor. Ancak asıl iş yükü, her hafta toplanan Avrupa Konseyi nezdindeki daimi temsilciler toplantısında ele alınıyor.
Kavala kararının ardından ilk Bakanlar Komitesi toplantısı yarın yapılacak ancak Türkiye’nin yükümlülüğünü yerine getirmemesine ilişkin AİHM kararının birkaç aydan önce Komite’nin önüne gelmesi beklenmiyor.
Kaynak: BBCTürkçe