Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB), TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni meclis binası ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi açıklamasına tepki gösterdi
Aysal: Vekiller de bu kararı halk gibi Erdoğan’ın ağzından duydu
Fikirden sembolik temel atma sürecine hatta proje aşamalarına kadar süreçlerin tümünün Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından yürütüldüğünü anımsatan KTMMOB Başkanı Seran Aysal, vekillerin de bu kararı halk gibi Erdoğan’ın ağzından duyduğunu belirtti.
Halkın önceliğinin ve ihtiyaçlarının bu binalar olmadığını belirten KTMMOB Başkanı Seran Aysal, “bu açıklamalardan anlaşılmıştır ki KKTC İdarecileri ne halkın temsilcisi olarak evin sahibidir ne de sembolik olarak bile süreçlerin parçasıdırlar” dedi. Başkan Aysal, finansman nasıl sağlanırsa sağlansın proje süreçlerinin hiçbir aşamasında devletin insan kaynağı olan bürokratları, akademisyenleri, mimarı, mühendisi, şehir plancısı, iş insanları ve emekçisi, Devletin kurumları, kuruluşları, daireleri, belediyeleri, sendikaları, sivil toplum ve meslek örgütleri yoksa devletinin varlığının da tartışıldığını anımsattı.
Aysal şöyle dedi:
Müjdelenen bahse konu ‘standart’ binaları bile projelendirip inşa edecek kapasitesi olmayan bir halkın, o binalarda yönetici de olmayacağı sonucu çıkmaktadır.
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının 19 Temmuz 2021 tarihli KKTC Cumhuriyet Meclisindeki konuşmasının son bölümünde açıkladığı “Yeni Bina inşası ile ilgili Müjdeleri” konusunda KTMMOB Yönetim Kurulunun ilk değerlendirmesi özetle şöyledir;
Biliyoruz ki ihtiyaç duyulan bir binanın sağlıklı proje ve inşa sürecinde “Mal Sahibi”; inşa edilecek araziyi, bütçeyi ve proje ekibini belirler, ihtiyaçlarını aktarır, proje sürecinin talepleri ile gelişmesine katkı koyar, aşamaları onaylar, kararları üretir, inşaat için müteahhidi seçer, sözleşme imzalayıp finansmanı sağlar.
Ancak 20 Temmuz programında sembolik temeli atılacağı açıklanan yeni Cumhurbaşkanlığı binasında durum bilimsel ve yasal bilindiğin dışında olacak şekilde; fikirden sembolik temel atma sürecine hatta proje aşamalarına kadar süreçlerin tümünün Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından yürütüldüğü açıklanmıştır.
“Ev Sahibi” oldukları için KKTC Cumhuriyet Meclisinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının konuşmasını dinleyen milletvekilleri de vatandaşlarla birlikte halkın temsilcisi olarak geçici sahibi oldukları meclis binasının yenisinin inşa edileceği müjdesini de aynı açıklamada öğrendiler.
Halkın önceliğinin ve ihtiyacının bu binalar olmadığı nettir. Ona rağmen bu açıklamalardan anlaşılmıştır ki KKTC İdarecileri ne halkın temsilcisi olarak “evin sahibidir” ne de “sembolik” olarak bile süreçlerin parçasıdırlar.
Dışarıdan net olarak görünse de, kendileri farkında olmayan veya farkında değilmiş gibi devam etmeyi yeğleyen, irade sahibiymiş gibi “idare edenler’in bugüne kadar yaptığı aksi yönündeki tüm açıklama ve iddialar bu konuşmada tekrardan çürütüldüğünü değerlendirmekteyiz.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Meclis konuşmasında müjde olarak açıkladığı yeni Cumhurbaşkanlığı Binası, yeni Meclis Binası ve Millet Bahçesi, yeni bina fikri dahil tüm aşamalarıyla, kararlarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından yönetilmekte ve süreçler ilerletilmektedir.
Bundan önceki son birkaç benzer örnekte (Pandemi Hastanesi, Cezaevi, 500 Yataklı Hastane, Şehirler arası Yollar ve Köy Yolları tamiri, E-Devlet…vb) olduğu gibi Kıbrıs Türk Mimarı, Mühendisi, Müteahhidi, Taşeronu, Emekçisi, Kurumları, Kuruluşu, Belediyesi, Daireleri, Bürokratları, Üniversiteleri, Akademisyenleri, Doktoru, Avukatı…vb. özetle KKTC Devleti süreçte yoktur ve yer almayacağı da aşikardır. Ve bu yaklaşım sadece bina projeleriyle sınırlı değildir.
Aynı zamanda yürütülen bilişim projeleri dahil birçok farklı projede de Kıbrıs Türkü yer almamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin süreç yönetimi ve kararlarında Kıbrıslı Türklerin yok sayılmasının ana sebebinin KKTC İdarecileri ve aynı idarecilere T.C. Yetkililerinin güven duymamaları olabileceğini değerlendirmekteyiz.
Özellikle son dönemde yaptığımız uyarılar sonrasında bizler için gelinen nokta sürpriz olmasa da, KTMMOB için bu idareciler nedeniyle Kıbrıslı Türklerin Devletiyle düşürüldüğü ve yok sayıldığı bu durum büyük hayal kırıklığıdır.
KKTC’de olduğu gibi Devletlerin kötü yönetilmesi sebebiyle yeterli bütçesi olmayabilir, hatta bundan dolayı yatırımları için kredi ve/veya hibe ve/veya yardım alabilirler, bunlar kötü yönetimin sonuçlarıdır.
Fakat finansman nasıl sağlanırsa sağlansın proje süreçlerinin hiçbir aşamasında Devletin insan kaynağı olan bürokratları, akademisyenleri, mimarı, mühendisi, şehir plancısı, iş insanları ve emekçisi, Devletin kurumları, kuruluşları, daireleri, belediyeleri, sendikaları, sivil toplum ve meslek örgütleri …vd yoksa ve/veya yok sayılıyorsa bu Devletin varlığının da tartışılması anlamı taşımaktadır. Müjdelenen bahse konu “standart” binaları bile projelendirip inşa edecek kapasitesi olmayan bir halkın, o binalarda yönetici de olmayacağı sonucu çıkmaktadır.
Ayrıca insan kaynağı kapasitesine güvenmeyen ve/veya yetersiz olan ve/veya yok sayan halkların; Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlık, Milletvekilliği, Belediye Başkanlığı, Müsteşarlık, Müdürlük….vd de yapacak kapasiteli bireyleri olduğundan da söz edilemez! T.C. Cumhurbaşkanının açıklamasında “KKTC’nin ne doğru düzgün bir Cumhurbaşkanlığı Sarayı, ne de doğru düzgün bir parlamentosu var” diyerek sorunun binalarda olduğunun altını çizmeye çalışsa da, çok iyi biliyoruz ki güvenilmeyen ve bu sorunların sebebi o binalar değildir!
Halkımızın bu dönemde en çok ihtiyaç duyduğu sarayına ve binalarına değil iradesine ve varlığına saygıdır.
Sonuç olarak; Kıbrıs Türküne verilen müjde, ileriki günlerde sıklıkla tartışılması ve yüzleşilmesi gereken gerçek birkaç binanın nasıl yapılıp yapılmamasından çok ötedir!
Bu sorunun da sebebi, daha önce yaşandığı üzere sorunu tespit edip çözmek yerine her ortamda, KTMMOB dahil, kendi örgütlerini ve insanını suçlayıp makamı koruma gayretiyle sempatik olmayı seçen yetersiz gelmiş geçmiş “idare edenler”dir.
Belli ki gelinen noktada sadece bizlerin gözünde değil Türkiye Cumhuriyeti’nin gözünde de bu kişilere olan itibarı sıfırlamıştır. Ancak Kıbrıs Türk halkı bu muamele ve yönetimi hak etmemektedir.
KTMMOB; halkımız için doğru, bilimsel, yasal, eşit, adaletli sürdürülebilir bir geleceğin sağlanması ve bu topraklarda varolabilmesi için mücadele etmeye devam edecektir.