Kıbrıs’ın kuzeyinde Ankara hükümetleri ve TC derin devletinden koruyabildiğimiz son kale olarak görünen yargıyla ilgili son dönemde yaşanan ve konuşulanlar gerçeğin farklı olabileceğini gösterirken, ilk göze çarpan ise ‘Ağır Ceza’ yargılamalarındaki mağduriyetler oluyor
YAZI DİZİSİ: AĞIR CEZA YARGILAMALARI / POLİS- SAVCILIK-AĞIR CEZA HEYETİ-YÜKSEK MAHKEME”
Bölüm 1: Ağır Ceza Heyeti ve Yüksek Mahkeme
Ağır Ceza Mahkemelerinde uzun zamandır yaşanan sayısız mağduriyet, bu yargılamadaki sisteminin nasıl işlediğini sorgulatmaya başladı.
Hali hazırda bugün Ağır Ceza Mahkemesi’nde suçunu kabul etmeyip duruşmaya geçen her sanık, suçlandığı şey her ne olursa olsun tutuklu yargılanıyor ve bu da ciddi mağduriyetlerin yaşanmasına yol açıyor.
Peki bu konuda Ceza Yasamız ve Yüksek Mahkeme içtihatlarımız ne diyor?
Böyle bir yasa, içtihat ya da kural yok
KKTC Ceza Yasası‘nda Ağır Ceza’da yargılanan herkesin istisnasız şekilde tutuklu yargılanacağına dair bir madde bulunmuyor.
Aynı durum, söyledikleri ve yazdıkları içtihata döüşen Yüksek Mahkeme kararları için de geçerli, bu kararlarda da tutuklu yargılama esas değil.
Ancak pratikte durum böyle işlemiyor
Hukuk camiası tutuklu yargılanma gereken durumları net şekilde açıklıyor; “Kaçma şüphesi bulunan ve suçlu olduğuna dair net deliller olan kişilerin tutuklu yargılanması”
Tutuklu yargılamanın amacının sanığın mahkemede hazır bulunmasını sağlamak olduğu, kural olarak serbest yargılama, istisnai olarak da tutuklu yargılama yapılması gerektiği savunuluyor.
Ancak pratikte; KKTC vatandaşlığı dışında başka vatandaşlığı bulunmayan, yurt dışında hiçbir aile, iş ya da sosyal bağlantısı olmayan, hatta burada kamu görevinde çalışan ve ailesi, işi, tüm hayatı burada olan, hatta hayatında hiç yurt dışına çıkmamış olan, duruşma aşamasına gelene kadar geçen sürede (bazen yılları bulabiliyor) kaçma eğiliminde bulunmamış olan, karıştığı suç herkesin başına gelebilecek bir trafik çarpışması olan ve beraat şansı çok yüksek olan kişiler de istisnasız yine tutuklu yargılanıyor.
Hukuk camiasına göre sebep Yüksek Mahkeme!
Ciddi mağduriyetler yaşattığı geçmiş dava süreçleriyle de ıspatlı olan bu durumun neden yaşandığına dair en kabul gören algı ise Yüksek Mahkeme’nin tutumuyla ilgili.
Yüksek Mahkeme’nin, içtihatlarında yazmadığı bu durumu, Ağır Ceza Yargıçlarının üzerine bir pratik haline getirdiği konuşuluyor.
Camianın içinde herkesin bildiği söylenen duruma göre; Bir Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, herhangi bir sanığı tutuklamazsa Yüksek Mahkeme tarafından ciddi anlamda sorgulanacağını düşündüğü için bu riski almıyor ve istisnasız her sanığı tutukluyor.
Öyleki, Ağır Ceza heyetinin yaptığı bu tutuklama kararlarına karşı yapılan hiçbir istinafta da, Yüksek Mahkeme’nin kararı bozmadığı, “Ağır Ceza’nın takdir hakkı vardır ve bu takdir hakkı yanlış kullanılmamıştır” şeklinde karar verdiği belirtiliyor.
İşlemedikleri suçları kabul edenler var mı?
Yüksek Mahkeme’nin bu tutumunun çok uzun yıllardır değişmediği, bunun da bu davalara bakan avukatlar tarafından net şekilde bilindiği konuşulurken, mağduriyetler de olaydan olaya farklılık gösteriyor.
Örneğin; Suçsuz kişilerin, tutuklu kalma olasılığı yüzünden işlemedikleri suçları kabul edip para cezası ile kurtulmayı tercih eder hale geldiği belirtiliyor.
Ancak bir diğer mağduriyet beraat edenler için başlıyor.
Beraat etse de yattığı sürenin hesabını soramıyor, tazminat talep edemiyor, tüm iç ve dış hukuk yolları kapalı
Herhangi bir suçtan Ağır Ceza’da yargılanan ve yargılaması tutuklu yapılan kişiler, sonradan suçsuz olduklarının anlaşılması ve beraat etmesi durumunda, bazen 1 ay bazen de yılları bulan tutukluluk süreleri için yargı yoluna başvuramıyor.
Şöyle ki; 1 yıl tutuklu kaldığı için işini, sosyal çevresini, statüsünü ve hatta belki ailesini kaybeden kişi, cezaevinde haksız yere tutulduğu süre için iç hukuk yoluna başvuramıyor çünkü KKTC Hukuku’nda böyle bir yasal mevzuat bulunmuyor.
Aynı kişi hakkını bir dış hukuk yolu olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nde de (AİHM) arayamıyor çünkü AİHM‘e göre tutuklama yasal şekilde yapıldıysa tazminat söz konusu olmuyor.
Bu tür mağduriyetlerin de, 1 ay, 45 gün hatta seneye varan ve birkaç seneyi bulan birçok örneği bulunuyor.
Nasıl çözülür?
Hukuk çevrelerine göre bu mağduriyetleri gidermenin birkaç yolu var.
İlk yapılması gerekenin ise; Ceza Yasası ya da Yüksek Mahkeme’nin içtihatlarında kural olmayan tutuklamalar ile ilgili yasal mevzuat yapılarak, tutukluluk sürelerinin ‘gayri yasal’ sayılması, beraat eden kişiler için hukuk yolunun açılması ve tazminat hakkı sağlanması olduğu belirtiliyor.
Bir diğer noktanın ise; Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti’nin, Yüksek Mahkeme’nin kararlarını sorgulayacağı baskısından çekinmeden, uzun yıllardır süregelen bu teamülü kıracak cesaretli bir kararı vermesi ve kısır döngüyü sonlandırması olduğu söyleniyor.
Yarınki bölüm: “Savcılık makamının bu yargılamalardaki rolü”
Pınar Barut/Özel Haber