Yer Bilimleri Mühendisleri Odası Başkanı Oğuz Vadili, dün gece yaşanan depremin gündüz saatlerinde yaşanmış olması durumunda, öğrenci ve çalışanların olduğu kamu ve okul binalarına, dayanıklılık açısından kimsenin güvence veremeyeceğini belirterek, alınacak önlemler konusunda bilgi verdi
Vadili: 6.2 ve 6.3 büyüklüğündeki depremleri daha önce de kayıt altına aldık
Özgür Web TV‘de yayınlanan Özgür Haber programında Pınar Barut‘un sorularını yanıtlayan Vadili, dün gece saat 03:07’de yaşanan depremle ilgili bir can veya mal kaybı bildirilmediğini söyledi.
Vadili, “Dün gece adanın batısında Baf açıklarında meydana gelen deprem yerin 36.3 km derinliğinde ve 6.2 büyüklüğünde gerçekleşti. Bu deprem, ‘Afrika Plakası‘ olarak değerlendirdiğimiz, adamızın güney kısmında bulunan plakanın adanın kuzey kısmında bulunan ‘Avrasya Plakası‘na gömülmesi esnasında gerçekleşen enerjinin sarsıntılarıdır. 6.2 ve 6.3 büyüklüğündeki depremleri daha önce de kayıt altına aldık” dedi.
“48 saat içerisinde gittikçe şiddeti ve sıklığı da azalacak şekilde depremler gerçekleşecek”
Tarih boyunca adanın yaklaşık 600 depremle sarsıldığını, adanın yapı durumunun daha önce bu büyüklükteki depremlerde can ve mal kaybına neden olabildiğini belirten Vadili, değişen teknoloji ve Mühendisler Birliği’nin koyduğu kurallarla yapılan ve denetlenen yapılarda, bu gibi durumların yaşanmasının ihtimalinin gittikçe azaldığını gözlemlediklerini kaydetti.
Vadili, “Ben dün gece bir uyarı yapmıştım; artçı depremler gerçekleşebilir diye. Halkımız bu depremleri hissedebilir, korkmamaları gerekir. Nitekim 03:07’de ana deprem gerçekleştikten 2 saat sonra bu depremin 3.01 ölçeğinde bir artçısı oldu. Bunu muhtemelen halkımız hissetmemiştir ama 48 saat içerisinde gittikçe şiddeti ve sıklığı da azalacak şekilde depremler gerçekleşecek” dedi.
“Adamız tsunami riski altındadır, bunu söylemeden edemeyiz”
Depremden sonra tsunami uyarısının yapılmadığını, çünkü tsunaminin gerçekleşebilmesi için 6.2’lik bir depremin yeterli olmadığını ifade eden Vadili, simülasyonlardan edindikleri bilgilere göre tsunami yaratacak depremin 7- 7.5 büyüklüğünde bir deprem olması gerektiğini belirtti.
“Ama adamız tsunami riski altındadır, bunu söylemeden edemeyiz” diyen Vadili, bunun tarihte de örnekleri olduğunu anlattı.
Vadili, “1222 yılındaki 7.5 büyüklüğündeki Baf depremi ve 8.4 büyüklüğündeki Girit depremi ile adamız 3 metreyi bulan dalgaların etkisi altında kaldı. Şunu da söylemek lazım; teknoloji gelişti. Deprem adamızın etrafındaki yapı da her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Bunu simülasyon haline getiren meslek gruplarımız vardır. Doğu Akdeniz çanağında adamıza ulaşabilecek en yüksek dalga yüksekliği de 3 metre olarak görülmektedir. Bu önemli bir yüksekliktir ama başka coğrafyalarda gördüğümüz tsunamiler gibi de değildir” dedi.
“6-6.5 hatta 7 şiddetindeki depreme bile dayanıklı binalarımız var”
Binalarımızın depreme dayanıklı olup olmadığı konusunda da bilgi veren Vadili, depreme hazırlıklı olduğumuz noktalar olduğu kadar hazırlıksız olduğumuz alanlar da olduğunu belirtti.
“Hazırlıklı olduğumuz noktalar; Mühendisler Birliği denetiminden geçen, vizelere uygun onay alan projelerdir. Bunların inşa edilmesi durumunda 6-6.5 hatta 7 şiddetindeki depreme bile dayanıklı binalarımız var” diyen Vadili, bunu da bütün ideal şartlar altında söylediğinin altını çizdi.
Vadili, “Birliğimizin yasaları gereği yapılan statik hesaplar ve çizimler vizeleniyor ve bu büyüklükteki depremlere dayanıklı olarak kabul ediliyor. Ama vizeden sonra inşaatın başlaması aşaması var. Bu aşamada yapı denetimi kısmı maalesef ülkemizde yasal değil ve uygulanmıyor” dedi.
“Denetlenmeyen inşaatlar, mühendis ile mal sahibinin vicdanına bırakılıyor”
Bu uygulamayı bir tel Lefkoşa Türk Belediyesi‘nin (LTB) belirli çerçevelerde ancak kendinden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı da idealden uzak şekilde yaptığını belirten Vadili, geriye kalan ilçelerde ise projelerin, mühendisi ile mal sahibinin vicdanı arasında yapıldığını kaydetti.
Vadili, “Bu suiistimale açık bir olaydır. Yasalar olmalı ve uygulanmalı. Yerbilim Mühendisleri Odası ile İnşaat Mühendisleri Odası olarak bir protokol yaptık ve belirli tip yapılarda zemin etüdünü mecburi kıldık. Yani yeni yapılan yapılarda genellikle çok yüksek oranda güvenilir olduğumuzu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
“Sapasağlam duracağı güvencesini ben şahsen veremem, verebilecek olan biri de bu ülkede yoktur”
Depremle ilgili en büyük sıkıntının eski binalar olduğunu, bunların da okul ve kamu binaları olduğunu anlatan Vadili, dün gece 03: 07’de yaşanan depremin, gündüz 11:00’da gerçekleşmesi durumunda, bu binalar için güvence verilemeyeceğini belirtti.
Vadili, “Okullarda öğrencilerimiz, dairelerde de çalışanlarımız varken deprem olsaydı, bu binaların sapasağlam duracağı güvencesini ben şahsen veremem, verebilecek olan biri de bu ülkede yoktur diye düşünüyorum. O yüzden süratle bu binaların gözden geçirilmesi gerekir. Eğer deformasyona uğramışlarsa ve bu büyüklükteki depremlere dayanıksız hale gelmişlerse süratle yenilenmeleri gerekiyor. Bunları yapıyor muyuz? Yapmıyoruz. O zaman depreme biraz hazırlıklı biraz da hazırlıksızız demektir” dedi.
“Deprem bizim kaderimizdir ve buna hazırlıklı olmak zorundayız”
Deprem sonrası için de hazırlıklı olmadığımız konusunda görüşlerini paylaşan Vadili, çok katlı binaların çöktüğü ve beklenmedik olaylar gerçekleştiği bir depremde, buralara müdahale edecek olan ekiplerin sayısının da yeterli olup olmadığını sorguladı.
Vadili, “Benim bildiğim kadarıyla yeterli değil. O yüzden tedbir almak zorundayız. Biz alt himalaya deprem kuşağındayız ve dünyada gerçekleşen depremlerin yüzde 20’ye yakını bizim bulunduğumuz coğrafyada gerçekleşmekte. Bir insanın ömrü kısa olabilir, herkes ortalama 70 yıllık ömründe deprem atlatmamış olabilir ama bizden önceki kuşaklar bunu atlattı. Deprem bizim kaderimizdir ve buna hazırlıklı olmak zorundayız” dedi.