Dairedeki personelini her hafta mesai saati içinde kendisiyle birlikte çalışma alanlarıyla alakası olmayan din dersine götüren Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanı Halil Talaykurt‘tan skandal açıklamalar geldi, Talaykurt “Hak ile batılın savaşı dünya döndükçe devam edecek, ben ve personelim sünneti yaşıyoruz” dedi
Talaykurt: 2000 yılından beri kamusal alanı içinde ve hasbel kader yönetici konumundayım
Ulusal Birlik Partisi‘nin (UBP) yayın organı Güneş TV‘de konuşan Talaykurt, haberimizle ilgili basının kendisinden açıklama beklediğini bildiğini, kendisinin yetkisinin olduğu kadarı ile açıklama yapacağını söyleyerek skandal niteliğindeki şu sözleri sarf etti;
“2000 yılından beri kamusal alanı içindeyim ve hasbel kader de sürekli yönetici konumundayım. 23 yılda bir tek kamu personeli çıkıp ‘Talaykurt bizi tehdit etti ya da zorla sorumluluk yükledi‘ diyebilirse ben şimdi tüm görevlerimden istifa etmeyi kabul ederim.
“Avrupa’nın bize öngördüğü İslam’ı yaşıyoruz. Ben bunlardan arınmak için çalışıyorum”
Beni insanlar iyi tanır, yaşam ve inanış olarak da farklı bir tarzım var. Benim kimseyi zorla, baskı kullanarak bir yerden bir yere götürmem mümkün değil.
Ben Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal‘a çok teşekkür ediyorum, çok sevdiğim biridir. İslam’ı ve Kur’an Kerim’i çok iyi anlatan biridir, kardeşimdir, iyi ki vardır, iyi ki buraya geldi. Ben kendisinin bilgilerinden azami derecede faydalanıyorum.
Bizim okullarda din derslerimiz vardı ama hepsi çıkarıldı. Gençlerimiz cenazelerimizin arkasından Fatiha okuyamıyor, esefle bakıyorum. İslami bilincin Türk kültürünün ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ayakta dimdik durmasında payı vardır.
Avrupa’nın bize öngördüğü İslam’ı, popüler kültürü yaşıyoruz. Ben bunlardan arınmak için çalışıyorum.
“Ben gidiyordum, personelim de görünce gitmek istedi, idari izin verdim, sünneti yaşıyorlar”
Her Çarşamba saat 10.30’da olan bu konferansa gidiyorum, tüm halkımızı da davet ediyorum. Benim personelim de bunu duyunca katılmak istedi. Benden izin istedi ben de idari izin verdim, onlar da benim gibi sünneti yaşıyorlar.
Kendisini geliştirmek isteyen personelime (Ki dil kursu da olabilir bu) izin veririm. Tüm bunları idari izinli olarak sayarım. Personelin hem kamusal hem sosyal alanda kendisini geliştirmesi önemlidir.
“Sorumluluk ve yetki bendedir”
Bu yönetim anlayışı benim yönetimimdir. Sorumluluk ve yetki bendedir. Bu yetkiyi de kullanırım, bundan çekinmeyeceğim. Başbakana bu yüzden saldırıya geçmesinler.
İslam’ı öğrenmemiz lazım ki önümüze daha iyi bakabilelim.
“Okullarda da imamların eşliğinde din dersi verilmesi lazım”
Basın özgürdür her şeyi yazabilir. Gündeme getirdiler teşekkür ederim. Bu eğitimlerin çoğalması lazım, okullarda da çoğalması lazım. Öğretmenlerden ziyade imamların eşliğinde verilmesi lazım.
Ben kumarhaneye gitseydim ya da gece kulübüne gitseydim, konsomatrislerle olsaydım, bir şişe rakı bitirseydim manşet olur muydu?
“Hak ile batılın savaşı dünya döndükçe devam edecek”
Cuma namazına da gidiyorum. Müslümanlıkta bu farzdır, olması gerekendir. Bu işler yapılırken herkes idari izinlidir.
Hak ile batılın savaşı dünya döndükçe devam edecek. Ta ki ahirete kadar. Bu düzen içinde Müslümanların dışındaki toplumlar; en son din olan Müslümanlığı ve Kuran’ı Kerim’i ve Hz. Muhammed’in yaşamını sürekli sekteye uğratmaya çalışıyorlar.
“İngiliz geldi, Kıbrıslıtürkün İslami yaşamını bozdu”
Huzura giden ve gerçek sosyalleşmeyi getirecek olan şey Müslümanlıktır. Diğer mezhep, din ve topluluklar sürekli bunu bozmaya çalışıyorlar.
Kıbrıs Türk toplumu Osmanlı’dan sonra, ki Osmanlı 1571’de kültürüyle, medreseleriyle buraya geldi ve çok güzel bir yaşam vardı, 1878’de gelen İngiliz hükümeti bu yaşam tarzını engelledi.
“İslam kültüründen koparıldık”
Yavaş yavaş giyim kuşam kültürü değiştirildi, Müftülük kaldırıldı, Vakıflar İdaresi dinden koparıldı, memurluğa çevrildi.
Öldükten sonra insanların amel defterlerinin hala açık olduğunu sağlayan mallarını vakfetmeleri engellendi. Biz böylece İslam kültüründen koparıldık.
“Toplumumuzun ecdadına yakışır bir hayat sürmesi için mücadele edeceğiz”
Ekonomi nasıl bozulur; ekonominin içine sokulan yabancı insanlardan. Bunlarla mücadele ederek derinden çalışmak lazım.
Ayette ne diyor; Doğruya yapılan saldırıları görerek susuyorsa dilsiz bir şeytansın. Toplumumuzun aslına ve ecdadına yakışır bir hayat sürmesi için mücadele edeceğiz”