EkonomiGüncelInstagramKıbrısManşetSiyasetYaşam

Elcil: 1924’te Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan nüfus mübadelesinde bile kişilerin mülkiyet hakları korunmuştu




Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Şener Elcil, mülkiyet konusunda yaptığı açıklamada, adanın kuzeyinde yaratılan uluslararası hukuka aykırı mülkiyet rejiminden faydalanan çevrelerin ganimeti koruma refleksiyle savaş çığırtkanlığına soyunduğunu, Türkiye yetkilileri ve onların işbirlikçilerinin sorumluluktan kaçarak olayı siyasi ranta dönüştürmeye çalıştıklarını belirtti

Elcil: 1924’te Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan nüfus mübadelesinde bile kişilerin mülkiyet hakları korunmuştu

Elcil Kıbrıs’taki mülkiyet sorununu merkeze alarak yaptığı açıklamada, 1958 yılında başlayan toplumlararası çatışmalarla birlikte, taşınmaz mallarla ilgili sorunlar doğmaya başladığını belirterek, 1963’te toplumların ayrışması ile artarak devam etmiş, 1974 yılında ise iki toplumun Türkiye tarafından fiziki olarak ayrılması ile doruk noktasına çıktığını söyledi.

“Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların mülkiyet hakları ve mülklerin kullanımından doğan haklarının tazmin edilmesine yönelik, uluslararası hukuk içinde çözüm arama yerine, 1974 yılından sonra Türkiye’nin adanın kuzeyinde yarattığı rejimin çıkardığı yasalarla “kapanın elinde kalır” anlayışına dayalı düzenlemeleri hayata geçirdiğini hatırlatan Elcil, 1924’te Lozan Antlaşması’na bağlı, Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan nüfus mübadelesinde bile kişilerin mülkiyet hakları korunduğunu ve tazmin edilmeleri yoluna gidildiğini söyledi.

“1974 sonrası Türkiye’den adaya getirilen Türk vatandaşlarına Kıbrıslırumlara ait toprak ve mülklerin %54’ünün tapulandı”

Elli yıl aradan sonra, 1974 yılında Kıbrıs’ın kuzeyinde, Türkiye’nin uluslararası hukuka aykırı yarattığı sistem nedeniyle, mülkiyet konusu kişileri karşı karşıya getiren bir sorun yumağı haline gelmiştir ifadelerini kullanan Elcil, 1974 sonrası Türkiye’den adaya getirilen Türk vatandaşlarına Kıbrıslırumlara ait toprak ve mülklerin %54’ünün tapulandığını hatırlattı.

Annan planı döneminde kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu‘nun (TMK) daha önceleri ‘ganimet’ olarak dağıtılan Rum mülklerinin ticari anlamda satışını tetiklediğini belirten Elcil, bu kapsamda patlayan inşaat furyasının, kara para operasyonları ile birleşmesiyle ortaya korkunç bir yağma ortaya çıktını söyledi.

Adanın kuzeyindeki yağma düzeninin artmasına paralel olarak Kıbrıslırum yetkililerin başlattığı soruşturma ve tutuklamaların gündeme geldiğini belirten Elcil, “Türkiye’nin adamızın kuzeyinde yarattığı, uluslararası hukuka aykırı mülkiyet rejiminden faydalanan çevreler, ganimeti koruma kaygısıyla savaş çığırtkanlığına soyunmuşlar, Türkiye yetkilileri ve adanın kuzeyindeki işbirlikçi makamlarsa sorumluluktan kaçarak, olayı siyasi ranta dönüştürmeye uğraşmaktadırlar” ifadelerini kullandı.

Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Şener Elcil açıklamasını şu sözlerle tamamladı:

“Bu dolandırıcılığın gerçek sorumlusu İTEM yasasını geçirin emri veren Türkiyeli yetkililerdir”

“Adanın kuzeyindeki siyasi rejimin, verdiği sahte belgelerle aldatılan ve mülkün gerçek sahipleriyle karşı karşıya getirilip, hakkında tutuklama emri olanlar, olayı doğru değerlendirmelidirler. Bu dolandırıcılığın gerçek sorumlusu İTEM yasasını geçirip, uluslararası hukuka aykırı başkasının mülkünü başkasına tapulama sahtekarlığını yapanlarla, bu yasanın geçmesi emrini veren Türkiye yetkilileridir. Bu çerçevede kuzeydeki rejimin sahte uygulamalarının mağduru olanlar bu işin gerçek sorumlularını uluslararası yargı önüne çıkarmalıdırlar”











Başa dön tuşu