Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (El-sen) ve Makine Mühendisleri Odası (MMO), AKSA ile Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) döneminde imzalanan Kalecik II ve Ulusal Birlik Partisi (UBP)-Demokrat Parti (DP)-Yeniden Doğuş Partisi (YDP) döneminde imzalanan Kalecik III sözleşmelerinde; halkın sırtına fahiş elektrik zamları yükleyen maddeleri bir bir ifşa etti
Aysal: Kurumun özelleştirilmesi için bir algı, bir toplum mühendisliği yapılıyor
El-sen ve MMO‘nun, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası‘nda (KTÖS) gerçekleştirdiği basın toplantısında konuşan Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Başkanı Seran Aysal, bireysel olarak yaşanılan ama toplumsal yansımaları da olan elektrik enerjisine bağlı sorunların uzun süredir var olduğuna dikkat çekerek, bu sorunlara sosyal medya aracılığıyla isyanların yapıldığını ama bu durumun bilimsel bir çalışmayla, matematiksel bir formülle açıklanmasına yeterli destek verip vermediklerini de kendi aralarında tartıştıklarını kaydetti.
Aysal, “İsyan edildiğinde de hemen kurumu özelleştirilmesi noktasında bir algı, bir toplum mühendisliği başlıyor. Bunun oluşmaması adına, bunun yaratacağı sonuçların ne olacağıyla ilgili, uzun süredir, El-sen ve Makine Mühendisleri Odası (MMO) kamuoyunu sürekli bilgilendiriyor” dedi.
“Kişilerle kurumları ayırt etmezsek, ne kurum ne yönetecek ülke kalır”
Ülkenin birçok kurumunda olduğu gibi Kıb-tek’te de büyük sorunlar olduğuna ama kişilerin yarattığı sıkıntıların kurumun gözden çıkarılmasına vesile olmaması gerektiğini vurgulayan Aysal, en büyük direncin de burada gösterilmesi gerektiğini söyledi.
Aysal, “Birçok kurum ve işletmede, ülkenin birçok yönetsel noktasında zafiyet var ve bunlar kişilerden kaynaklıdır.
Kişilerle kurumları ayırt etmezken, ne kurum ne yönetecek ülke kalır. Kişilerin yarattığı sıkıntıların ortadan kaldırılması için ortak mücadele etmeliyiz” dedi.
“Toplumu doğru noktadan aydınlatacaklar”
Toplumun, kurumların korunmasına yönelik mücadeleye destek vermesi gerektiğini söyleyerek, bu amaçla çalışan MMO Başkanı Ayer Yarkıner ve El-sen’e teşekkür eden Aysal, bu mücadeleye omuz verilmesi gerektiğini kaydetti.
Aysal, “Bugün yapacakları açıklamalarla toplumu doğru noktadan aydınlatacaklar. Bizim de KTMMOB olarak desteğimiz devam edecek” dedi.
Bıçaklı: Bu yapılanlar da rastlantı değil
Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu (Türk-sen) Başkanı Arslan Bıçaklı da kürsüye çıkarak bir konuşma yaptı ve son yıllarda başta Kıb-tek olmak üzere bütün kurumların bir bir elden çıkarılmaya çalışıldığını, bunu yapanların da ülkeyi yönettiğini iddia eden mekanizma olduğunu belirtti.
Bıçaklı, “Kıb-tek gibi bir kurumu yaşatmak, büyütmek ve fizıbıl hale getirmek, bize göre çok zor değil. Ancak bu yapılanlar da rastlantı değil, bilerek ve isteyerek yapılmaktadır hükümetler tarafından” dedi.
“2019 Kasım’dan bugüne daha 45 gün dolmadı mı?”
15 Ekim 2019’da El-sen’in yaptığı büyük eylemi hatırlatan Bıçaklı, yapılan eylemlerin “çalışanlara maaş artışı” ya da “çalışanlara birer uçak alınsın” diye yapılmadığını söyledi.
Eylemlerde, “Kıb-tek’e yatırım yapın, karanlıkta kalacağız, mecbur bırakacaksınız bizi AKSA’ya” dediklerini ve dönemin Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy ile dönemin Başbakanı Ersin Tatar’ın kendilerini görüşmeye çağırdıklarını, ne istediklerini sorduklarını anlattı.
Bıçaklı, “Biz onlara ‘AKSA’ya teslim olma noktasına gidiyoruz, Kıb-tek’e yatırım yapın’ dedik. Hemfikir oldular, protokol imzaladılar bizimle. Birinci maddede; ‘ülkede yetersiz enerji vardır, bunun için fizibıl, daha sağlıklı ve ucuz enerji üretip topluma vermek için en az 60 MW santrali derhal ihaleye çıkıp 45 gün içinde sonuçlanıp bu yatırım yapılacak’ diyordu. Devlet adına imza attılar buna. Sorarım şimdi; 2019 Kasım’dan bugüne daha 45 gün dolmadı mı?” diye sordu.
“Bu bir projedir, bir kurumu elden çıkarmak isterseniz, oraya yatırım yapmazsınız”
Bıçaklı şöyle devam etti;
“Yatırım yapmadılar, neden? Bilerek ve isteyerek. Sonra AKSA ile III. Sözleşme gündeme geldi, ihalesiz özel yasa çıkararak yeniden sözleşme imzaladılar.
Şimdi topluma çıkıp utanmadan ‘yetersizlik nedeniyle bölge bölge birer saat kesinti yapılacak’ diyorlar.
Bu bir projedir, bir kurumu elden çıkarmak isterseniz, oraya yatırım yapmazsınız, halkı öyle bir noktaya getirirsiniz ki; ‘e yeter satın kurtulalım’ noktası.
Rastlantı değil bunlar. Hatırlayın Kıbrıs Türk Hava Yolları (KTHY) kapatılırken, pahalılık, rötarlar… Toplum; ‘satın kurtulalım’ dedi. Kıb-tek’te de oynanan oyun aynıdır.
“17 günlük eylem ve grevde Meclis’in önünde polisle karşı karşıya geldik”
Biz El-sen ve Türk-sen ve diğer sendikalar olarak bu konularda çeşitli eylemler yaptık. 17 günlük eylem ve grevde Meclis’in önünde polisle karşı karşıya geldik ama toplum malına sahip çıkacak yerde seyirci kaldı ve hatırlayın ondan sonra bütün örgütler bir araya geldik dedik ki; 3. Sözleşme imzalanırsa; biz bu memleketin altını üstüne getireceğiz.
Yapamadık, olmadı, imzalandı.
Şimdi bilerek ve isteyerek yine kurumu hem ekonomik yönden hem de diğer taraftan topluma kaka göstermek için her şey yapılıyor.
“17 bin vatandaşın elektriği kesildi geçen ay”
Kıb-tek Yönetim Kurulu’nun kararı var; diyor ki; 675 TL üstü borcu olan her tüketicinin enerjisi kesilecek.
17 bin vatandaşın elektriği kesildi geçen ay, 675 TL’nin üstündedir diye. Buradan soruyorum; 50 defadır soruyorum cevap yok; Emrullah Turanlı’ya neden kesmezsiniz?
Emrullah, 192 milyon borcu vardı, gittik santrale elektriği keselim, e kararın var senin, bunun da 92 milyon, şu anda 121 milyon TL borcu var.
Baktık orada 200 polis, elektrik kesemezsiniz, neden?
Sizden benden ne farkı var Emrullah’ın? Sonra da para yoktur yakıt alacağız diye gider 140 milyon borçlanırsınız, bunun faizi var, kim öder, vatandaş!
Kısacası arkadaşlar, bizim ülkede bir hastalık var, siyasiler bir yeri çalıştırmayı beceremiyorsa; ‘ne yapalım bu olmaz satalım’ derler.
“Her çalıştıramadığın yeri satacak mısın?”
Limanları satacakmış bir Bakan. Neresi battı sana, babanızdan miras mı kaldı size bunlar?
Miras kalsa bile kardeşlerinden olur almadan satamaz, sen toplumun malını nasıl satacaksın, kime sordun, var mı yetkin?
Artık hizmet veremiyormuş. Neden? Sensin çalıştıramayan, sen git başka çalıştıran gelsin, her çalıştıramadığın yeri satacak mısın?
Bu mu çare? Borcu varmış, e sen yaptın.
En büyük borcu olan kurum Maliye’dir. Ben gerçekten bu ülkenin bir çocuğu olarak endişe duyarım. Acaba bunlar bu Maliye’nin borçlarını ödeyemezse Maliye’yi de satarlar mı?
Çare nedir; Çare bu mesele Kıb-tek’i kurtarma operasyonu sadece örgütlü sendikanın görevi değildir. Kıb-tek kimindir? El-sen’in midir? Hayır, toplumun malıdır.
“Mal sahipleri kurumlarına sahip çıksın, hep beraber sahip çıkalım”
E senin malına biri girerse arazine kıyameti koparırsın, e bu kurum senin malındır, bilerek satmak isterler.
Biz de mal sahipleri olarak seyrediyoruz. Mal sahipleri ilgili sendikaların, birliklerin, derneklerin, örgütlerin öncülüğünde malına sahip çıkacak.
Yoksa KTHY’de olduğu gibi hep beraber acısını çekeceğiz, ödeyeceğiz.
Siyasi otorite gelip geçicidir. Mal sahipleri kurumlarına sahip çıksın, hep beraber sahip çıkalım, yoksa bu günleri arar duruma geleceğiz.
Tuğcu: AKSA 24 yıldır toplumun kanını emen bir kenedir
Basın toplantısı nda konuşan bir diğer isim de El-sen Başkanı Ahmet Tuğcu oldu. Tuğcu, elektrik sorununa çözüm olacak diye bu topraklara sokulan AKSA’nın 24 yıldır toplumun kanını emen bir kene olduğunu vurguladı.
Tuğcu, “Şubat ayında AKSA’nın bize yüklediği bu mali yükü MMO ile birlikte sizinle karşınıza geçerek paylaşmıştık.
Yaklaşık iki yıldır ortak bir çalışma yürüttüğümüz MMO ile kamu yararını göz ardı eden, baştan savma, sorumsuz, hesapsız ve ciddiyetten uzak imzalanan Kalecik III Sözleşmesi’nin maliyetlerini hesaplamış ve sizinle paylaşmıştık.
Bugün daha derinleştirdiğimiz bir çalışma kapsamında ulaştığımız yeni ve daha vahim olduğunu düşündüğümüz verileri sizinle paylaşacağız” dedi.
“Bizi AKSA’ya 15 yıllığına daha kelepçelediler”
Tuğcu şöyle devam etti;
“Toplum böylesine hukuksuzca yönetilirken, geçtiğimiz temmuzda imzalanan alım garantili sözleşmeyle bizi AKSA’ya 15 yıllığına daha kelepçelediler.
Her ay taksit taksit ödemeye mahkum ettiler. Bu sözleşme imzalandığı günden beri her ay zam gelecek dedik.
Temmuz 2023’den itibaren 7 kere yüzde 103’e yakın zam yapıldı. Bu kötü yönetimin her gün biraz daha ağırlaşan faturası altında sessiz kalmak, suça ortak olmak, paylaşmamak imkansızdır.
MMO ile bu konuda ne sessiz olduk ne de olacağız.
“Üstel’in Gönyeli’de bir meyhanede Cemil Kazancı ile yediği yemekten sonra meydana gelendir bunlar”
Kapalı kapılar ardında toplum daha da fakirleşirken ,TC sermayesini daha da zenginleşirken; bu kirli imzaları daha da deşifre edeceğiz.
MMO yönetimine ve Yarkıner’e teşekkür ederim. Bu konuda MMO maddi manevi olarak bizim açamayacağımız davaları da açarak yanımızda oldu.
Bu sunum sırasında hep birlikte elektrik faturalarının Kalecik III Sözleşmesi öncesi ve sonrası karşılaştırmalarını da göreceğiz, toplumun sırtına saplanan hançerin boyutunu çok daha net anlayacaksınız
Vatandaş Ahmet’in Temmuz 2023 ve Temmuz 2024 faturaları var. Üstel’in Gönyeli’de bir meyhanede Cemil Kazancı ile yediği yemekten sonra meydana gelendir bunlar.
Üste’den önce 1.61 TL KW olan ilk 250 KW saat ücreti, Kalecik III Sözleşmesi sonrası 3.74’e çıktı yani yüzde 232 zam demektir bu.
“Sözleşmeye imza koyan 7 kişi bize göre vatan hainidir”
Son hançerin nokta virgülüne kadar topluma ne zarar getirdiğini göstereceğiz. Atanmış Üstel hükümeti ve onun yancılığını yapan Kıb-tek yönetiminin, -ki bunlar bize göre vatan hainidir, sözleşmeye imza koyan 7 kişi- ısrarla neden yatırım yapılmadığının da en güzel açıklaması olacaktır.
Maksat toplum çıkarları değil birilerinin siyasi ve ekonomik çıkarlarını korumaktır. Teknecik’e yatırım durumunda rant kapısı kapanacaktır.
Geçtiğimiz yılın Nisan ayında AKSA’ya yeni bir kıyağın önünü açacağını öngördüğümüz adrese teslim Kamu ihale Yasası değişikliğinin Meclis’ten geçirilmemesi için 17 gün eylem yaptık.
Maalesef engelleyemedik, 17 gün süren eylemin sona erdiği 14 Nisan 2023 tarihinde hepiniz hatırlayacaksınız, El-sen’le birlikte toplam 18 örgüt, enerjide ortak vizyon başlıklı metne imza koydu.
Bu imzalar atıldıktan 3 ay sonra, yukarıdan bir yerlerden dayatılan Kalecik III Sözleşmesi ile AKSA’ya 15 yıllık alım garantisi daha verildi, faturalara 31 milyon dolar ek maliyet yüklendi.
“Çözüm basittir, hepimizin yöneteceği özerk bir Kıb-tek”
Biz bu sözleşmeyi derhal yargıya taşıdık, MMO da aynı maksatla yargı sürecini başlattı.
Bu metindeki maddelerin altında imzası olan 18 örgüt nerededir, ne yapıyorlar ve neden sessiz kalıyorsunuz?
Bu hepimizin sorunudur, vatana ihanettir bu sözleşme. El-sen’in tek bir gailesi var, yasaların emrettiği gibi tüketiciye maliyetine enerji sağlamak.
Tek derdimiz enerji arz güveliğini sağlayan, ekonomik, çevreci yatırım modelleri ile üretmek ve dağıtmaktır.
Çözüm basittir, hepimizin yöneteceği özerk bir Kıb-tek.
Bununla ilgili de geçtiğimiz ay tüm paydaşları davet ettiğimiz bir çalıştay yaptık, ortaya özerk Kıb-tek çıktı. Yani içinde hükümetin de ana muhalefetin de olduğu, odaların ve El-sen’in de olduğu özerk bir yapı.
Bu yapıya geçtiğimiz noktada bu ülkede enerji sorununu konuşmayacağız. Daha güzel yatırımların önünü nasıl açacağımızı konuşacağız.
“Bu iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin, bu ülkede çalışma yetkisi var mı, soruyor musunuz Sadık Gardiyanoğlu?”
Kıb-tek’te kötü bir yönetim var, sonuçlarını maalesef toplum olarak yaşıyoruz.
Son bir ayda 3 iş cinayeti işlendi elektrikten dolayı, biri İskele’de biri Girne’de bir otelde, bugün de yine İskele’de bir sitede.
Çalışma Bakanı ülke yönettiğini söylüyor, sizin yönettiğiniz ülke bu mu? Bu iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin, bu ülkede çalışma yetkisi var mı, soruyor musunuz Sadık Gardiyanoğlu?
Yoksa hiçbir cana değer vermediğiniz gibi soruşturma başlatmadınız, 3 tane 19 yaşındaki çocuk öldü, hesabını kim verecek?
Kıb-tek’te 8 görev şehidimiz var. Israrla söylememize rağmen iş güvenliği önlemleri alınmıyor, dün son kez uyardık; pazartesinden sonra bu düzeltmeler yapılmazsa iş bırakma dahil her türlü eylemi yapacağız.
Yarkıner: Sadece paramızı değil onurumuzu da kaybediyoruz
MMO Başkanı Ayer Yarkıner ise slayt gösterimi ile yaptığı açıklamasında, örnekleri ile yaşanan tüm süreci, fahiş fiyatları ortaya koydu.
AKSA ile imzalanan sözleşmenin yasal olup olmadığı konusunda rakamsal bilgilere ulaştıklarını ve bu brifingi hazırladıklarını söyleyen Yarkıner, bu konuda Mahkemeye ve Sayıştay’a, Savcılığa ve polise gittiklerini de hatırlattı.
Yarkıner, “Sadece paramızı değil onurumuzu da kaybediyoruz, saygınlığımız tamamen bitmiş durumda. Kıb-tek bugün eşit egemen devlet ısrarında olanların damarlarındaki enerjidir. Bu olmazsa eşit egemeni savunmalarının nedeninin AKSA peşkeşi olduğunu anlıyoruz” dedi.
“Kalecik II Sözleşmesi’nin teminat mektubu tam bir hile ve suiistimal”
Yarkıner şöyle devam etti;
“Kalecik II’nin teminat mektubu; tutarı 2 milyon, altında bir mühür var 16 bin 670 TL pul parası. Gerçekten ciddi bir hile ve suiistimal.
İhale Yasası’nda sözleşme bedeli yazmak zorundadır. Bu ihalenin bedeli, 47 milyon dolarlık bir teminata tekabül ediyor. Pul parası, teminat, o dönemin Maliye Bakanı’nın marifeti bu. 938 milyon 205 bin dolarlık bir sözleşmedir bu.
Kalecik II, Kamu İhale Yasası’na göre muteber değildi, Kalecik III bu örnek alınarak yapılmalıydı. Taşa anlattık bu iktidara anlatamadık.
Kalecik III Sözleşme tutarı 1 milyar 900 milyon, yüzde 5’i 95 milyonluk teminat olması lazım.
Ne yazıyor biliyor musunuz sözleşmede; “Eski teminat kullanılacak” yazıyor. Bir başka madde ise “teminat verildikten sonra sözleşme yürürlüğe girer” diyor.
“Bu ülkenin bu kadar peşkeşe göz yumacak yöneticileri nasıl yetişti?”
Kalecik III’de de pul parası ve toplamı 22 milyon dolar eder. Bu ülkenin bu kadar peşkeşe göz yumacak yöneticileri nasıl yetişti?
KKTC’nin bütçesinden fazladır bu sözleşmelerin bütçesi ama teminat mektubu yoktur.
“Kalecik III yasal mı?”
Teminat mektubu ortada yoktur, bu olmadan Kalecik III Sözleşmesi olmaz. Teminat mektubu ve pul parası için yaptığımız hesaplama bu; 180 ayı tek tek çarptık.
ABD bile dikkate almıyor bir KKTC’de ABD Tüketici Endeksi’ni dikkate almışız.
“Çünkü okuyan bunu ödemez”
Bakın çıkan faturalara, dilimizde tüy bitti sahtedir bunlar diye, Sayıştay’a gittik ‘dolandırılıyoruz’ dedik.
Bu faturanın raporudur, bu rapora bakarak faturayı yazar AKSA, bizimkiler de öder. Bu faturayı ödeyenler bu Kalecik III’ü okudu mu merak ediyoruz. Çünkü okuyan bunu ödemez.
“İlkokul matematiği bilen bile bu hataya düşmez”
Yani Kalecik II hatalıdır dedik ama onunla da bitmiyor. AKSA nasıl istiyorsa fatura yazıyor. Kalecik II’de de III’de de tüm KDV’lerden muaftır deniyor ama burada akaryakıta KDV koymuş faturaya. Kira sözleşmesinin bedelini Maliye’ye gidip yatırdı mı?
Neye karşılık alıyor o zaman KDV’yi? Bu Kalecik III imzalanmadan önceki son fatura, Kıb-tek Başkanı “Miktar arttığı için fiyat artıyor” demişti ya. İlkokul matematiği bilen bile bu hataya düşmez.
Bir de “Kira bedeli kapasitelerin montajından sonra başlar” diyor. Ama hemen başladı. Hem de nasıl başladı bakın. Bu iki faturaya bakın; Ünal Üstel ‘Kalecik III’ü imzalattık ve ucuzlattık” demişti ya…
Ünal Üstel imzalamadan önce Kalecik III’ü 1 KW enerji 15.16 centti. Üstel imzaladıktan sonra sözleşmeyi gelen değer 16.29 cente çıktı.
Bu 1.13’lük cent artışı faturaya 800 bin dolar olarak yansıyor.
“Eğer devletsen, AKSA’nın bütün santrallerine el koyarsın teminat olarak”
Kalecik II ve III’ü yayınlamadılar. Sayıştay teftişine girmedi hiçbir fatura. Vergi alma işlemi yapılmadı, sözleşme teminatsız.
“AKSA çekip giderse ne olacak” diyorlar bize. Eğer devletsen, AKSA’nın bütün santrallerine el koyarsın teminat olarak.
“Bu kurnaz tilkinin 4 ayağıyla tuzağa düşmesi demektir”
Şimdi bunu okuyunca, Kalecik III’ün neden yapıldığı anlaşılacak. Bu giriş, hiçbir yasada yoktur, bu kurnaz tilkinin 4 ayağıyla tuzağa düşmesi demektir.
Amaç; AKSA’nın envanterinde bulunan santrallerden enerji almak, halbuki yasaya göre amaç; o kurumun ihtiyacına göre yapılır. Bu yüzden AKSA istediği gibi enerji verip, faturayı kesiyor.
Enerji Bakanı’na gittik, vazgeçin dedik. Bizzat ben yazdım dedi. Bu altındaki imzaları atanların yetkisi var mı KKTC-TC enterkonnekte için?
Çerçeve anlaşması farklıdır, ille de sözleşme yapak zorunda değildir.
“Sözleşme imzalanmasından sonra kesin teminatın verilmesinden sonra yürürlüğe girer” ifadesi var. Hala imzalanmadı çünkü imzalanmasından sonra ifadesini de mahsus kurnazlık için yazdılar.
Bunu yaparken de hukukçular muhtemelen devredeydi. Bakın, sözleşme teminat mektubu gelmeden imzalanmaz. Kim yaptı bu sözleşmeyi, çıkıp cesurca bu imza atanlardan biri ‘ben yazdım’ desin, biz de Mahkemede soralım kendisine.
KKTC bütçesi kadar bir sözleşme imzalanıyor. Şener Şentürk imzası var. Kim bu? AKSA’nın Müdürü.
Ne yetki beyannamesi var, ne imza sirküleri var, ne AKSA temsilcilik belgesi var. Bu kadar aşağılanabilir mi bir toplum?
Maşanın da maşasıdır bunlar. Sözleşmenin tarihi 19.07, teminat hala yok.
Biz hak ediyor muyuz bunu?
Bunu da herkes iyice incelesin. Her sene AKSA’ya 30-40 milyon dolar fazla ödememizin en büyük sebebidir bu. Bunu kimse dikkate almadı.
Neden ödüyoruz diye anlatacağım şimdi. Şimdi buraya bakın;
Bu Kalecik III imzalanmadan bir ay önceki fatura. Biraz önce 21. maddeyi okuduk, faturaya esas olan aktif enerjidir, reaktif enerji değildir. Bakın gerçekleşen üretim miktarı var burada; nereden çıktı bu? Bunu Mahkemede izah edecekler.
Verdiği enerji 58 milyon 132 bin, 195 bin 500 KW eksik verdi. Fakat ondan sonra sözleşmede yazmayan o 66 milyon 243 bin -bu muhtemelen reaktif enerjidir- onunla hesapladıklarında bir faturada sadece fazla üretim/kira/yakıt bedeli 349 bin dolarla 880 bin dolardır. Bir de eksik üretti.
2022 yılı ile ilgili bir örnek de vereceğim. AKSA üretmedi o enerjiyi, güneyden aldık 44 dolara. Eksik üretim cezası?
180 faturayı inceleyin, her ay bu dolandırıcılık var.
Bu da sözleşme imzalandıktan sonraki fatura;
Sözleşmeye göre 70 milyondur ama 58 milyon 333 yazıyor burada, bunu bile düzeltmediler. 207 bin dolar da buradan aldılar.
Her ay üretmedikleri enerjiyi üretirmiş gibi dişimizi tırnağımızı söke söke alıyorlar. Bu hükümet ne itibarımızı ne paramızı ne geleceğimizi bıraktı.
“Bakın bu da çok ilginç; tam bir KKTC filmi”
Bu 2024’ün GT santrallerinin aksiyonları, farkındaysanız hiç çalışmadı;
İki santral çalışmazken, gidip protokol yapıp iki tane daha aldılar, her sene her birine birer milyon dlar kira ödüyorlar, kullanmadıkları enerji için.
Dünyanın en pahalı enerjisini satıyorlar bize. 3 senede 6 milyon dolar para ödedik. 17.5 MW santralin motor fiyatı 6 milyon dolar.
Devreye girmeyen santrallere de 110 bin dolar ayda veriyoruz. Yazık günah değil mi? İnsanlar bu kadar aptal yerine koyulabilir mi?
Şu formüle bakın;
Son faturanın yakıt fiyatı hesaplaması, birim fiyatı ne kadara hesapladılar biliyor musunuz; 13.25 cent.
Kıb-tek diyor ki “ben 10 cente enerjiyi üretirim. Bizim hesaplarımıza göre de 9,25 cente üretilir. Gerekli tedbirler alınarak bu fiyata üretilir.
Gizli yapılan anlaşma bu, üzülerek söylüyorum bu Kalecik II’de imzalandı (CTP döneminde)
Uyduruk formüle bakın;
Bu formül sayesinde 13.25 cente çıkıyor. En pahalı yakıttan hesaplasaydık bile, 10.4 centten ödeyecektik. Sayıştay’ın bu işe girmesi lazım, biz her türlü desteğe hazırız. Yoksa bu vahşi, arsız, utamaz sömürü devam edecek.
Biz bu ülkeyi yerde bulmadık, bu şekilde devam edemeyiz. Bir hareket başlaması gerekir. Eğer devletsek elektriksiz kalma ihtimalimiz de yoktur.
Bu yönetim kurulu Kıb-tek’in değil onların yönetim kuruludur.
Özgür Haber Merkezi
Pınar Barut