
Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN), lisans diplomasının 4 yıllık eğitim süresinde belirli sayıda dersleri tamamlayan ve belirli bir başarı seviyesi ulaşan kişilere verildiği hatırlatarak, günümüzde ‘diploma belgesinin’ alınan derslerle başarı seviyesinin önüne geçtiğini kaydetti
DAÜ-SEN: Hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları, 3’ü bir arada olursa anlamlı olur
Diplomanın iptalini, doğmuş bir bebeğin usul hatası gerekçe gösterilerek “doğum belgesinin” iptal edilmesine benzeten DAÜ-SEN, “Ancak doğum belgesinin iptal edilmesi bebeğin doğmadığını göstermemektedir” dedi.
Açıklamada, “Tıpkı tanınmamış bir ülkede doğmuş bebeklerin var olmadığını iddia eden bir anlayışla karşı karşıyayız. Kıbrıs’ın Kuzeyinde yaşayanlar olarak tanınmamışlık gerekçesiyle yaşanan ve yaşatılan insanlık dışı uygulamaları en iyi bilenlerdeniz. Ne enteresan ki, bu hikâyede de ‘tanınmayan üniversite’ adanın kuzeyinde yer almakta ama bu kez, ‘tanımayan’ diğer örneklerin aksine Türkiye’de bir üniversite olmaktadır” ifadelerine yer verildi.
Hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan haklarının üçü bir arada olursa anlamlı olacağını vurgulayan DAÜ-SEN, “Demokratik yollar ile göreve gelmiş olmak, idari kararlar ile evrensel insan haklarını veya hukukun üstünlüğünü yok sayma hakkını doğurmaz, doğuramaz. Benzer şekilde Hukukun üstünlüğü deyip, evrensel insan haklarını, demokrasiyi ve halk iradesini yok sayacağınız bir düzen kuramazsınız. Kursanız bile böylesine bir düzenle toplumsal refaha ve adalete ulaşamazsınız” ifadelerini kullandı.
DAÜ-SEN açıklamasının tam metni şöyle:
“Lisans diploması, 4 yıllık eğitim süresinde belirli sayıda dersleri başarı ile tamamlayan ve belirlenen yeterliliğe bu yolla ulaşan kişilere ilgili üniversiteler tarafından verilir. Burada işin esası diploma belgesi değil, alınan derslerde gösterilen başarı ve ulaşılan yeterlilik seviyesi olabilmelidir. Maalesef, içinde bulunduğumuz dönemde “Diploma Belgesi” alınan derslerde gösterilen başarının ve ulaşılan yeterlilik seviyesinin önüne geçmiştir.
İçi boşaltılmış, ticari kaygıların öne çıktığı üniversitelerde, verilmeyen veya verilemeyen eğitim ile, yeterli seviyeye ulaşmamış çok sayıda kişinin “diploma” sahibi olduğu ortamda hala daha içerik değil usül tartışılmakta ve bir üniversite içerik ve yeterlilik nedeni ile değil, ama usül hatasını gerekçe göstererek, 4 yıllık eğitimi, alınan
dersleri, gösterilen başarıyı, ulaşılan yeterlilik seviyesini göz ardı ederek verdiği “diplomayı” 30 yıl sonra iptal edebilmektedir.
Gelinen nokta, doğmuş bir bebeğin usül hatası gerekçe gösterilerek “doğum belgesinin” iptal edilmesi gibi bir durumdur. Ancak doğum belgesinin iptal edilmesi bebeğin doğmadığını göstermemektedir. Tıpkı tanınmamış bir ülkede doğmuş bebeklerin var olmadığını iddia eden bir anlayışla karşı karşıyayız.
Kıbrıs’ın Kuzeyinde yaşayanlar olarak tanınmamışlık gerekçesiyle yaşanan ve yaşatılan insanlık dışı uygulamaları en iyi bilenlerdeniz. Ne enteresan ki, bu hikâyede de “tanınmayan üniversite” adanın kuzeyinde yer almakta ama bu kez, “tanımayan” diğer örneklerin aksine Türkiye’de bir üniversite olmaktadır.
İçerikten yoksun, usüle dayalı bir kararın anlamsızlığı içerisinde idari kararları, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi bilimsel gerçeklik içerisinde ve esasa yönelik olarak değerlendirme ihtiyacı doğmuştur.
Hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları, 3’ü bir arada olursa anlamlı olur. Demokratik yollar ile göreve gelmiş olmak, idari kararlar ile evrensel insan haklarını veya hukukun üstünlüğünü yok sayma hakkını doğurmaz, doğuramaz. Benzer şekilde Hukukun üstünlüğü deyip, evrensel insan haklarını, demokrasiyi ve halk iradesini yok sayacağınız bir düzen kuramazsınız. Kursanız bile böylesine bir düzenle toplumsal refaha ve adalete ulaşamazsınız.
“Demokrasiyi, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü bir arada yaşatabilmenin bilinen başka bir yolu yoktur”
Mevcut yasal mevzuat doğmuş bir bebeğin “doğum belgesini” veya 4 yıllık eğitimi başarı ile tamamlamış ve aranan yeterliliğe ulaşmış bir kişinin “diplomasını” iptal etme yetkisini yargıya verse dahi, böylesine garip, akıl ve mantıktan uzak, evrensel insan haklarına aykırı, halkın vicdanını yaralayan durumun bir an önce ortadan
kaldırılabilmesi için meclis iradesinin devreye girip gerekli yasal düzenlemeleri yapabilmesi gerekir.
Demokrasiyi, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü bir arada yaşatabilmenin bilinen başka bir yolu yoktur. Son olarak, vurgulamak isteriz ki, yaşadığımız coğrafyada doğmamış bebeklere doğum belgesi verilir gibi, içeriği boşaltılmış dersler ve sadece kağıt üzerinde var olan öğretim elemanları ile, belirlenmiş yeterliliğe ulaşamayan kişilere herhangi bir etkin denetimden ve nitelik göstergesinden uzak “diplomalar” verilmektedir. Devlet bu işin peşine düşmeli gereğini yapmalıdır. Bu gereği yaparken de demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü bir arada yaşatabilmelidir”