DünyaManşetYaşam

Sahneye çıkması ve konser vermesi “ev hapsi” kararıyla engellenmişti






Türkiye iktidarına muhalif tutumu ve yaşam tarzı nedeniyle tutuklanan ve daha sonra itiraz üzerine konutu terk etmeme şartıyla tahliyesine karar verilen sanatçı Gülşen Çolakoğlu‘nun avukatları, ev hapsinin kaldırılmasını talep etti

Avukatı ev hapsi kararının kaldırılmasına yönelik dilekçe sundu

Çolakoğlu’nun avukatı Emek Emre, dün İstanbul Adalet Sarayı‘na giderek sanatçı hakkındaki ev hapsi kararının kaldırılmasına yönelik dilekçe sundu. Söz konusu talep, İstanbul Sulh Ceza Hakimliği’nce değerlendirilecek.

Ne olmuştu?

İmam Hatip Liselilere yönelik sözleri nedeniyle hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçundan soruşturma başlatılan ve geçen Perşembe günü tutuklanarak cezaevine konan şarkıcı Gülşen Çolakoğlu Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi’nden 29 Ağustos’ta tahliye edilmişti. Gülşen’in tutukluluğuna itiraz eden avukatlarının tahliye talebini değerlendiren 27’nci Asliye Ceza Mahkemesi, şarkıcının “konutu terk etmeme” ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılması kararı almıştı.

Özür açıklamasının ardından tutuklanmıştı

Geçen hafta Gülşen’in Nisan ayında verdiği bir konserde sarf ettiği sözler sosyal medyada gündem olmuştu. Konserden paylaşılan görüntülerde Gülşen’in orkestradan bir arkadaşına dönerek, “İmam Hatip’te okumuş daha önce kendisi, sapıklığı ordan geliyor” dediği duyuluyordu. Gülşen gözaltına alınmasının ardından sosyal medya hesaplarından yayınlanan açıklamasında, “Videodaki söylemimden rahatsızlık duyan ve incinen herkesten özür diliyorum” demişti.

25 Ağustos’ta gözaltına alınarak Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne getirilen Gülşen, savcılıkça ifadesi sonrasında sevk edildiği sulh ceza hâkimliğince tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderilmişti. İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği şarkıcı Gülşen’in tutuklanması kararını, “Şüphelinin üzerine atılı bulunan ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik’ suçunu işlediği hususunda kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir somut delillerin mevcut olduğu, suçun yasal alt ve üst sınırı dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağının anlaşılması, bu anlamda tutuklama tedbirinin daha uygun ve orantılı olacağı” gerekçesine dayandırmıştı.

DHA, DW / HT,SÖ









Başa dön tuşu