EkonomiGüncelInstagramKıbrısManşetSiyasetYaşam

Ersoy: Faturalarımızın katlanmasının, zehirli hava ve elektrik kesintilerinin sebebi de AKSA’dır




Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, EL-SEN Genel Başkanı Ahmet Tuğcu ve EL-SEN Teknecik Bölge Başkanı Enver Enveroğlu, Emeğin Gündemi programına katılarak KIB-TEK’te yaşananları, AKSA’yı ve elektrik konusunu değerlendirdiler

Ersoy: Faturalarımızın katlanmasının, zehirli hava ve elektrik kesintilerinin sebebi de AKSA’dır

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, 20 yıldır elektrik üretimimizi, kendi kamusal santrallerimizi sabote ederek, yatırım yapmayarak, yedek parça almayarak ve alanı AKSA’ya açmaya çalışarak bir özelleştirme sürecinin içerisine girdiğimizi aktardı. Faturalarımızın katlanmasının sebebi de, zehirli havanın doğaya saçılmasının sebebi de, elektrik kesilmesinin sebebi de zaten bu özelleştirme sürecidir diyen Ersoy, bu 20 yıllık süreçte kamusal enerji üretemeyelim diye çalışıldığını kaydetti.

Ersoy, AKSA’ya gelmiş geçmiş hükümetler tarafından kıyaklar geçilmesine rağmen, emekçilerin ayakta tutmaya çalıştığı Teknecik Elektrik Santrali’nin, AKSA’ya göre daha ucuza elektrik ürettiğini söyledi. AKSA’ya yıllık ödenen 30 milyon dolar havadan bir kira parası olduğundan bahseden Ersoy, AKSA’ya ödenen 2 yıllık kira parasıyla kalecik santrali kadar bir santralin sıfırdan kurulabileceğinin altını çizdi. Ersoy, AKSA’nın sözleşmesi feshedilip, Kıb-Tek özerk bir yapıya kavuşturulduğu anda, hem faturalara ödenen kabarık ücretlerin azalacağını hem de Kıb-Tek’e yatırım yapılabileceğini, böylece temiz ve sağlıklı bir çevreye kavuşabileceğimizi söyledi.

AKSA’ya Alan Açılması İçin Kamusal Enerji Üretilen Santrallerimiz Bilinçli Bir Şekilde Kötü Yönetiliyor

AKSA varlığını devam ettirdiği sürece kamusal enerji üretemeyeceğiz, yeşil enerjiye geçiş gibi uzun vadeli planlar da yapamayacağız diyen Ersoy, AKSA’nın varlığının kamusal olanın yok edilmesi üzerine kurulu olduğunu vurguladı. 24 sene evvel kamu özel ortaklığı yapılsın ve enerji arz güvenliği sağlansın diye yola çıkıldığını ancak gelinen noktada enerji arz güvenliğinin sağlanamadığını dile getirdi.

AKSA’ya alan açılması için kamusal enerji üretilen santrallerimizin bilinçli bir şekilde kötü yönetildiğini vurgulayan Ersoy, AKSA’nın sözleşmesinin derhal feshedilmesini ve kamulaştırılmasını savunduklarını belirtti. Bağımsızlık Yolu’nun bunun yasasını da hazırladığını ve meclise sunduğunu hatırlatan Ersoy, bunun hukuksal bir mesele olmadığını, meselenin irade ve meşruluk meselesi olduğunu vurguladı.

Bir tarafta halk, diğer tarafta Cemil Kazancı’nın serveti

Bir tarafta halkın çıkarı, diğer tarafta Cemil Kazancı’nın serveti diyen Ersoy, hangisi meşru, bununla ilgili bir tercih yapılması gerekiyor dedi. Ersoy, Kıb-Tek’e yatırım yapılsa da özerk bir yapıya kavuşsa da AKSA yerinde durduğu sürece hiçbir sorunun çözülemeyeceğini belirtti.

AKSA’nın maliyeti arttırmaya devam edeceğine vurgu yapan Ersoy, AKSA orada durduğu sürece de Kıb-Tek’e yatırım yapılamayacağını, yeşil enerjiye geçilemeyeceğini ve Kıb-Tek’in özerk yapıya kavuşamayacağını kaydetti. Tüm kaynak ve paraların AKSA’ya aktarıldığını anlatan Ersoy, bu musluk gibi AKSA’ya akan parayı kesmeden Kıb-Tek’Ii toparlamanın mümkün olamayacağını yineledi.

Toplumsal muhalefeti örecek, bizi bir araya getirecek siyasal hedeflere ihtiyacımız var diyen Ersoy, bu siyasal hedefin de AKSA’nın sözleşmesinin feshedilmesi ve kamulaştırılması ile başladığını aktardı.

Özkızan: Özelleştirsek de kurtulsak yorumları yapılıyor ancak şikayet ettiğimiz her şey özelleştirilmiş durumda

Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan programda yaptığı açıklamalarda Kıbtek için özelleştirilse de kurtulsak şeklinde yorumların yapıldığını söyleyerek, yaşadığımız memlekette zaten her şeyin özelleştirilmiş durumda olduğunu söyledi.

Her gün şikayet ettiğimiz yaşam koşulları, hayat pahalılığı, gelecek kaygısı, göç sorunu gibi sorunlarımızın sebebinin zaten her şeyin özel olmasından kaynaklandığını söyleyen Özkızan, eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, gıdada, konutta ve turizmde her şeyin özel olduğu bir memlekette yaşadığımızı belirtti. Geriye bir elektriğin kaldığını vurgulayan Özkızan, onun da yarısının özelleştirildiğini ve genişlemeye de çalıştığını aktardı. Şikayet ettiğimiz bu düzenin özelleştirilmiş bir düzen olduğunu ifade eden Özkızan, özelleştirme bizi kurtaracak olsaydı bugüne kadar kurtarırdı ifadelerini kullandı.

Dayanışmamızı somut politikalarla taçlandırmalıyız

Tarih boyunca Kıbrıslı Türk halkı çeşitli meselelerde dayanışma göstermiştir diyen Özkızan, dayanışmayı somut politikalarla taçlandırmamız gerektiğini, aksi taktirde hayal kırıklığı yaşanabileceğini söyledi.
Bu ülkede her yerde sermayenin egemenliğinin kurulmaya çalışıldığını söyleyen Özkızan, en bariz örneğinin muazzam kuralsızlığın yaşandığı, emekçilerin hiçbir güvenceye sahip olmadığı inşaat sektörü olduğunu aktardı.

Özel sektöre sendikalaşma çağrısını yineliyoruz

Sendikaya bağlı çalışan Kıb-Tek çalışanlarının hayatta kalmak için direndiğini belirten Özkızan, sendikaya sahip çıkmadığımızda yaşanacak olanın, tıpkı sendikanın olmadığı güvencesiz çalışılan inşaatlarda olduğu gibi emekçilerin ölmesiyle sonuçlanacağını belirtti. Sadece temmuz ayında 5 emekçinin şantiyelerde hayatını kaybettiğini hatırlatan Özkızan, Kıb-Tek’te çalışanların taleplerini yerine getirmeyerek yapmaya çalıştıklarının da bu olduğunu vurguladı. Bugün Kıb-Tek çalışanlarına ve EL-SEN’e sahip çıkmazsak bizler de iş yerlerimizde öleceğiz ve kimse de arkamızdan konuşmayacak şeklinde konuştu. Özkızan, bu sebeple özel sektöre sendikalaşma çağrısını yinelediğini belirtti.

Tuğcu: Hükümetin üzerinde birileri Teknecik Elektrik Santrali’nin daha kötüye gitmesi için ellinden geleni yapıyor

EL-SEN Genel Başkanı Ahmet Tuğcu programda yaptığı açıklamalarda, ülke elektriksiz kalmasın diye gecelere kadar santralde çalışmaları takip ettiğini ve bu durumun manipüle edilmeye çalışıldığını anlattı. Grev yapma, makineleri durdurma ve iş yavaşlatmaya gibi nankörce suçlamalara maruz kaldıklarını anlatan Tuğcu, işin aslının öyle olmadığını vurguladı.

26 Temmuz’dan sonra gelen yakıttan sonra 36 adet mazot pompası ve 108 adet enjektörün bozulduğunu ifade eden Tuğcu, bu parçaların bu kadar kısa sürede bu miktarda bozulmasının mümkün olamayacağına değindi. Tuğcu, 2019’dan itibaren, hükümetin üzerinde birilerinin düğmeye basarak Teknecik Elektrik Santrali’nin daha kötüye gitmesi için ellerinden geleni yaptığını ve bugünlere gelindiğini belirtti.

Tuğcu, yakıtın kötü olması, 12 gün sonra yakıtın bitecek olması ve yeni yakıt alımının da yapılmaması kötü bir yönetim tarafından yönetildiğimizin göstergesi olduğunu aktardı. Bu durumun kötü yönetimin bir üstündeki siyasetin de iradesinin olmadığını gösterdiğini söyleyen Tuğcu, sendika olarak çareler üretmeye çalıştıklarını dile getirdi.

AKSA’dan talep edilen yedek parçalar olmasına rağmen verilmedi!

AKSA’dan yedek parça talep ettiklerini, o parçaların ellerinde olmadığı cevabını aldıklarını söyleyen Tuğcu, yaptıkları araştırmada parçaların ellerinde olmasına rağmen makineleri onarıp enerji üretmelerini önlemek için kendilerine verilmediğini anlattı.

Salı günü Başbakan Ünal Üstel’in santrali ziyaret edip, Kıb-Tek Yönetim Kurulu ve ilgili müdürlere esip gürlediğini, EL-SEN yetkililerini sabotajla suçladığını anlatan Tuğcu, AKSA’da olmadığı söylenen parçaların bu olaydan bir saat sonra santrale ulaştığını söyledi. Üstel’in sonrasında soruşturma açılması için polise talimatlar verdiğini hatırlatan Tuğcu, bu soruşturmanın açılmasını istediğini soruşturmanın sonuçlanması için ellerinden ne gelirse yapacaklarını dile getirdi.

Başbakanın yaptıkları ile ilgili gerekli yasal işlemler başlatıldı

Tuğcu, tüm olayların yaşandığı akşam AKSA’nın adamları gelecek dendiği için oraya gittiklerini, herhangi bir sabotaj veya gelecek olan AKSA’nın adamlarını engellemek için orada bulunmadıklarını belirtti. Kıb-Tek Genel Müdürü’ne 25 kişilik ekip kurduklarını, parçaların da ellerinde olduğunu ve bu tamiri Kıb-Tek çalışanlarının yapabileceğini ilettiğini anlatan Tuğcu, AKSA’nın adamlarını getirterek Teknecik Elektrik Santrali çalışanlarının bu işi yapamadığı algısını yaratmaya çalıştıklarını vurguladı.

Bunun önüne geçmeye çalıştıkları anda müdürün başbakanı aradığını ifade eden Tuğcu, başbakanın geldiğine sendika başkanı olarak sevindiğini ve onu karşılamaya gittiğini söyledi. Makamına saygısı olduğundan elini uzattığını, başbakanın ise elini sıkmadığını ve hakarete başladığını anlattı.

Başbakan’ın AKSA’a çalışanlarına benim adamlarım diye hitap ettiğine dikkati çeken Tuğcu, bunun üzerine tartışmaya başladıklarını ve başbakanın “senin de ipini çekecem”, “şerefsiz” gibi söylemlerde bulunduğunu, bunların da alkolün etkisiyle söylendiğine inandığını belirtti. Tuğcu, bu konuyla ilgili gerekli yasal işlemleri de avukatıyla başlattığını ekledi. Olaya tanık olan polislere de teşekkür etmek istediğini ifade eden Tuğcu, polislerin sağduyulu ve tarafsız davrandıklarını anlattı.

O gece Kıb-Tek çalışanlarının sabaha kadar çalışarak, eldeki malzeme ile 3 makineyi ayağa kaldırdığını söyleyen Tuğcu, bu ülkenin başbakanının sabah basına “ben gittim, ağırlığımı koydum ve 5 makineyi ayağa kaldırdım” yalanını söylediğini anlattı.

Teknecik Santralinin yakıt ve parça alımında plansız programsız bırakılmaması gerekiyor

Santralin 7/24 yaşamın olduğu bir yer olduğunu, çalışanların 7/24 bu cansız varlığı canlandırmak için emek harcayarak enerji üretilmesini sağlamaya çalıştığını söyleyen Tuğcu, bu santralin yakıt ve parça alımında plansız programsız bırakılmaması gerektiğini vurguladı.

Kıb-Tek’in üzerindeki en büyük kambur, canavar AKSA’yı def etmemiz gerekiyor

Tuğcu özellikle dizel atölye ve kazan bakımında çalışan emekçilerin, kıyafet, ayakkabı ve koruyucu malzemelere ihtiyaçlarının olduğunu, sürekli talep etmelerine rağmen taleplerinin karşılanmadığını aktardı. Ünal Üstel’in geçtiğimiz günlerde santrale yeniden giderek sabotajcı dediği emekçilerle ekmek masasına oturduğunu belirten Tuğcu, ‘Ünal Üstel samimiyse hemen Kıb-Tek Yönetim Kurulu’nu ve Genel Müdürü görevden alır, oraya konusunda uzman mühendislerden oluşan bir yönetim kurulu atar ve Kıb-Tek’in ayağa kalmasını sağlar’ dedi.

Elektriğe %15’lik zam yapılması düşünüldüğünü ancak kurultaydan dolayı bekletildiğini açıklayan Tuğcu, elektriği ucuzlatmak istiyorsak Kıb-Tek’in üzerindeki en büyük kambur, canavar AKSA’yı def etmemiz gerekiyor şeklinde konuştu.

AKSA’nın Komutasında Yaşamaya Devam Edersek Elektrik Kesintileri ve Yüksek Faturalar Sürecek
Tuğcu, plansız programsız olunursa, yatırım yapılmazsa, AKSA’nın komutasında yaşanmaya devam edilirse elektriklerin kesilmeye devam edeceğini belirtti. Kötü yönetim, ciddiyetsiz, sorumsuz hükümet, vatandaşından çok sermayenin yanında duran yönetim olduğu sürece elektrik kesintilerini yaşamaya mahkum olduğumuzu vurguladı.

Kalecik Üç Sözleşmesi imzalanmadan önce, faturada ilk 250kw 1,61 TL’ydi diyen Tuğcu, sözleşme sonrası 2024 Temmuz faturasında ise ilk 250kw’ın fiyatının 3,75 TL’ye yükseldiğini söyledi. Bunu ben Ahmet Tuğcu olarak söylemiyorum, faturalarda yaptığımız analiz sonucu açıklıyorum diyen Tuğcu, bu gerçekler ortada dururken yapabileceğimiz tek adım AKSA’yı başımızdan def etmek ve santrali kamulaştırmaktır dedi.

Bütün verileri alt alta koyduğumuzda 20 yılda 1 milyar dolardan fazla kar eden şirket son imzalanan sözleşmeyle de 1.2 milyar dolar daha net kar elde edecek. Son sözleşme ile AKSA’nın kapasitesinin 175 MW’a çıkarıldığını ayda da 2.5 milyon dolar kira ödediğimizi belirten Tuğcu, 175 KW’a çıkarılan bu kapasitenin maksimum 142 KW’nın kullanıldığını ancak halkın cebinden çıkan paralarla 175 KW olarak ödendiğini açıkladı.

AKSA’yı ülkeden gönderdiğimizde faturalar yarı yarıya düşecek

Alım garantisinden dolayı AKSA’ya yüksek miktarlarda paralar ödendiğini vurgulayan Tuğcu, AKSA’dan gelen fatura üzerinden ödemenin yapıldığını belki de AKSA’nın yakıtı çok daha ucuza aldığını, çok saha ucuza mal ettiğini belirtti.

Yatırım yapmadığı halde AKSA’dan bu kadar yüksek fiyatlara elektrik alımının tek bir açıklaması var diyen Tuğcu, AKSA’yı doyurmak ve bankalardan alınan yüksek faizli kredileri ödemek olduğunu anlattı. Tuğcu, 1 ayda halktan toplanan paranın %55’inin AKSA’ya, %25’den fazlasının Kıb-Tek’in aldığı yakıta, borçlanmadan dolayı %5’nin bankalara, %8’nin de personel maaşlarına ödendiğini aktardı.

Kıb-Tek’in yasa gereği vatandaşa maaliyetine elektrik verdiğini kar amacı gütmediğini belirten Tuğcu, çözüm olarak bugün AKSA’yı ülkeden gönderdiğimizde faturaların yarı yarıya düşeceğini kaydetti. Sosyal devlet olabilseydik, sosyal yardım alan ailelere ücretsiz elektrik bile verebilirdik diyen Tuğcu, hükümetin yaptığı ise sadece sermayeyi zengin etmek olduğunu ifade etti.

Biat politikasından vazgeçtiğimiz gün, her şeyin düzeleceğine inanıyorum

Biat politikasından vazgeçtiğimiz gün, her şeyin düzeleceğine inandığını belirten Tuğcu, toplumsal mücadele ruhumuzu da kaybettiğimizi düşündüğü belirtti. Ülkenin en büyük sorunlarının, enerji, sağlık, eğitim, kamu-özel sektör çalışanları ve tarımdır diyen Tuğcu, tümünün kırmızı alarm verdiğini kaydetti.

Enveroğlu: Biteceğini bildikleri halde yakıt tedarik etmeyerek esas sabotajı onlar yaptı

EL-SEN Teknecik Bölge Başkanı Enver Enveroğlu programda yaptığı açıklamalarda, ne yolsuz, ne hırsız, ne de yüzsüz olduklarını, alın terinin en iyi şekilde temsil edilmesi ve halk için en iyisi neyse onun yapılması için çalıştıklarını söyledi.

Başbakan Ünal Üstel’in sabotaj iddialarına değinen Enveroğlu, biteceğini bildikleri halde yakıt tedarik etmeyerek esas sabotajı onların yaptığını söyledi ve santralde çalışan emekçilerden yakıt tedariği yapmasının herhalde beklenmediğini anlattı. Yakıt tedariğini yapacak kişilerin makamlarda bu işi yapacağını söyleyerek oturanlar olduğunu söyleyen Enveroğlu, Kıb-Tek’in başbakanlığa bağlı olduğunun altını çizdi.

Çalışanların iş yavaşlattığı söylemini çok duyduklarını anlatan Enveroğlu, 50-60 saat santralden çıkmadan kalan çalışanların olduğunu söyledi. 26 Temmuz’da gelen yakıttan sonra evlerine gidemeyen, ailelerini görmeyen çalışanların olduğunu belirten Enveroğlu, en kötüsünün de çalışma ortamında yaşanan sıkıntılar olduğunu aktardı. 26 Temmuz’dan sonra gelen son yakıtın kalitesizliğinden dolayı geniz yakması ve baş dönmesi gibi sorunların yaşandığını, bir iş cinayeti olmadan önleminin alınması gerektiğini kaydetti.

Tuvalet kağıdını ve sabunu bile ısrarla aldırabiliyorsak makinelere ekipmanı nasıl aldıralım?

Biz sendikacıyız bizim görevimiz makinelerin arızası, daha fazla üretim değil diyen Enveroğlu, buna rağmen göreve geldikleri dönemde bunlar için çalışma yapıp yönetime sunduklarını söyledi. Personelin kullanımına verilmek üzere, telsiz kulaklık, koruyucu maske, gözlük, kıyafet, eldiven, ayakkabı gibi gerekli malzemelerin tedariği için yönetime taleplerde bulunduklarını, ama taleplerinin bugün hala cevapsız kaldığını anlattı. Tuvalet kağıdını ve sabunu bile ısrarla aldırabiliyorsak makinelere ekipmanı nasıl aldıralım diyen Enveroğlu, üretimden kopmaların bu şekilde yaşandığını ifade etti.

Enveroğlu, Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığını Teknecik Elektrik Santraline gelip ortamı denetlemelerini istediğini söyledi. Bu bakanlıkları etkin bir denetim için davet ettiğini vurgulayan Enveroğlu, buradan çıkacak olan raporları kendisinin de merak ettiğini belirtti.









Başa dön tuşu